Görüşmeler, yazışmalar, izin girişimleri epeyce sürdü.
Röportajın çerçevesi ve formatında uzlaşma arayışı da biraz zaman kaybettirdi... Sonunda her şey tatlıya bağlandı... ...Ve Başyazarımız Mehmet Barlas ile Haber Koordinatörümüz Şaban Arslan, bir sabah Silivri yoluna düştüler.
Genelkurmay eski Başkanı, emekli Orgeneral İlker Başbuğ ile -belki deyılın röportajını yapmak için.
Paralel Yapı yargıçları ve savcılarının uyduruk delillerle, kimliği meçhul ve karanlık gizli tanıklarla Ergenekon Davası'nın bir numaralı sanığı yaptıkları Başbuğ'a gerçekleri SABAH aracılığıyla kamuoyuna duyurması fırsatını sağlamak için.
Başardılar. Gazeteye döndüklerinde kaplarına sığamıyorlardı.
Ve de vicdanlarındaki sızıyı bastırmakta güçlük çekiyorlardı.
***
SABAH'ın 6 Mart 2014 Perşembe günü sürmanşetine taşıdığı röportaj işte böyle doğdu. Başlığını herhalde unutmadınız, çünkü unutulacak gibi değil:
"Paralel yapı bize kumpas kurdu". HHH Başbuğ bu sürmanşetin ertesi günü nöbetçi ağır ceza mahkemesinin oybirliğiyle aldığı kararla tahliye edilince, gerek okurlarımızdan, gerekse dostlarımız ve meslektaşlarımızdan kutlama mesajları yağdı.
Mesajlarda biraz da "Siz böyle bir kararı bekliyordunuz", hatta "Biliyordunuz" iması vardı.
Haşa...
Sadece bürokratik işlemler biraz uzun sürünce, röportaj 5 Mart Çarşamba günü yapılabildi ve ertesi gün yayınlandı.
***
Başbuğ o tarihi röportajda bir konuda sonuna kadar direndi:
Asla fotoğraf çekilmeyecek. Çünkü hayatının çalınan 26 ayının görüntülenmesini istemiyordu.
Türkiye Cumhuriyeti'nin 26'ncı Genelkurmay Başkanı'nın Silivri'deki trajedik günlerinin sadece kendisinin ve aile yakınlarının belleklerinde kalmasını arzu ediyordu.
Elbette, saygıyla karşıladık.
***
O muhteşem gazetecilik başarısına imza atan Mehmet Ağabey'e, Şaban kardeşime ve röportajın gerçekleşmesi için olağanüstü çaba harcayan SABAH ekibine teşekkür ediyorum.
Sağlıklı ve mutlu bir hafta dileğimle