Batı ajanslarına ve Batı ekonomi basınına her sabah göz atarken içim daralıyor: Şu grup şu kadar bin kişiyi işten çıkarıyor... Şu şirket şuradaki tesislerini kapatıyor... Şu ülkede bir haftada şu kadar şirket topu attı...
Artık o kadar rutine indirgendi ki bu ekonomik ve sosyal yıkımlar, haberleri yazanlar bile ruhsuz, mekanik sözcüklerden kurulu cümlelerle geçiştiriyorlar.
Eleman çıkaran, yani daralan bazen bir banka oluyor, bazen bir ilaç şirketi, bazen bir elektronik firması.
Tesis kapatan bazen bir otomotiv grubu oluyor, bazen bir market zinciri, bazen bir demirçelik şirketi.
Kepenk indiren yani iflas eden bazen sigorta grubu oluyor, bazen bir banka, bazen bir taşımacılık şirketi.
Bazen de bir gazete! Bir medya grubu!
Ve onların iflası da yine ruhsuz sözcüklerden kurulu cümlelerle bir bakkalın, bir konfeksiyoncunun, bir imalatçının batışı gibi "Rutin" haber olarak duyuruluyor.
Oysa kapanan her gazete ile o ülkenin düşünce ve ifade özgürlüğü ufkundan, çoğulculuk ebemkuşağından bir renk kayboluyor.
Kapanan gazeteler kervanına geçen hafta Fransa'nın bir zamanlar güçlü mü güçlü, etkin mi etkin olan ekonomi gazetesi "La Tribune" eklendi. Daha doğrusu önümüzdeki ilkbaharda haftalık olarak yayınlanacak, günlük olarak ise internet ortamında, sitesinde devam edecek. "La Tribune"ün kapanmasıyla 115 gazeteci işsiz kaldı.
"La Tribune"den önce -bu köşede duyurmuştum- efsane "France Soir" gazetesi de rotatiflerini ebediyen durdurdu. O da artık internette varlığını sürdürmeye çalışıyor.
Krizlerin en ağırını yaşayan komşumuz Yunanistan'da medyanın durumu daha da vahim: "Apoyevmatini" ve "To Vima", 2010'da kapandı. "Elefterotipia" iflas etti edecek. Özel TV kanalı "Alter" aynı durumda. Yunan meslektaşlarımız daha şimdiden 4 bini aşkın kurban verdiler krize.
İspanya'da da durum kötü: "ADN" gazetesi kapandı, "Publico" pes etmek üzere.
İtalya da içler acısı: "Il Manifesto", "L'Unita", "Avvenire" başta olmak üzere 100 kadar gazete-dergi kapıya kilit vurma tehlikesiyle karşı karşıya. Ve de 4 bini aşkın meslektaşımız sokağa bırakılmak üzere.
Kapanan her gazeteyle sadece düşünce ve ifade özgürlüğü ufkundan, çoğulculuk ebemkuşağından bir renk kaybolmuyor, ondan da önemlisi demokrasinin temellerine su yürüyor.
Sağlıklı ve mutlu bir hafta dileğimle...