Bir geceliğine Adana'ya gittim ve.... Bir yaşıma daha girdim! Hayır efendim, yaş günüm değildi.
Daha doğrusu Adana'ya yaş günü için gittim ama benim değil, Güney ekimizin yıldönümü yemeğine.
Bir yaşıma daha girmemin nedeni, yıldönümü kutlamalarımıza katılanlardan öğrendiklerim.
Adana protokolünden konuklarla hem yemek yiyoruz, hem sohbet ediyoruz. Laf lafı açtı sonunda gelip görevden alınan Büyükşehir Belediye Başkanı Aytaç Durak'a dayandı. Zaten Adana'da Durak'ın kulağının çınlatılmadığı sohbet olamaz.
Durak'ın görevden alınması sürecini başlatan Büyükşehir Belediye Meclisi Üyesi Mustafa Tuncel de masamızdaydı. Söz Durak'tan açılınca araya girdi: "Siz hiç arazinin yürüdüğünü gördünüz mü?"
"Anlamadım" dedim, tekrarladı: "Siz hiç dağ başındaki arazinin şehrin göbeğine indiğini gördünüz mü?"
Doğrusu ormanın yürüdüğünü biliyorum ama arazinin yürüdüğünü ilk kez duyuyordum. (Not: Ege'de "Orman yürüdü" deyimi çok yaygındır. Ağaçlar, özellikle de çam ağaçları rüzgârda kozalaklarını savururlar, onlar bir süre sonra topraktan yeni ağaç olarak fışkırır, böylece orman büyür. Köylünün korkulu rüyasıdır ormanın yürümesi, çünkü tapulu arazisi dahi olsa hemen ormanlık alan kapsamına alınıverir.)
Tuncel'den "Arazinin nasıl yürüdüğünü" anlatmasını rica ettim. Kırmadı:
"Diyelim ki dağ başında bir arazi aldınız. Bir süre beklediniz. Sonra belediyeye bir teklifte bulundunuz: 'Benim şurada şu kadar metrekare arazim var. Onu şuradaki arsa ile değiştirelim mi? Büyük arazimi vereyim, sen de karşılığında şu kadarcık metrekarelik arsayı devret.' Böylece dağ başındaki hiçbir işe yaramayacak araziyi şehrin merkezindeki arsaya dönüştürüvermiş olursunuz. İşte biz buna arazinin yürümesi diyoruz."
Bir kahkaha attı, ekledi: "Aytaç Durak'ın yürüyen arazileri nedense hep Adana'nın en değerli bulvarlarının köşelerine konuverdiler."
Ağzım açık dinledim. Sonra da gülmekten gözlerimden yaş geldi. "Bir yaşıma daha girdim" demekte haksız mıyım?
Mustafa Tuncel devam etti: "Aytaç Durak hep boğazını gösterip 'Buradan rüşvet lokması geçmedi' der. Doğru. Çünkü parayla işi olmaz. Bir gün Belediye Meclisi'ne bir avuç toprak götürdüm; 'Bu yenir mi' diye sordum. Durak'ın işi de öyle. Hep toprak, toprak, toprak... Hesabıma göre şu anda üzerine tapulu en az 2.5 milyon metrekare arsası var."
Haydi... Bir yaşıma daha girdim.
"Bu kadarı yeter" dedim Tuncel'e, "Anlatmaya devam ederseniz, kim bilir kaç yaşıma daha gireceğim ve beni bir gecede yaşlandıracaksınız."
Sabah havaalanına giderken bir bulvarın köşesindeki arsayı gösterdi arkadaşlar: "Aytaç Durak'ın yürüyen arazilerinden biri!"
Gül Allah gül... Sağ olasın Durak; sayende güne neşeli başlamış oldum...