Konumuz yine Avrupa'daki yangın. Zira gelişmeler Euro Bölgesi'nin kontrolden çıkmış araca döndüğünü gösteriyor. İş işten geçmeden direksiyon hâkimiyeti sağlanamazsa araç ya duvara çarpacak ya da uçuruma yuvarlanacak.
Ve öyle bir faciadan Türkiye de derinden etkilenecek. Malum; ihracatımızın neredeyse yarısını (Yüzde 45.7) AB ülkelerine yapıyoruz.
Gelin, son tabloya bir göz atalım:
IMF'den İspanyol hükümetine çok ciddi bir uyarı geldi: "Acilen reform yap!" Ve üç öneride bulundu: 1- İşgücü piyasasında esnekliğe git ve işten çıkarmanın maliyetini düşür. 2- Kamu bütçesinde konsolidasyon sağla. 3- Mali sistemin sağlığını güçlendirecek yapısal önlemler al.
IMF özetle "Kamu harcamalarını kıs, ek tasarruf yolları ara ve işten çıkarmayı kolaylaştır" demeye getiriyor. İşsizliğin yüzde 20'yi geçtiği, genç nüfusun da yüzde 40'lara dayandığı bir ülkede!
Üstelik İspanyol hükümeti, kamu çalışanlarının ücretlerini bu yıl yüzde 5 düşürerek ve gelecek yıl dondurarak iki yılda 15 milyar euro'luk tasarruf sağlamayı öngören bir paket açtığı halde. (Not: 2011'de emeklilerin aylıkları da yerinde sayacak.)
İtalya, kemerleri sıkmak için IMF'nin uyarısını beklemedi: 24 milyar euro'luk tasarruf paketi hazırladı. Pakette neler var neler: Kamu çalışanlarının maaşlarının 2012'ye kadar dondurulması, yüksek ücretlilerden (Yıllık maaşı 90-130 bin euro arasında olanlardan yüzde 5, onun üstündekilerden yüzde 10) kesinti, bakanlıkların bütçelerinden yüzde 10 indirim, özel sektör üst düzey yöneticilerinin yıllık ikramiyelerinden yüzde 10 vergi, partilere hazine yardımının yarıya düşürülmesi...
Yeni İngiliz hükümeti de can havliyle 6.2 milyar pound'luk tasarruf planı yaptı: Kamuda istihdam donduruldu, bakanlıkların cari harcamaları makaslandı...
Danimarka da 3 yılda yaklaşık 4.5 milyar euro'luk tasarruf amaçlayan bir paketle kervana katıldı.
AB'nin durumu en iyi üyesi olarak gösterilen Almanya bile vergi artışları ve bütçe kesintileriyle yılda 10 milyar euro tasarruf hedefliyor. Hayır; kriz nedeniyle değil, anayasal zorunluluktan. Alman Anayasası'nda geçen yıl yapılan değişiklikle federal devletin bütçe açığının en geç 2016'da ülke gayrisafi yurtiçi hasılasının yüzde 0.35'ine indirilmesi hükme bağlandı.
İrlanda'da kamu görevlilerinin maaşları ile sosyal yardımlar yüzde 5-20 arasında düşürüldü.
Fransa'da da üç yıllık dönemde kamu harcamaları yüzde 10 aşağı çekilecek.
Yunanistan ve Portekiz'in durumu malum; daha önce birçok kez anlattık.
Peki, bu kemer sıkma önlemleri bir işe yarayacak mı? Başkan Bill Clinton'ın ekonomi danışmanı, Dünya Bankası'nın eski baş iktisatçısı, Nobel Ekonomi Ödülü sahibi Joseph Stiglitz'e göre, "Kesinlikle hayır".
Stiglitz, "Le Monde"a verdiği demeçte, "Tam tersine kemerde sıkılan her deliğin felakete biraz daha yaklaştırdığını" söylüyor. Gerekçesi de son derece basit ve mantıklı: Tasarruf önlemleri ve ücret kesintileri, tüketimi azaltacak. Tüketimin azalması demek, vergi gelirlerinin de aşağı çekilmesi demek. Vergi gelirleri azalınca bütçe açığı -hedeflenenin tam tersine- büyüyecek. Bütçe açığının büyümesi, devletlerin piyasalardan borçlanma ihtiyacını kamçılayacak. Piyasalara başvuran arttıkça faizler yukarı çıkacak. Artan faizleri ödemek için yeni önlem paketleri kaçınılmaz olacak. Tam bir kısır döngü.
Ne yazık ki, Türk ihraç ürünlerini taşıyan TIR'ların bu hengâmede tökezlemesi tehlikesi var.