Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ERDAL ŞAFAK

90 yıl önce

SABAH'ın binası yokuş aşağı inen Barbaros Bulvarı'nın en başında bulunuyor. O nedenle veya o sayede Boğaz'ı görüyor. Ortaköy ile Kuruçeşme bölümünü...
Bu yazıyı hazırlarken bir süre Boğaz'ı ve süzülerek geçen gemileri seyrettik. Sonra aklımıza Manastırlı Hamdi'nin Mustafa Kemal'e gönderdiği telgraf geldi. Büyük Atatürk, "Nutuk" ta o telgrafın öyküsünü şöyle anlatıyor:
"Efendiler; 1920 senesi Mart'ının 16'ncı günü öğleden önce, saat 10.00'da makine başında şöyle bir telgraf geldi: İstanbul, 16. 3. 1920. Ankara'da Mustafa Kemal Paşa Hazretleri'ne. Bu sabah, Şehzadebaşı'ndaki Muzıka Karakolu'nu İngilizler basıp oradaki askerlerle çarpışarak, sonunda şimdi İstanbul'u işgal altına alıyorlar. Bilgilerinize arz olunur. Manastırlı Hamdi."
Cumhuriyet döneminde "Onaltımart" soyadını alacak olan Manastırlı Hamdi, gün boyu telgraf göndermeye devam etti:
- "Harbiye telgrafhanesini de İngiliz askerleri işgal edip teli kestikleri gibi, bir yandan Tophane'yi işgal ediyorlar, bir yandan da zırhlılardan asker çıkarılıyor. Durum ağırlaşıyor efendim. Sabahki çarpışmada 6 şehit, 15 yaralımız var. Paşa Hazretleri, yüksek emirlerinizi bekliyorum."
- "Sabahleyin bizim asker uykuda iken, İngiliz deniz askerleri karakola gelip giriyor. Askerimiz uykudan şaşkınlık içinde kalkınca çarpışmaya başlanıyor. Sonunda bizden 6 kişi şehit oluyor, 15 kişi yaralanıyor. Bunun üzerine zaten melunluklarını tasarlamışlar ki, hemen zırhlıları limana yanaştırıp bir yandan Beyoğlu tarafını ve Tophane'yi, bir yandan da Harbiye Nezareti'ni işgal etmişlerdir. Şimdi artık ne Tophane'yi, ne de Harbiye telgrafhanesini bulmak imkânı olmuyor. Şimdi aldığım habere göre işgal Derince'ye kadar yayılıyormuş efendim."
- "Beyoğlu telgrafhanesi de yok. Orayı da işgal ettiler galiba. Allah korusun, burayı işgal etmesinler. İşte Beyoğlu telgraf memurları, müdürleri geldiler. Kovmuşlar. Bir saate kadar burası da işgal olunacaktır. Şimdi haber aldım, efendim." Atatürk, "Nutuk"ta bu bölümü şu cümleyle noktaladı: "Bundan sonra artık Hamdi Efendi'nin sözünü işitemedik. İstanbul merkezinin de işgal edilmiş olduğuna hükmettik."

Gemiler geçer rüyalarımda...

Ve hemen Türk halkına hitaben bir bildiri yayımladı Mustafa Kemal: "Bugün zorla İstanbul'u işgal etmek suretiyle Osmanlı Devleti'nin 700 senelik hayat ve hâkimiyetine son verildi. Yani bugün Türk milleti, medeni kabiliyetinin, hayat ve istiklal hakkının ve bütün istikbalinin müdafaasına davet edildi."
Kurtuluş Savaşı işte bu bildiriyle başladı.
Bu yazıyı hazırlamadan önce bir süre seyrettiğimiz Boğaz'da 90 yıl önce bugün İtilaf Devletleri'nin (İngiltere, Fransa, İtalya) savaş gemileri cirit atıyordu.
Aslında ondan 1.5 yıl önce, 13 Kasım 1918'de geldiler İstanbul'a. 3.500 asker taşıyan 55 parça gemiyle. 30 Ekim 1918'de imzalanan Mondros Mütarekesi'nin hükümlerine dayanarak.
Ancak 1920 başına kadar varlıklarını hissettirmemeye çalıştılar, hatta "İşgal geçicidir" diye bildiri bile yayımladılar.
Ne var ki, Meclis-i Mebusan 28 Ocak 1920'deki gizli oturumda "Misak-ı Milli" kararlarını alınca İtilaf Devletleri gerçek yüzlerini gösterdiler: 15 Mart'ta Meclis-i Mebusan'ı dağıttılar. 16 Mart sabahı saat 05.45 sıralarında da İngiliz askerleri iki birlik halinde Şehzadebaşı'ndaki Muzıka Karakolu'nu bastılar. Sonra Harbiye Nezareti'ni. Ardından...
Ve Manastırlı Hamdi Bey işgalciler kendisine ulaşıncaya kadar Mustafa Kemal Paşa'ya gelişmeleri saat saat bildirdi.
Bu yazıyı hazırlamadan önce Boğaz'ı seyrettik ve 90 yıl önce bugünü hatırladık. Unutmadık... Unutmayacağız... Unutturmayacağız...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA