ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi'nde kabul edilen Ermeni tasarısının genel kurula indirilmeyeceğinden, inse bile daha sonra Senato'da takılacağından, oradan da geçse bile Beyaz Saray'dan döneceğinden adımız kadar eminiz. O nedenle biz bugün de köşemizi Yunanistan'ın kemer sıkma programına ayırmayı tercih ettik.
Yorgo Papandreu Hükümeti gerçekten de etkileyici önlemler aldı: KDV'yi 2 puan artırma, içki, sigara, otomobil, yat ve mücevhere lüks tüketim vergisi, akaryakıta zam, kamuda boşalacak her 5 kadrodan birinin doldurulması, emekli maaşlarının dondurulması, memur ikramiyelerinin yüzde 30 kırpılması...
Tüm bu vergiler, zamlar ve cari harcamalarda tasarruflarla bu yıl bütçe açığının gayrisafi yurtiçi hasılanın yüzde 12.7'sinden 8.7'sine düşmesi hedefleniyor. Bir başka ifadeyle, açığın 4.8 milyar euro kadar azaltılması öngörülüyor.
Hepsi iyi hoş da, savunma harcamalarında niye kesinti yok? Hem de savunma bütçesi komşunun takatının üstüne çıkmışken... Durumun vahametini gösterebilmek için birkaç rakam verelim:
Savunmaya geçen yıl 6 milyar euro harcandı. Bu yıl da aynı tutar ayrıldı.
Bu, Yunanistan'ın gayrisafi yurtiçi hasılasının yüzde 2.8'inin savunmaya harcanması anlamına geliyor. Oysa bu oran AB'de -ortalama- yüzde 1.7.
Bu oran, ayrıca Yunanistan'ı NATO'da milli gelirinden savunmaya en çok pay ayıran ikinci ülke konumuna getiriyor. (Not: Birinci sırada ABD var.)
Yunanistan silahlanma yarışında dünyada ilk beşte yer alıyor: Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Hindistan ve -ne yazık ki- Türkiye ile birlikte.
Yunanlılar'dan kemerlerini sıkmalarını isteyen Fransa ve Almanya nedense, "Silah alımlarını azalt" önerisi ya da telkininde bulunmuyorlar!
Çünkü Yunanistan'a en çok silah satan ülkeler arasında Almanya ve Fransa da bulunuyor. Örneğin geçen yıl Fransa'nın üçüncü büyük müşterisi oldu: Mirage 2000'ler, NH 90 tankları, füzeler...
Dahası, Papandreu'nun ifadesiyle "Ülkenin egemenliğini tehlikeye düşüren" krize rağmen, Fransız-İtalyan ortak yapımı "Fremm" firkateyni alımı için görüşmeler sürüyor. Faturası: 2 milyar euro!
Bitmedi; Fransa komşumuza "Rafale" savaş uçakları da satacak.
Eh, Yunanistan silahlandıkça, Türkiye de yeni silahların siparişlerini verecek. Dengeyi koruyabilmek için. Fransız iktisatçı Paul Hebert'in geçenlerde "Le Monde" gazetesinde yayınlanan değerlendirmesini okuyunca içimiz sızladı: "Türkiye ve Yunanistan silahlanma yarışının değişmez aktörlerinin başında geliyorlar. Biri 50 tank satın alınca, öbürü hemen 60 tank siparişi veriyor. Ve yarış böyle sürüp gidiyor."
İyi ama nereye kadar? Ve daha ne kadar iki ülkenin halklarının yarattığı zenginlikler tanka, topa, tüfeğe, uçağa gidecek? Bu çılgın yarışa son vermenin bir yolu yok mu?
Yarın devam edeceğiz...