Taraf gazetesi, "Balyoz Planı" haberleri kapsamında, "Çetin Doğan Cuntası"nın hazırladığı iddia edilen medya mensuplarıyla ilgili bir değerlendirme listesi de yayınladı.
Habere göre, "Cunta" gazetecileri "Darbeden sonra gözaltına alınacaklar" ve "Harekât planına kamuoyu desteği sağlanmasında faydalanılacaklar" diye ikiye ayırmış.
İlk grupta 35, ikincisinde de 137 gazeteci yer alıyor.
O 137 gazeteci arasında benim adım da sayılıyor.
2007 Mart'ında da benzer bir liste, yani bir "Andıç" medyaya sızmıştı. 2006 Kasım tarihli o listede de gazeteciler "Türk Silahlı Kuvvetleri karşıtı" ve "Türk Silahlı Kuvvetleri yanlısı" diye sınıflandırılmıştı. Benim adım yine ikinci gruba yazılmıştı.
Gülüp geçmiştim. Ama bu kez iş gülüp geçilecek gibi değil. Ciddi. Neredeyse "Potansiyel darbe destekçisi" yaftası yapıştırılabileceği ya da belleklerde o yargıyla iz bırakmasına yol açabileceği için okurlarıma saygı çerçevesinde bir şeyler hatırlatmak zorundayım.
Benim rehberlerim var
Öncelikle başta Çetin Doğan olmak üzere "Cunta"da yer aldığı öne sürülen veya "Cuntacılar toplantısı" diye anılan "Harp Oyunu" çalışmalarına katıldıkları iddia edilen askerlerin hiçbirini ama hiçbirini tanımadığımı, hiçbiriyle hiçbir zaman bir araya gelmediğimi belirteyim.
İkincisi, "Çetin Doğan cuntası"nın medya listesini hazırlayanlar bazı gariplikleri, çelişkileri gör(e)memişler ya da önemsememişler. Örneğin bir gazetenin başyazarı, "Cunta listesi"nde "Faydalanılacaklar" arasında sayılıyor. Oysa aynı meslektaşım, daha doğrusu meslek büyüğüm, Genelkurmay'ın 2006 Kasım tarihli listesinde "Askerin siyasete olan müdahalesine ve askeri harekâtlara karşı" gazeteciler grubunda gösterilmişti.
Üçüncüsü, "Faydalanılacaklar" olarak sayılan isimlerin en az yüzde 90'ı, darbe bir yana askerin siyasete ve sivil hayata müdahalesine bile karşı olan demokrat duruşlarını kariyerleri boyunca kanıtladılar. İsim vererek rencide etmek istemiyorum.
Bana gelince, 8 yılı aşan yazarlığım boyunca ilkelerime hep bağlı kaldım, o ilkeleri her fırsatta vurgulamaya özen gösterdim. Şöyle:
1- Anayasa'nın 2'nci maddesi yazarlık kariyerimin biricik rehberidir: "Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk devletidir."
2- Hiç kimseye iftira veya hakaret etmem, özel hayatlarla kesinlikle ilgilenmem.
3- Görülmekte olan davalara ilişkin asla kalem oynatmam. Dava sonuçlandıktan sonra görüş belirtirim.
4- Hiçbir kurumu yıpratıcı yayın yapmam.Buna Türk Silahlı Kuvvetleri ve onun kurumsal temsilcisi Genelkurmay Başkanlığı dahildir.
5- Yapılan yanlışların kurumları değil, o yanlışı yapan kişi veya kişileri bağlaması, o kişi veya kişilerden hesap sorulması gerektiğine inanırım.
6- Başta Türk Silahlı Kuvvetleri olmak üzere bir kurumun karşısında olmamanın onun yandaşı olmak anlamına gelmediğini savunurum.
Ben internet dönemi gazetecisiyim. Tüm yazılarıma gerek gazetenin arşivinden, gerekse internetteki arama motorlarıyla rahatlıkla ulaşılabilir.
Saydığım ilkeleri kariyerim boyunca korudum. Yazılarım kefilimdir.