Başbakan Erdoğan'ın Moskova ziyaretine katılan bendeniz dahil 8 gazeteci (7'si genel yayın yönetmeni, biri Ankara temsilcisi) her gezinin dönüş yolunda olduğu gibi, "Ana" uçağının Türkiye semalarına girmesine yakın ön tarafa davet edildik.
Uçağın burnunda, kokpitten hemen sonra Erdoğan'ın çalışma ofisi olarak kullandığı küçücük bir bölüm var. Ofis dediysem iki masa, birkaç taburemsi koltuk, o kadar. Orada sıkış tepiş oturduk.
Başbakan'la selamlaşırken, önündeki gözlük dikkatimi çekti. Sordum: "Yakın okuma gözlüğü" dedi.
Sohbetimiz Moskova gezisinin sonuçlarıyla ve Rusya'yla ilişkilerin geldiği noktayla başladı. Oradan enerji alanında işbirliği projelerine geçtik. Daha sonra Ermenistan'la ilişkiler ve Yukarı Karabağ sorunu, İran...
Meslektaşlarımla kaş-göz işaretiyle anlaştık; "Bu kadar dış konu yeter, Türkiye'nin iç gündemine dönelim."
Döndük: Ekonominin 2010 perspektifi, Baykal'ın "AK Parti'nin oyu yüzde 26'ya düştü" iddiası, açılım, referandum süresini kısaltan Anayasa değişikliği önerisi...
Tam Meclis Başkanı Mehmet Ali Şahin'in "10-12 maddelik bir Anayasa değişikliği paketi"ni soruyordum ki, bir görevli kabine girdi ve Başbakan'ın kulağına bir şeyler fısıldadı. Erdoğan "Bir-iki dakika müsaade" diyerek dışarı çıktı.
Dönüşünde açıkladı: "Dışişleri Müsteşarımız Feridun Sinirlioğlu aradı. İsrail'in yazılı özür mektubu gelmiş. Okudu. Tatmin edici olduğunu söyledi. İsrail de bizden özürün kabul edildiğine ilişkin bir yazı bekliyormuş. Göndermek için onayımı istedi. Verdim..."
Böylece İsrail'le krizin bittiğini ilk öğrenenlerden olduk.
Sohbete kaldığımız yerden devam ettik: Anayasa değişikliği paketi, BDP, Baydemir'in çıkışları, Türkiye milletvekilliği, vb...
Uçağın Atatürk Havalimanı'na iniş hazırlığına geçmesine kadar süren gezi dönüşü sohbetini haber sayfalarımızda ayrıntılarıyla bulacaksınız.
Bir gözlemimle noktalayayım: Moskova ziyareti Erdoğan'ın kısa ama verimli gezilerinden biri oldu...