Türkiye ile Ermenistan'ın 95 yıllık ihtilafa son vermek amacıyla başlattıkları ilişkileri normalleştirme sürecinin önemli bir kavşağında, durduk yerde bir başka diplomatik cephede kriz çıkarmayı kim ister?
"Anadolu Kartalı" tatbikatının uluslararası boyutunun (İsrail, ABD, İtalya ve Hollanda savaş uçakları da katılacaktı) Dışişleri Bakanlığı'nın tavsiyesiyle ertelenmesinden sonra İsrail'den yükselen tepkiler, Türkiye'yi yeni bir husumet cephesi oluşturmaya çalışmakla suçlamaya kadar vardı. Bizce pek doğru değil, haklı da...
Evet, Konya Ovası'nda düzenlenen ve Türkiye'nin müttefiklerinin de katıldığı "Anadolu Kartalı" nın bu yıl sadece Türk Silahlı Kuvvetleri'nin bir iç tatbikatına dönüştürülmesinde, İsrail savaş uçaklarının konjonktürel nedenlerden ötürü Türkiye semalarında pek görülmek istenmemesi başlıca gerekçeyi oluşturdu. "
One Minute" ve Goldstone
Evet, bu kararda veya isteksizlikte, tatbikata katılacak İsrail savaş uçakları arasında, geçen Aralık-Ocak'ta 22 gün boyunca Gazze'yi bombalayanların da bulunması olasılığının yüksekliği etkili oldu.
Evet, Davos'taki "One Minute" çıkışından bu yana Türkiye ile İsrail'in diplomatik ilişkileri şekerrenk ya da en azından soğuk ve mesafeli.
Evet, Gazze operasyonuyla ilgili olarak Birleşmiş Milletler'in görevlendirdiği Güney Afrikalı yargıç (Ruanda ve eski Yugoslavya savaş suçlularıyla ilgili iddianameleri hazırlayan ekipte yer aldı) Richard Goldstone'un İsrail'i savaş suçu işlemekle suçlayan raporunun da bu tercihte rolü var.
Evet, Goldstone Raporu'nun birkaç istisna dışında dünyada genel ilgisizlikle karşılanmasının (Not: İslam ülkeleri, hatta Mahmut Abbas liderliğindeki Filistin yönetimi dahil!) vicdanlarda estirdiği fırtınaları da göz ardı etmemek gerekiyor. İsrail'in Gazze'nin yeniden inşasını engellemesinin ve binlerce aileyi çoluk-çocuğuyla çadırlarda yaşamaya mahkûm etmesinin sessiz öfkesini de.
Tek neden Gazze değil
Ama bize göre, Gazze trajedisi "Anadolu Kartalı" tatbikatından İsrail'in dışlanmasının (Not: Diğer katılımcılar da kararı protesto için çekildiler) birinci nedeni olabilir ama tek nedeni değil.
2001 yılından bu yana düzenlenen bu tatbikat İsrail uçaklarına Suriye ve İran sınırına yakın bölgelerde uçma imkânı sağlıyordu. Hatta Batı askeri kaynaklarına göre, bu tatbikatlarda İsrail uçakları İran nükleer tesislerini koruyan uçaksavar bataryalarına saldırı, uzun mesafeli görevler için havada ikmal gibi çalışmalar yapıyorlardı.
Ancak bugün bölgedeki konjonktür bu tür tatbikatlara veya eğitimlere uygun değil. İsrail, anımsayacaksınız, geçen yıl bir Suriye askeri tesisini bombaladı. Nükleer çalışmalar yapıldığı kuşkusuyla. O hedefe yağdırılan bombaların bazı parçalarının Türkiye sınırı yakınlarında bulunması, "Güzergâh" konusunda ciddi kuşkuların doğmasına yol açtı.
Ayrıca İran'la nükleer kriz her geçen gün daha da tırmanıyor. İsrail'in İran'ı vurmak için geri sayım başlattığı iddiaları ayyuka çıktı.
Böyle bir ortamda İsrail savaş uçaklarının İran sınırı yakınlarında uçmaları, Türkiye'nin de buna göz yumması mümkün değil.
Hem sonra Ankara, bir tatbikatın dışında bırakmakla İsrail'le askeri işbirliğine son vermiş de olmuyor. Kanıtı: NATO'nun Akdeniz'de yapılacak "Active Endeavour" (Etkin Çaba) deniz tatbikatına İsrail savaş gemilerinin de katılacağını açıklaması.
Malum; NATO'da kararlar oybirliğiyle alınıyor. Türkiye engelleseydi, İsrail hiç o tatbikata katılabilir miydi?