ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton'ın Ankara ziyaretinde patlattığı "Obama bombası", Türkiye'nin 2009 tarihine hiç kuşkusuz yılın diplomatik olayı olarak geçecek.
Birçok nedenden ötürü:
- Devlet başkanlarının kesinleşmiş gezi programları, "Olağanüstü" nedenler dışında kolay kolay değişmez.
- Dünyanın tek süper gücünün başkanının gezi programı "Olağanüstü" nedenlerle bile değişmez; belki bazen kısaltılır, ama asla uzatılmaz.
- ABD başkanının ilk yurtdışı gezisinin programı ise kılı kırk yararak çok önceden hazırlanır ve kıyamet kopsa yine değişmez.
Ama Başkan Barack Obama, tüm bu "Değişmez" ilkeleri Türkiye için değiştirdi.
Dün "Top ten" başlıklı yazımızda da anlattık. Obama, ABD'nin komşusu Kanada'ya yaptığı ziyareti bir yana bırakırsak, deniz aşırı ilk gezisini nisan başında gerçekleştirecek. Haftalar önce kesinleştirilip açıklanan programa göre, gezinin 4 durağı bulunuyor:
- 2 Nisan'da Londra'da düzenlenecek G20 zirvesi çerçevesinde İngiltere'ye resmi ziyaret yapacak.
- 3-4 Nisan'da Fransa'nın Strasbourg ve Almanya'nın Kehl kentlerinde düzenlenecek NATO'nun 60'ıncı yıldönümü törenlerine katılacak. (Not: Bu törenlerin en önemli bölümünü, FransızAlman ortak birliğinin göreve başlaması oluşturacak. Fransız askerleri Almanya'da üslenecek, Alman askerleri ise Fransa'da. Böylece, İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana ilk kez Alman askerleri Fransa topraklarına girmiş olacak!)
- 5 Nisan'da AB Dönem Başkanı Çek Cumhuriyeti'nin başkenti Prag'da ABABD zirvesine katılacak. Obama bu zirvede AB'nin 27 üyesinin devlet ve hükümet başkanlarıyla topluca tanışmış olacak.
Ziyaretin kodları ve mesajları
Program bu kadardı. Clinton'ın dün Ankara'da Obama'nın Türkiye'ye de uğrayacağını açıklaması sadece ABD Başkanı'nın bu ilk Avrupa turunun çerçevesini değiştirmekle kalmadı, AB'den İslam dünyasına, Rusya'dan İran'a, Kafkaslar'dan Afrika'ya kadar birçok adrese de önemli mesajlar gönderdi. Birkaçını sıralayalım:
- Yine dünkü yazımızda, "Obama'nın hangi gezisinin programına Türkiye'yi ekleyeceği" sorusuna yanıtın, Türkiye-ABD ilişkilerinin önümüzdeki 4 yılına damgasını vuracağını belirtmiştik. Ankara durağını Avrupa gezilerinden birine eklerse, Beyaz Saray'ın Türkiye'yi Batı ittifakının önemli halkalarından ve Avrupalı kadim dostlarından biri görmeye devam ettiği anlamına gelecekti. Ortadoğu turunun bir etabı yapması ise Türkiye'nin küresel barışı tehdit eden bölgesel ihtilafların çözümü çabalarına vurgu yapılması diye yorumlanacaktı. Obama hem de ilkAvrupa programına Türkiye'yi ekleyerek bu farklı yorumlardan bir sentez çıkardığını ortaya koydu: Türkiye, Batı ittifakının güçlü bir halkası (NATO'nun 60'ıncı yıldönümü), ayrıca Avrupa'nın ayrılmaz parçası (Prag'daki AB-ABD zirvesi), dünya ekonomisinin kilit ülkelerinden biri (Londra'daki G-20 zirvesi) ve nihayet Ortadoğu'dan Afganistan'a kadar tüm sıcak ve sorunlu noktalarda kilitleri çözebilecek anahtarı elinde bulunduran, hem ABD'nin, hem de Batı'nın desteğine sahip bölgesel bir güç.
- Danışmanları, Obama'ya ziyaret edeceği ilk Müslüman ülke olarak çocukluğunun bir bölümünü geçirdiği Endonezya'yı tercih etmesini öneriyorlardı. Bu da Başkan'ın Türkiye kararında din dışı faktörlerin ön plana çıktığı anlamına geliyor: Batı değerlerini paylaşması, Cumhuriyet'in kuruluşundan bu yana Batı'nın sağlam ve güvenilir bir kalesi olması, güçlü ve köklü demokrasiye sahip bulunması, ina nç ile moderniteyi uzlaştırması gibi.
- Ayrıca Beyaz Saray'ın danışmanları Obama'nın Türkiye'yi en çok önem verdiği 10 ülke arasında saydığını, yani "Top Ten"ine aldığını söylüyorlardı. Ziyaret hem danışmanları doğrulamış oluyor, hem de Türkiye-ABD ilişkilerinde gerçekten yeni bir dönemin başlamakta olduğunu alenen ilan ediyor.
- Ve nihayet 24 Nisan'ın arefesinde gerçekleşecek bu ziyaretin, Başkan Obama'ya ve ABD Kongresi'ne Ermeni soykırımının tanınması baskıları için caydırıcı, en azından hafifletici bir etkide bulunması beklenebilir.
Ankara-Washington hattında 8 yıllık Bush döneminin kara bulutları dağılmaya başladı. İddia ediyoruz; bu değişikliği Türkiye'de ABD konulu ilk kamuoyu araştırmasının sonuçlarında göreceğiz.