Başbakan Erdoğan'la gittiğimiz Sivas'ta, Hükümet Meydanı'na asılan dev pankartı görünce 30 küsur yıl öncesini, Bülent Ecevit'in seçim alanlarında "Kıbrıs fatihi" diye karşılandığı günleri anımsadık.
Çünkü Sivas'taki pankartta da "Davos fatihi hoş geldin" yazıyordu.
Ancak Erdoğan meydanı dolduran kalabalığın beklentilerinin aksine, konuşması boyunca Davos'tan hiç ama hiç söz etmedi. (Bunun nedenini Sivas'tan Ankara'ya dönüş yolunda yaptığımız sohbette anlattı. Yarın yayınlayacağız.)
Sivaslılar da Erdoğan'ın konuşmasının coşkusuna kapılıp üstelemediler. Ancak Başbakan'ın yakın çevresi her durakta konunun bu kadar kolay geçiştirilmediğini söylediler. Örneğin, Sivas'tan bir gün önce Kastamonu'da düzenlenen mitingde Erdoğan, AK Parti iktidarının icraatlarını anlatıp "6 yılda size şu hizmetleri getirdik" diye rakam rakam döküm yaparken, vatandaşın biri bağırmış: "Başbakanım hizmetlerinizi biliyoruz. Onları bırak, bize Davos'u anlat!" Bir an durmuş Erdoğan, gülmüş ve ayağına gelen pası gole çevirmeden, kaldığı yerden devam etmiş.
Sivas'taki konuşmasının da önemli bir bölümünü hizmet listesine ayırdı: Derslikler, okullar, Sivas Cumhuriyet Üniversitesi'nin yeni fakülteleri, hastaneler, adalet sarayları... Hem de rakamlarla, ayrıntılarla. Örnek verelim: "2002 öncesi Sivas'ta 24 kilometre bölünmüş yol vardı, biz 395 kilometre daha ekledik. Ziraat Bankası kredileri 2002'de 3 trilyon liraydı, 2008'de 96 trilyon liraya çıktı. Halk Bankası 2002'de 380 esnafa 1 trilyon lira kredi açmıştı, geçen yıl 2451 esnafa 27 trilyon lira kredi sağladı."
Sonra da ekledi: "Bunları medya yazmaz." (Not: Meslektaşlarımızın açığını hiç değilse kısmen kapatmış olduk mu dersiniz?)
Edebali'den Âşık Veysel'e
Biz Erdoğan'ın konuşmasının özellikle ulusal birlik-beraberliğe vurgu yapan bölümünü çok önemsedik. Malum: Sivas ve çevresi Aleviliğin önemli merkezleri arasında yer alıyor. Erdoğan, konuşmasının "Kimse bizi birbirimize düşüremedi, düşüremeyecek" diye başladığı bu bölümünde Alevi ve Bektaşi kültürünün Anadolu'nun ortak mirasındaki büyük payından söz etti, bu kültürün ölümsüz ulularından deyişler, dizeler, dörtlükler, şiirler aktardı: Âşık Veysel'den, Yunus Emre'den, Pir Sultan Abdal'dan ("Koy sana kötü desinler... İncinme gönül incinme"), Mevlana'dan ("Sevgiden acılıklar tatlılaşır; sevgiden bakır altın kesilir; sevgiden ölüler dirilir; sevgiden padişahlar kul olur"). Ve Şeyh Edebali ile bağladı: "İnsanı yaşat ki, devlet yaşasın".
Hemen ardından hükümetin bir açılımını tazeledi Erdoğan. Malum, Milli Eğitim Bakanlığı, "Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi" dersi kitabına Aleviliğin anlatıldığı 32 sayfalık bölüm ekledi. Aleviler anlatılan bilgilerin yetersiz ve yüzeysel olmasından yakındı. Erdoğan dün Sivas'ta bu çevrelere çağrıda bulundu: "Alevilik konusunda uzman olanlar bir araya gelip bir çalışma yapsınlar. Ortaya çıkacak ürünü Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi ders kitabına aynen koyarız. Hiçbir yüksünmemiz olmaz, yanlışta ısrar etmek gibi bir anlayışın sahibi değiliz."
Sonra zaten yerinde duramayan topluluğu bir Sivas deyişiyle iyice mest etti: "Sivas'ta eli kalem, dili kelam tutan insan kıtlığı yaşanmaz!"
Erdoğan konuşmasını miting alanındakilere "Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet" andı içirerek, "Sen Türkiye'sin, büyük düşün" sloganını tekrarlatarak ve "Beraber yürüdük biz bu yollarda" şarkısının dizelerini okutarak tamamladı.
Tabii konuşması boyunca muhalefetin de sık sık kulağını çınlattı. Birini aktaralım: "Ey Sivaslılar; buraya 6 yılda kaç kez geldim, siz şahitsiniz. Ama onlar buralara gelmezler. Gelseler bile Sivas'ın ötesine geçemezler."
Katılırsınız veya katılmazsınız; sizin bileceğiniz iş. Ancak bir ayrıntıya dikkatinizi çekelim: Erdoğan, Sivas'ta Kocaeli, Kırşehir ve Kastamonu'dan sonra dördüncü seçim mitingini yaptı. Bugün de Amasya ve Sinop'ta konuşacak. 29 Mart'a kadar 60 il merkezine gideceğini söylüyor. CHP ve MHP'nin henüz miting programları bile belli değil.
İktidar her rejimde, muhalefet ise yalnızca demokratik rejimlerde var. Üstelik demokrasinin güvencesi de iktidar değil, muhalefet. Hatırlatırız.