43 devlet ve hükümet başkanı (49'a kadar çıkabileceği söyleniyor), ayrıca 17 maliye, 20 ticaret, 15 enerji bakanı. Toplam 2.500'ün üstünde konuk. Ya da 2.500'ün üstünde küresel şahsiyet...
Yarından sonra 39'uncu yıllık randevusu gerçekleşecek olan Dünya Ekonomik Forumu ya da kamuoyunun benimsediği adıyla Davos Zirvesi, hiç bu kadar ilgi görmemişti.
"Geçmişte sadece bir kez, 11 Eylül 2001 saldırılarından sonra ABD ile dayanışma için 2002 başında New York'ta yaptığımız zirve bu kadar ilgi görmüştü" diyor Dünya Ekonomik Forumu'nun kurucusu ve patronu Prof. Klaus Schwab.
Hayra mı yoralım, yoksa şerre mi? 11 Eylül saldırılarından sonra küresel bir güvenlik sendromu yaşanmıştı. Bugün ise dünya ucu görünmeyen küresel kriz tünelinde başını duvarlara çarpa çarpa ilerlemeye çalışıyor.
Zirvenin gündemini irdelemeyi başka yazıya bırakarak, konuklar listesine yoğunlaşalım.
Davos'un bu yılki yıldızları olarak Rusya Başbakanı Vladimir Putin ile Çin Başbakanı Wen Jiabao gösteriliyor. Tabii İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres ve Ortadoğu Dörtlüsü'nün (BM, ABD, AB ve Rusya) özel temsilcisi Tony Blair de önemseniyor. Gazze trajedisi ve yeniden hareketlenmesi beklenen Filistinİsrail barış görüşmeleri nedeniyle. Hele bu gruba Hizbullah ve Hamas'ın ardındaki güç olması nedeniyle Ortadoğu'da "Vazgeçilmez aktör" konumuna gelen İran'ın temsilcileri eklendiğinde, şenlikli bir tablo karşımıza çıkıyor. Çünkü İran İslam Cumhuriyeti bu yıl Davos'a adeta çıkarma yapıyor: Dışişleri Bakanı Manuşehr Muttaki, Tahran Belediye Başkanı Muhammed Bager Galibaf, Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinecad'ın başdanışmanı Seyid Mucteba Haşemi Şareze... İsrail ve İran temsilcileri aynı çatı altında, aynı salonda, aynı havayı soluyacaklar, koridorlarda birbirlerine çarparak ilerleyecekler; düşünebiliyor musunuz?
Erdoğan, Aliyev, Sarkisyan
Ama biz başka sürprizler de bekliyoruz.
Türkiye de bu yıl Davos'ta güçlü temsil ediliyor: Başbakan Tayyip Erdoğan, Dışişleri Bakanı Ali Babacan, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler, Devlet Bakanı Mehmet Şimşek, Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz.
Bu isimlere Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Dışişleri Bakanı Elmar Memmedyarov ile Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan ve Dışişleri Bakanı Eduard Nalbantyan'ı ekleyin. "Bir şeylerin pişirileceği" sonucuna varmaz mısınız? Ya da Davos'un geleneğinde bu tür sürprizlerin çokça yaşandığını göz önüne alırsanız, en azından öyle bir izlenim edinmez misiniz: TürkYunan yakınlaşması Başbakan Turgut Özal ile Yunanistan Başbakanı Andreas Papandreu'nun 1988'de Davos'ta yayınladıkları ortak bildiriyle başladı. İki Almanya'nın birleşmesi sürecini Federal Almanya Başbakanı Helmut Kohl ile Doğu Almanya Başbakanı Hans Modrow'un 1989'da Davos'ta buluşmaları tetikledi. Güney Afrika'da iktidarın el değiştirmesi ırkçı beyaz rejimin lideri Frederic de Klerk ile Nelson Mandela'nın 1992'de Davos'ta uzlaşmalarıyla sağlandı.
Sürpriz beklentimizin tek nedeni Türkiye, Azerbaycan ve Ermenistan liderlerinin Davos'a gitmeleri değil. Bazı ipuçları da tahminimizi pekiştiriyor:
1-Dağlık Karabağ sorununun çözümüyle görevli "Minsk Grubu" eşbaşkanları Yuri Merzlyakov (Rusya), Bernard Fasie (Fransa) ve Matthews Bryza (ABD) geçen hafta Bakü ve Erivan'ı ziyaret ettiler.
2-Ankara'da bugün Ermenistan'ın da katılacağı Kafkaslar toplantısı düzenlenecek.
3-Memmedyarov ile Nalbantyan yarın Zürih'te bir araya gelecekler.
Bu iki veri, AzerbaycanErmenistan görüşmelerinin bu yıl hızlandırılacağı iddialarına haklılık kazandırıyor.
Bir işaret daha var: Nalbantyan, geçen hafta Türkiye ile Ermenistan'ın diplomatik ilişki kurmalarının ve sınırın açılmasının "Eli kulağında" olduğunu duyurdu.
Türkiye ile Ermenistan arasındaki görüşmeler Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün maç diplomasisiyle aleniyete dökülmeden önce İsviçre'de yapılıyordu.
Bu da Erdoğan-Sarkisyan, Aliyev-Sarkisyan, hatta Erdoğan-Aliyev-Sarkisyan buluşmaları için İsviçre'nin ideal adres olduğunu gösteriyor.
Bu beklentimizi iyimserlik olarak değerlendirebilirsiniz ama yine de siz "Davos bombası"na hazır olun...