Türkiye'yi en az 30 yıldır tanır. Hem de çok iyi tanır. Başbakanlardan bakanlara, patronlardan üst düzey bürokratlara ve yöneticilere kadar.
Türkiye'ye en az 30 yıldır gelirgider. 1977'den beri İsviçre'nin dağ kasabasında Türkiye konulu zirveler, Türkiye temalı özel geceler düzenler, Türkiye'de de forum, zirve gibi etkinlikler hazırlar. "Bölgeleri birleştirmek, yeni fırsatlar yaratmak" (2006'da), "İstanbul zirvesi" (2007'de), "Avrupa*Orta Asya Toplantısı" (2008'de) gibi.
Memleketimize her fırsatta hayranlığını dile getirir: "Türkiye bölgesinde lider ülke", "Türkiye bana heyecan veriyor", "Türkiye çok etkin bir ülke" gibi.
Bilgileri ile verileri çelişiyor
Bu ülkede patronlar kulübünü bir kadının yönettiğini, en büyük holdinglerden birinin başında bir kadının bulunduğunu, en büyük yabancı sermayeli bankanın genel müdürlük koltuğunda bir kadının oturduğunu bilir.
Bu ülkede temel eğitim öğretmenlerinin yarıdan fazlasının, lise öğretmenlerinin yarısının kadın olduğunu da bilir.
Bu ülkede doktor ve eczacıların çoğunluğunu kadınların oluşturduğunu, iletişim (medya, halkla ilişkiler) ve hizmet sektörlerinde, başta tekstil olmak üzere birçok işkolunda kadınların ağırlıklı yeri bulunduğunu bal gibi bilir.
Burada okullaşma oranının yüzde 97'yi geçtiğini, dolayısıyla kız çocuklarının eğitime erişimlerinde birçok ülkeyi kıskandıracak bir performansa ulaşıldığını da bilir.
Burada kadınların erkeklerden çok yaşadığını, bebek ölümlerinde aşağı-yukarı Batı standardının yakalandığını, çalışan kadınlara doğum izni (Babalara da tanındığına göre "Ebeveyn izni" dememiz daha doğru olacak) süresinin AB düzeyine çok yaklaştığını da bilir.
Prof. Klaus Schwab'dan söz ediyoruz. "Davos zirvesi" diye bilinen Dünya Ekonomik Forumu'nun kurucusundan. Dünya siyaset ve "Business" liderlerini her yılın ilk ayında İsviçre'nin dağ kasabasındaki küresel gövde gösterisinde buluşturan, artık gelenekselleşmiş bu yıllık randevu çerçevesinde Türkiye'den de onlarca politikacı, işadamı ve medya mensubunu -yüklü aidatlar ve faturalar ödetere- kağırlayan Klaus Schwab'dan.
İşte Türkiye'yi ve Türkler'i iyi tanıyan o Prof. Schwab'ın kurup yönettiği Dünya Ekonomik Forumu dün kadın-erkek eşitliği raporunu açıkladı. 130 ülkenin yer aldığı klasmanda Türkiye kaçıncı sırada gösterildi dersiniz? 123! Evet, 130 ülke arasında sondan 8'inci!
Rapora göre, dünyada kadın-erkek eşitliğinde, daha doğrusu eşitsizliğinde Türkiye'den daha kötü durumda olan sadece 7 ülke var. Sayalım: Mısır, Fas, Benin, Pakistan, Suudi Arabistan, Çad ve Yemen!
Sözün bittiği yer
Pes. Gerçekten pes. Moğolistan, Kırgızistan, Özbekistan, Botsvana, Gambiya, Mali, Moritanya, İran, Cezayir, Etiyopya gibi ülkelerde kadın-erkek eşitliği Türkiye'ye göre daha, hatta çok daha iyi!
Değerlendirmenin 4 kritere göre yapıldığı belirtiliyor: 1- Kadınların işgücüne katılımı ve fırsat eşitliği, 2- Eğitim düzeyi, 3-Siyasal etkinlik, 4- Sağlık ve ortalama yaşam süresi.
Türkiye'ye 123'üncü sıranın layık görülmesinin gerekçelerine bakıyorsunuz; örneğin işgücüne katılımın önemli verileri arasında gösterilen temel eğitimde ve lise öğreniminde kadın öğretmen oranı haneleri boş bırakılmış. Veri yokluğundan. Zahmet edip Milli Eğitim Bakanlığı'nın internet sitesine bile girmemişler. Üstelik kullanılan diğer verilerin çoğu da en az iki yıllık.
Kabul; Türkiye kadınlara seçme ve seçilme hakkını tanıyan ilk devletlerden biri olmasına rağmen siyasette kadınlara hak ettikleri yeri bir türlü sağlayamadı.
Kabul; İşgücüne kadın katılımı oranı son yıllarda geriliyor, işsizliğin ilk kurbanı genellikle kadınlar oluyor.
Ama bunlar Türkiye'yi "Dünyanın en geri ülkelerinden biri" olarak göstermek için yeterli mi? Gerçekten öyleyse, henüz yol yakınken AB üyeliği talebimizi geri çekelim. Derhal. Çünkü, bu verilere göre, Avrupa Birliği'ne katılma hayallerinden vazgeçip, dünyanın en yoksul, dolayısıyla en geri -ve de en geri kafalı- ülkeleri grubuna adımızı yazdırmamız gerekiyor.
Araştırmayı yapanlar, AB'nin 2008 Türkiye İlerleme Raporu'na bile göz atmamışlar: "Kadın haklarında belli bir gelişme sağlandı. 30 bin kamu görevlisi bu konuda eğitimden geçirildi."
Bizden bu kadar. TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ'ın, Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Güler Sabancı'nın ve HSBC Genel Müdürü Piraye Antika'nın da herhalde ilk karşılaştıklarında Prof. Klaus Schwab'a bir çift sözleri olur...