Bugün "Bireysel Silahsızlanma Günü". Bugün Umut Vakfı yine Taksim'de "Sessiz Ayakkabıların Yürüyüşü" etkinliğini düzenleyecek.
Törende vakıf başkanı Nazire Dedeman, bireysel silahlanmayla ilgili yeni verileri açıklayacak. Türkiye bu alanda müthiş bir gelişme gösteriyor, her "Bireysel Silahsızlanma Günü"nü, bir önceki yıla göre daha da silahlanmış olarak kutluyor!
2004'te 2.1 milyon ruhsatlı silah vardı, 2005'te 2.3 milyona çıktı, 2006'da 2.4 milyona. Buna en az 7 milyon ruhsatsız silahı da ekleyin.
2004'te her 10 kişiden biri silahlıydı, 2005'te 9'da bire sıçradı, 2006'da 8'de bire.
2004'te günde ortalama 8 kişi silahlı saldırı ya da serseri kurşun kurbanıydı, 2005'te 9'a yükseldi, 2006'da 10'a.
Bu gidişle çok yakında dünyanın en silahlı ilk 10 ülkesi arasına gireceğiz. (Şimdilik "Maalesef" 19'uncu sırada yer alıyoruz!)
Bu "Gelişme"de Makina Kimya Endüstrisi Kurumu'nun (MKEK) çabalarını takdir etmemek haksızlık olur. Taksitle (10 aya kadar vade yapıyor) silah satışı kampanyası tam gaz devam ediyor. İsteyene yerli (Kırıkkale, Cougar, Fatih, Atmaca), isteyene yabancı (Sig Sauer, Heckler-Koch, Browning, Zvi-Kevin). İsteyene krom kaplama, isteyene gümüş, isteyene altın....
MKEK sayesinde birkaç yıl sonra her eve silah girmiş olacak. Zaten kurumda örgütlü sendikanın başkanı "72 milyonun 72 milyonu da silahlanmalı. Herkesin bir düşmanı var" demiyor mu?
Daha çok ve daha hızlı silahlanmanın yasal kılıfı da hazır: Geçen yasama döneminde Meclis İçişleri Komisyonu'ndan geçen Ateşli Silahlar Yasası değişikliğiyle silah taşımanın yasak olduğu yerlerin kapsamı daraltıldı, öğrenci yurtlarına silahla girmek serbest bırakıldı, açık alandaki eğlencelere silahla gitmek sakıncasız bulundu, hatta özendirildi. (Komisyondaki görüşmelerin tutanağından birkaç cümle: "Açık alanda bir düğüne, nişana, kına gecesine, eğlenceye ruhsatlı silahınla gitmeyeceksin dediğiniz anda, sizin oraya gittiğinizi haber alanlar silahsız olduğunuzu da bilecekler. Dolayısıyla silahınızın caydırıcı etkisi ortadan kalkmış olacak...")
Küreselleşmenin karanlık yüzü
Ayrıca bencillik yapmadık, sadece Türk toplumunu silahlandırmakla yetinmedik, komşularımıza, özellikle Balkanlar'a da "Hizmet" götürdük. Örneğin kaderi iki aya kadar belirlenecek Kosova'da organize suçlarla mücadele polisinin şefi General Rahman Süleymani, son dönemde Türkiye'den bol miktarda kaçak silah geldiğini açıkladı.
İki yıl önce dünyada geniş yankı uyandıran "Savaş Lordu" filminde aktör Nicolas Cage, "Gezegenimizde 550 milyon ateşli silah var. Bu da her 12 kişiden birinin silahlı olduğu anlamına geliyor. Tek sorun şu: Diğer 11 kişi nasıl silahlandırılacak" diyordu.
Türkiye bu sorunun çözümüne küçümsenmeyecek katkıda bulunuyor. En azından kendi toplumunun silahlanmasını dünya ortalamasının üstüne çıkararak.
Zaten Cage'in verdiği rakam da çoktan aşıldı. Cenevre'deki Uluslararası Araştırmalar Enstitüsü bu yıl dünyada bireylerin sahip oldukları silah sayısının 875 milyona ulaştığını açıkladı ve ekledi: "Hafif silahların bu kadar çoğalması küreselleşmenin karanlık yüzünü oluşturuyor."
Nazire Dedeman bugün küreselleşmeye silahlı uyumda geldiğimiz son noktayı anlatacak. Sonra serilecek kırmızı halıya silahlı saldırılarda can verenlerin, maganda kurşunuyla hayata veda edenlerin anısına birer çift ayakkabı bırakılacak. Kimi küçük, kimi büyük...
Ve sadece tören süresince yurdumuzda en az 3 kişi daha bireysel silahlanma kurbanı olacak! Ah benim güzel yurdum...