Bush yönetimi bir yandan Demokratlar'ın Irak politikalarında değişiklik baskılarını göğüslemeye, bir yandan da BM Güvenlik Konseyi'nden İran'a yaptırım kararı çıkartmaya çalışıyor.
ABD Dışişleri Bakanlığı Yakındoğu masası şefi James Jeffrey dün "BM üyesi olarak" (ifadeye dikkat; "Müttefik" değil, "BM üyesi" olarak!) Türkiye'nin de desteğini beklediklerini vurguladığı olası yaptırımın askeri malzemeyle sınırlı tutulacağını açıkladı.
Bugüne kadar bu tür malzemeleri hep el altından sağlamış olan İran böyle bir "Ceza"ya güler geçer.
Bir yaptırım ancak "Can acıtırsa" etkili olabilir ve sonuç verebilir. Tıpkı dün Japonya'nın Kuzey Kore'ye koyduğu ambargo gibi. Bakın listede neler var: Sigara, içki, parfüm, lüks saat, motosiklet...
Kuzey Kore diktatörü Kim Jongil ve yakın çevresine bundan daha yıkıcı ceza verilemezdi! Anlatalım.
Kısa boyundan ötürü Başkan Bush'un "Pigme" diye alay ettiği Kim Jongil yaşamdan keyif almasını biliyor. Üstelik zevk sahibi. Binbir Gece Masalları'ndan çıkmış saraylarda yaşıyor. Metreslerinin, sevgililerinin sayısı bilinmiyor.
Çırılçıplak kızların dansları eşliğinde içkinin su gibi aktığı, pahalı puroların tüttürüldüğü, İtalyan ve Japon aşçıların hazırladığı yemeklerin atıştırıldığı, Çin'den özel olarak getirtilmiş kızların masaj yaptığı Cuma gecesi partileri dillere destan.
Sadece sarayları değil, özel treni de büyüleyici. Kim Jong-il'le birlikte o trenle Kuzey Kore'den Çin'e yolculuk eden Rus diplomat Konstantin Pulikovski izlenimi şöyle aktardı: "Trene hergün helikopterle taze istakoz getirildi. Kim Jong-il bunları gümüş çubuklarla yiyordu. Yanında iki şişe iyi soğutulmuş, pahalı şampanya içerek..."
İran'ın canını yakmak
Çoğu İsviçre bankalarında yatan 4 milyar dolarlık servete sahip Kuzey Kore diktatörünün hobileri şöyle: Pahalı saat (İsviçre'den yılda 5 milyon dolarlık saat ithal ediyor), konyak (özellikle Hennesy'nin sınırla sayıda üretilenşişeleri), parfüm, lüks sigara ve puro, motosiklet (servet değerinde olan modeller), pahalı otomobil (Mercedes, Bentley), İtalyan ayakkabılar, usta terzilerin diktiği İngiliz kumaşından takım elbiseler...
Cömert de. Rejimin kilit isimlerine, bağlılıklarının ödülü olarak o pahalı saatlerden de hediye ediyor, motosiklet ve otomobillerden de!
Japonya'nın koyduğu ambargo işte bu "Elit" tabakayı hedef aldığı için etkili olacak. Yoksa son 5 yılda 3 milyonu (22 milyon nüfusta) açlıktan ölmüş Kuzey Kore halkına ne yaptırım uygulanabilir ki...
Peki İran'ın canını nasıl bir ambargo acıtır? Tek yanıtı var: Benzin!
İnanmayacaksınız ama dünyanın 4'üncü büyük petrol üreticisi ve ihracatçısı İran, tükettiği benzinin yüzde 30'unu ithal ediyor. Şah'ın devrilmesinden bu yana rafinerilerde yenileme yatırımı yapılmadığı için.
Hiçbir stratejik akaryakıt rezervi olmayan İran'a benzin satışına ambargo konursa, elbette halkın günlük yaşamı altüst olur ama rejimin temelleri de sarsılır: Silahlı kuvvetleri de, milisleri de, devrim muhafızları da çakılır kalır.
ABD yönetimi bunu biliyor, hatta yaz başında Temsilciler Meclisi'ne sunulan bir karar tasarısında İran'a benzin ambargosu da yer aldı.
Ama konamaz! Çünkü İran'a benzin satışından para kazananların başında Fransa geliyor. Güvenlik Konseyi'nin daimi üyesi olarak, böyle bir girişimi önce o veto eder.
O yüzden de yaptırımlar askeri malzemeyle sınırlı kalır. Onu da Rusya ve Çin deler zaten. Ve bir de stratejik konyak rezervi tükeninceye kadar Kuzey Kore!