Çin'in en büyük gazetesi "Halkın Günlüğü"nde 4 gündür ilginç bir araştırma yayınlanıyor. Konusu: Son 10 yılda anlamını ve önemini yitiren sözcükler.
Gazete 49 maddelik listesinin en başına "Komşu" sözcüğünü koydu. Gerekçesini de şöyle anlattı: "Hızlı kentleşme insanlar arasında sevgi ve güvene dayalı ilişkileri dinamitledi, ' Bitişikteki komşu uzaktaki akrabadan daha faydalıdır' Çin atasözü ne yazık ki artık tarihe karıştı."
Türkiye'de son dönemde anlamını yitiren sözcükler ile kavramların dökümü yapılsa, Çin'in 49 kalemlik listesini en az 10'a katlanır. Çünkü bizdeki yozlaşma süreci Çin'den çok önce ve çok daha hızlı başladı.
"Öyle bir listenin en başına hangi kavramı koymak gerekirdi" diye bocalarken, CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen'in demeci imdadımıza yetişti. Ve hiç tereddütsüz "Tutarlılık" ile "Siyasal etik" sözcüklerini işaretledik.
Elif Şafak'ın "Baba ve Piç" romanında "Türklüğü aşağıladığı" iddiasıyla Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 301'inci maddesine göre 3 yıla kadar hapis cezasıyla yargılandığı davanın daha ilk celsesinde, savunmasını bile yapmasına gerek kalmadan beraat kararı verilmesini bakın Öymen nasıl yorumladı:
"Türkiye'de düşünce özgürlüğünün Avrupa'nın gerisinde olmasını hiçbir şekilde kabul etmiyoruz. Ama bir şartla: Bu düşünce özgürlüğüne sığınarak, devletin güvenliğinin tehlikeye düşürülmesini de kabul etmiyoruz. "
Bu cümleler bize göre, gerçek görüşünü veya eğilimini gizlemek için kafa karıştırma amacı taşıyor.
Kalsın mı, kalksın mı?
Çünkü Öymen'in 301'inci maddenin belirttiği suç ve cezalarla zerrece ilgisi olmadığını bilmemesi mümkün değil.
"Devletin güvenliğine karşı suçlar" TCK'nın 302, 303, 304, 305, 306, 307 ve 308'inci maddelerinde sayılıyor. "Devlet sırlarını açıklayarak veya casusluk amacıyla kullanarak işlenen güvenlik suçları" ise 326339 arasındaki maddelerde yer alıyor.
Geçen yıl Orhan Pamuk'la başlayan ve dün Elif Şafak'ın -şimdilik-son halkasını oluşturduğu 301'inci madde davaları ise yalnızca "Türklüğü, cumhuriyeti, TBMM'yi, hükümeti, yargı organlarını, askeri veya emniyet teşkilatını alenen aşağılama" gibi objektif bir tarifinin yapılması imkansız suçla ilgili.
Öymen'in bu 301'nci maddeye neden "Devletin güvenliği" gibi akan suları durduran bir kavramı sokuşturmaya çalıştığını tahmin edebiliyoruz: Açıklamasının ardından "301'inci maddenin kaldırılmasına taraftar mısınız" sorusuyla karşılaşmamak için. Zira bu soruya verecek yanıtı yok. Daha doğrusu somut bir yanıtı yok. Neden? 1.5 yıldır Türkiye'nin başını ağrıtan, her davayla imajını biraz daha batıran bu sorunla veya konuyla ilgili CHP'nin net bir tavrı yok. Haydi yumuşatarak ifade edelim; "henüz" yok! Bunu anlamak için CHP lideri Baykal'ın dün söylediklerine bakmak yeterli:
"Sorun nerededir? Bu maddede mi, bu maddenin yanlış işletilmesinde mi, bu madde işletilirken yargıya sokağın müdahalesinde mi?"
Gelin de çıkın işin içinden. CHP, 301'inci maddenin korunmasını mı istiyor, değiştirilmesini mi, kaldırılmasını mı; anlamak imkansız...
MHP'nin hiç tereddütsüz dışladığı avukat Kemal Kerinçsiz'den ve sandıkta binde birlik destek bile bulamayan grupların, grupçukların kuru gürültülerinden bu kadar çekiniyorlarsa, gerçekten yazıklar olsun.
Keşke son dönemde anlamını ve önemini yitiren kavramlar arasında "Tavşana kaç tazıya tut", "Bulanık suda balık avlamak", "Şark kurnazlığı" gibi siyaseti çürüten virüsleri de sayabilseydik. Keşke, keşke...