Sivillerin barış döneminde askeri mahkemelerde yargılanmalarına son veren yasa tasarısı Bakanlar Kurulu'nda imzaya açıldı.
Dışişleri Bakanı Gül'ün 12 Nisan'da açıkladığı 9'uncu Reform Paketi'nin kilit düzenlemelerinden birini oluşturan bu tasarıyla, hem Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve AB'nin önemli eleştirilerinin birinden kurtulmak, hem de Türk Ceza Kanunu ile uyumu sağlamak amaçlanıyor.
Aslında sivillerin askeri mahkemede yargılandıkları suçların kapsamının daraltılmasıyla ilgili ilk adım 7 Ağustos 2003'te yürürlüğe giren 7'nci Reform Paketi ile atıldı : Askeri Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama Usulü Kanunu'nun 11'inci maddesine eklenen fıkrayla, Askeri Ceza Kanunu'nun 58'inci maddesinde sayılan "Halkı askerlikten soğutma" suçunu yargılama yetkisi askeri mahkemelerden adli yargıya, yani sivil mahkemelere devredildi.
Ancak bu kez çok daha kapsamlı değişikliğe gidiliyor : Milli Savunma Bakanlığı'nın hazırladığı tasarıyla Askeri Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama Usulü Kanunu'nun "Askeri mahkemeler, asker olmayan kişilerin aşağıda yazılı suçlarına ilişkin davalarına bakarlar" diye başlayan ünlü 11'inci maddesinin tümüyle yürürlükten kaldırılması öngörülüyor.
Böylece örneğin, casusluk yapanlar, askere kasten yanlış bilgi verenler, askeri araçları tahrip edenler, kaçaklar ve firariler, askere gitmemek için kendilerini yaralayanlar, askere itaatsizlik yapanlar ve itaatsizliğe teşvik edenler artık sivil mahkemeye çıkarılacaklar.
Üniformasız askerler
Bize göre, bu tasarıyı fırsat kabul edip, iki konuyu daha aydınlığa kavuşturmakta yarar bulunuyor: "Sivil" kişileri yeniden tanımlamak ve askerlerin sivil suçlarıyla ilgili düzenlemeleri tartışmaya açmak...
İlkini bir örnekle anlatalım: Askeri kurumlarda çalışan bir memur ya da işçi, yasa değişikliğinden sonra yukarda saydığımız suçlardan birini işlerse hangi mahkemeye sevkedilecek? Çünkü Askeri Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama Usulü Kanunu, "Milli Savunma Bakanlığı veya Türk Silahlı Kuvvetleri kadro ve kuruluşlarında çalışan sivil personel" ile "Askeri işyerlerinde çalışan ve İş Kanunu'na tabi bulunan işçiler"i "Asker kişi" Kabul ediyor. Dahası, askeri yargının tutukladığı veya askeri makamların gözaltına aldığı sivilleri de!
Erdil Paşa olayı
Asker kişilerin askeri faaliyet sayılamayacak suçlarının yargı merciine gelince... Bu konuda önümüzde taze sayılabilecek iki örnek var.
1-Deniz Kuvvetleri eski Komutanı, emekli Oramiral İlhami Erdil olayı : Birçok hukukçu, görevi ihmal ve kötüye kullanmak suçundan Genelkurmay Askeri Mahkemesi'nde yargılanan ve 2 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırılan Erdil'in hem suçu askeri nitelik taşımadığı, hem de kendisi artık üniformasız olduğu için sivil mahkeme önüne çıkarılmasının daha doğru olacağını savundu. O davada Genelkurmay Askeri Mahkemesi Erdil'in yanı sıra, eşini, kızını ve kızının ortağını da yargıladı.
2-Bursa'da sivil mahkemenin bir çete operasyonunda gözaltına alınan alay komutanı için tutuklama kararı vermesi: Karar Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'nun "Askerlerin görevleri dış suçlarda asker olmayanların da ilgisi varsa bunlar genel mahkemelerde yargılanır" hükmüne dayandırıldı ama ikinci duruşmada, eylemlerinin "Askeri faaliyet" kapsamına girdiği gerekçesiyle albay tahliye edildi, ardından da görev yeri değiştirildi.
Herşeye rağmen, hatta bazı kesimleri tatmin etmese, eksik bulunsa da tasarıyı önemli bir gelişme olarak görüyoruz.
Türkiye, Öcalan'ı yargılayan DGM'den karar öncesi askeri yargıcı çıkararak başlattığı yargıyı sivilleştirme ve normalleştirme sürecinde hiç de küçümsenmeyecek bir noktaya geliyor...