Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ERDAL ŞAFAK

Soğuk Savaş

Litvanya'nın başkenti Vilnius'ta dün sona eren Baltık ve Karadeniz ülkeleri zirvesinde Türkiye büyükelçi düzeyinde temsil edildi.
25 ülkeden 9 devlet başkanı, bir başbakan ile çok sayıda dışişleri bakanının katıldığı, NATO ile AB'nin üst düzey yetkili gönderdiği ve Baltıklar'dan Kafkaslar'a kadar uzanan bölgede demokrasinin yayılıp istikrarın güçlendirilmesi, yeni devletlere yardımda Avrupa ve NATO'nun rolü gibi konuların tartışıldığı zirve, Ankara'nın hiç değilse bir bakan göndermesini hak ediyordu. Çünkü konuşmacılar çevremizde yeni kara bulutların "müjdesini" verdiler. Özellikle de ABD Başkan Yardımcısı Dick Cheney. Doğrudan Rusya'yı hedef alan zehir zemberek konuşmasından birkaç cümle aktaralım:
"Rus hükümeti sivil toplumun birçok alanında halkının haklarını kısıtladı. Komşularının içişlerine ve demokratik süreçlerine müdahale etti. Petrol ve doğalgazı gözdağı, hatta şantaj silahı olarak kullandı. Rusya bir tercih yapmak zorunda: Ya demokratik reformlara dönecek ya da yeniden düşmanımız olacak!"
Diplomatlar ve gözlemciler Cheney'in bu çıkışını İngiltere Başbakanı Winston Churchill'in 5 Mart 1946'da ABD'nin Missouri eyaletinin Fulton kentinde, Wesminster Koleji'nde yaptığı ve Soğuk Savaş'ın başlangıcı kabul edilen konuşmasına benzetiyorlar. Hatta bir adım ileri gidip ikinci Soğuk Savaş'ın eşiğine gelindiğini söyleyenler bile var.
ABD'nin Rusya'ya Cheney'in ağzından böylesine yüklenmesinin nedeni çok: İran'a yaptırıma karşı çıkması, "Avrupa'nın son diktatörü" denilen Belarus Cumhurbaşkanı Aleksandr Lukaşenko'yu desteklemesi, Gürcistan, Moldova ve Ukrayna'yı sıkıştırması, Orta Asya'daki nüfuzunu yeniden kazanması, ABD'nin potansiyel tehdit gördüğü Çin'le işbirliğini askeri ittifaka götürmesi...
Ama bunlardan da öte ve önce, "Rakip yaşatmama"ya dayalı petrol ve doğal gaz politikalarıyla Avrupa için, Batı için çok büyük bir tehlike haline gelmeye başlaması...

Türkiye kavşak ülke
Zaten Cheney'in Vilnius'tan sonraki durağı da bu konuda epey şey anlatmaya yeterli. Bugün Baltık kıyılarından Asya'nın bir ucuna, Kazakistan'a gidiyor. Ziyaret nedeni: Orta Asya doğalgaz ve petrolünün Batı'ya ulaştırılmasında Rusya'yı devredışı bırakmak. Kazakistan'dan başlayıp Özbekistan ve Türkmenistan'ı geçtikten sonra Hazar Denizi altından Azerbaycan'a varacak, oradan Gürcistan, Türkiye, Bulgaristan üzerinden Batı pazarlarına gidecek boru hattı projesinin düğmesine basmak.
Böylece 27 Mayıs'ta Ceyhan'daki törenle resmen vanası açılacak BaküTiflisCeyhan boru hattından sonra Kafkaslar'dan Anadolu'ya ikinci enerji yolu ufukta görünmüş olacak.
Ancak Moskova da boş durmuyor: Kazak petrolünü Karadeniz'e taşıyan Hazar Boru Hattı Konsorsiyumu'nu (Rusya, Kazakistan ve Umman ortak) güçlendirmek için Batı petrol devlerine açıyor.
Ayrıca Çin boru hattına kazma vurulmak üzere. Almanya ile ortaklaşa yürüttüğü, Polonya'yı bypass eden Baltık boru hattı yapımı da hızla ilerliyor.
En önemlisi, enerji politikalarında kilit ülke gördüğü Türkiye'yle ilgili yeni projeler geliştiriyor: Mavi Akım'ı bir yandan Samsun-Ceyhan hattıyla İsrail'e götürüp Ortadoğu pazarına dayanmak, bir yandan da Trakya üstünden İtalya'ya uzatıp Avrupa pazarındaki egemenliğini pekiştirmek.
Tüm bu projeler Türkiye'yi müthiş bir enerji koridoru yapacak ama boru hatlarının siyasal, ekonomik ve jeostratejik depremlerin fay hatlarına dönüşmesi tehlikesini de beraberinde getirecek. Cheney bunun ilk işaretini verdi.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA