Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ERDAL ŞAFAK

Viyana'ya 3'üncü veda

Başbakan Erdoğan dün muhalefete ve basına (medyaya değil) bol öfkeyle sosladığı TBMM grup konuşmasında hemen hemen tüm güncel konulara değindi. Biri dışında: AB sürecinde son durum. Oysa Erdoğan'dan en azından Adalet Bakanı ve Hükümet Sözcüsü Çiçek'in sözlerine açıklık getirmesini beklerdik

Gerçi AB kulislerini izleyenler için haber yeni sayılmaz ama bir hükümet yetkilisinden duyulması yine de insanın canını sıkıyor.
Adalet Bakanı ve Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek, son Bakanlar Kurulu'nda Başmüzakereci Ali Babacan'ın AB müzakere süreciyle ilgili ayrıntılı bilgi verdiğini bildirdikten sonra şöyle dedi: "35 başlıkla ilgili tarama 13 Ekim tarihi itibariyle bitecek. Demek ki, 2006 sonuna gelmeden, son çeyreğinde, tarama faaliyetleri neticelenmiş olacak. Bundan sonra her başlıkla ilgili müzakere başlayacak. " Dil sürçmesi değilse ki öyle görünmüyorbu sözlerin anlamı açık: Tarama bitmeden müzakere başlıkları açılmayacak. Yani, Avusturya'nın dönem başkanlığında müzakere yok.
İyi ama hani Avusturya Başbakanı Wolfgang Schüssel "AB Komisyonu'nun olumlu rapor vermesiyle Türkiye'yle müzakereler yılın ilk yarısında başlayacak" demişti? (Avrupa Parlamentosu'nda 18 Ocak'ta yaptığı açıklama) Hani Avusturya Dışişleri Bakanı Ursula Plassnik, "Dönem başkanlıklarında Türkiye'yle biriki başlıkta müzakereleri açabileceklerini" bildirmişti? (19 Şubat'ta verdiği demeç) Hani AB Komisyonu, Türkiye ile "Bilim ve Araştırma" başlığında müzakereleri açmaya hazır olduğunu 25 üyeye iletmiş, bunun üstüne Avusturya gerekli işlemleri birkaç haftada tamamlayacağını duyurmuştu? (8 Şubat'taki açıklama)
Peki ne oldu? Cevap: Avusturya politika kaygılarıyla müzakereleri açma sorumluluğunu üstlenmekten çekindi. Ancak bahane yaratmak için Türkiye'den limanlarını Rumlar'a açmasını istedi. Plassnik, geçen hafta Viyana'da yapılan Türkiye-AB Troykası toplantısında bu talebi açıkça seslendirdi.
AB Komisyonu'nun genişlemeden sorumlu üyesi Olli Rehn de son dönemde kafa karıştırıcı bir tutum sergiledi. Daha önce limanlar konusunun sadece ilgili başlığın açılmasını engelleyeceğini söylerken, son demeçlerinde sanki müzakerelerin başlamasının koşuluymuş yorumlarına neden olabilecek ifadeler kullandı.

2007'deki
olası engeller
Çiçek'in ifadesiyle 2006'nın son çeyreğine kalan müzakereler, o tarihte başlayabilecek mi? Dileriz yanılırız ama zor görünüyor.
Neden? 1- Limanlar konusunda diretilecek.
2- Gelecek yıl başında dönem başkanlığını devralacak Almanya, AB'nin "Kritik dönem"e girdiği gerekçesiyle Finlandiya'dan erteleme talep edecek. Haklı olmasa da makul gerekçeleri var:
* Başbakan Angela Merkel, 2007'den itibaren AB Anayasası'nın yeniden gündeme getirilmesini ve bir çözüm bulunmasını istiyor. Bu da "AB'nin sınırları, kimliği ve ruhu" tartışmalarının alevlenmesi demek.
* Fransa'da 2007 ilkbaharında cumhurbaşkanlığı seçimi, yaz başında da genel seçimler yapılacak. Müzakereler açılırsa Türkiye'nin seçim kampanyasında malzeme yapılması ve ilişkilerin yara alması kaçınılmaz.
* Fransa'yı Hollanda genel seçimleri izleyecek. Geçen hafta yapılan yerel seçimlerin sonuçları orada da iktidarın değişeceğini, sosyalistlerin işbaşına geleceğini gösteriyor.
Türkiye cephesine gelince; herşey normal takvime göre işlerse, 2007 Mayıs'ında cumhurbaşkanlığı seçimi var, sonbaharda da genel seçimler. Böylesine zorlu sınavların arefesinde iktidar, karşılığında birşey elde etmeden limanları Rumlar'a açma kararı alabilir mi? İmkânsız.
Tekrarlıyoruz; dileriz yanılırız ama Viyana'ya bir kez daha veda ediyoruz. Bakalım ondan sonra ne gibi sürprizlerle karşılaşacağız...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA