İstanbul'da iki sinagoga eş zamanlı olarak düzenlenen bombalı saldırılarda El Kaide'nin imzası kolayca okunuyor. En azından parmağı var. Çünkü planlama, kullanılan patlayıcıların niteliği, koordinasyon ve uygulama açılarından tipik bir El Kaide eylemi. Usame bin Ladin'in örgütünün ve ona bağlı yerel örgütlerin (çünkü El Kaide aslında bir terör federasyonu) dünyanın çeşitli ülkelerinde düzenlediği aynı tür ve hepsi de birbirinden kanlı yığınla saldırı var. Bellekleri tazelemek için birkaçını hatırlatalım.
*7 Ağustos 1998'de Kenya'nın başkenti Nairobi ile Tanzanya'nın başkenti Dar-üs Selam'da
ABD büyükelçilikleri bomba yüklü araçlarla havaya uçuruldu.
*14 Ekim 2002'de Endonezya'nın Bali
adasında bir gece kulübüne bomba dolu araçla saldırı yapıldı.
*28 Kasım 2002'de Kenya'nın Mombasa kentindeki oteldeki saldırıda da araç bombalı kullanıldı.
*7 Mayıs 2003'te Fas'ın Kazablanka kentinde 5 hedefe birden düzenlenen saldırılarda bombalı araçlar ve intihar komandoları görevlendirildi.
*Nihayet geçen Mayıs'ta ve geçen hafta Suudi Arabistan'ın başkenti Riyad'da bombalı araçlarla katliam yapıldı. Zaten yetkililerin açıklama ve değerlendirmeleri de adres olarak El Kaide'yi gösteriyor: "Değişik bir terör saldırısıyla karşı karşıyayız. Belli ki, uluslararası bağlantılı bir terör olayı" diyen Başbakan Vekili Abdullah Gül ile "Bu çapta bir olay içimizdeki bir örgütün tek başına yaptığı iş olmayabilir. Bu tür saldırılar yurt dışında çok oluyor ama Türkiye'de ilk defa yaşandı" diye konuşan İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu, El Kaide'yi ima ediyorlar. İsrail'in Ankara Büyükelçisi Pinhas Avivi'nin soruşturma sonuçlarını beklemeye bile gerek görmeden "Bu saldırılar radikal İslami örgütler tarafından yapılmıştır ve bizim topluluğumuz hedef alınmıştır" diyerek kesin ve keskin ifadeler kullanmasını da bir kenara not etmek gerekiyor. Çünkü bir bildiği var.
Gizli genelgeler
Geçtiğimiz aylarda İstanbul'da biri işadamı, diğeri doktor iki Musevi vatandaşımız birbirinin aynı yöntemlerle öldürülünce Mossad gizlice bir ekip gönderdi ve yaptığı çalışma sonrası yetkilileri yine Museviler'i hedef alacak çok daha büyük bir saldırı olasılığına karşı uyardı. Üstelik bu tek uyarı değildi. Sadece bu yıl gelen ihbar ve bilgileri sayalım:
*30 Mart'ta Emniyet Genel Müdürlüğü,tüm illere gönderdiği yazılı uyarıda, El Kaide'nin Türkiye'de ABD ve İsrail hedeflerine yönelik eylemlere hazırlandığını bildirdi. "Örgüt hazırlıklarını tamamlamak üzere. Teröristler çok geniş ve kapsamlı bir saldırı potansiyeline sahip" denilen uyarıdan sonra İstanbul'da olağanüstü önlemler alındı.
* 22 Nisan'da El Kaide militanlarından
Ebu Nasır Mahmud, Türkiye, Yemen ve Suudi Arabistan'da intihar saldırıları planladıklarını açıkladı. Mahmud, "Bu saldırılarda Hıristiyanlar ve Yahudiler hedef alınacak. Diğer radikal örgütler de bu saldırıların hazırlığında yardımcı oluyorlar" dedi. 10 Eylül'de İspanya'da tutuklanan El
*10 Eylül'de İspanya'da tutuklanan El Cezire televizyonu muhabiri Tayser Aluni'nin Türkiye'deki El Kaide üyelerine para taşıdığı belirlendi.
*11 Eylül'de İçişleri Bakanlığı tüm valiliklere gönderdiği gizli yazıyla El Kaide saldırısı uyarısında bulundu.
*8 Ekim'de İsrail istihbaratına yakınlığıyla bilinen Debka sitesi, El aide'nin iki numaralı lideri Eymen Zevahiri'nin İran'dan Türkiye'ye geçtiğini ve birkaç gün kaldığını açıkladı. Tüm bu bilgi ve uyarılar, El Kaide'nin ve işbirlikçilerinin Türkiye'de cirit attığını, dünkü saldırının adeta göz göre göre geldiğini ortaya koyuyor. Şaşırtıcı olan, daha önce iki kez saldırıya uğradığı için İstanbul'daki Musevi hedefleri deyince akla gelen ilk yer olan Neve Şalom sinagonunun yine bu kadar kolay vurulabilmesi. O gizli genelgelerle alınan olağanüstü önlemlere ne oldu acaba? Türkiye unutmaya çalıştığı terör dehşetini dün yeniden iliklerine kadar hissetti . Tanrı beterinden korusun.