Kolesterol düşürücü ilacı almazsan sonun kötüdür diyen "tıp uzmanı" da var, asıl onu yuttun mu yandın diye fetva veren de. Elinizde hap, şaşkına dönüyorsunuz.
Uyku konusundaki görüş kargaşası bir başka kaygı kaynağı. Her gece sekiz saatten az uyumanın beyne zarar verip sağlığı inişe geçireceğini duyan insanların morali bozuluyor, uykuları kaçıyor.
Siz de onlardansanız rahatlayın. Son bilimsel ve güvenilir araştırmaların sonuçlarına göre uykunun kalitesi süresinden çok daha önemli. Zor uykuya dalıyor, "koyu" bir uyku çekmiyor, gece boyunca ara sıra uyanıyorsanız, süre on saat de olsa beyin yeterince "temizlenip" dinlenmiyor. Başınızı yastığa koyduktan birkaç dakika sonra başlayan deliksiz uykunuz beş saat de sürse sorun yok.
Niteliği nicelikten çok önemseme gereği bambaşka konularda da geçerli. Bugünlerde en tartışmalı yılan masalımız dershaneler ya. Onlar olsun mu, olmasın mı diye çekişilirken püf nokta yeterince vurgulanmıyor.
Bakın, uluslararası sınavlarda Uzak Doğulu öğrenciler Batılıları sollamakta. Amerikalı eğitimciler "Bizim çocuklar niçin Çin, Japonya, Güney Kore gibi ülkelerdeki yaşıtlarının bu kadar gerisinde?" diye saçlarını başlarını yoluyorlar.
Soruya verilen standart yanıt sınav başarılarının daha çok ve daha disiplinli çalışmadan kaynaklandığı. Gerçekten de, hani biz yavrularımızı ezbercilik cenderesinde bunaltmaktan şikâyetçiyiz ya, Uzak Doğulu çocuklar çok daha robotlaştırılmış durumda.
İki yıl önce Çin asıllı bir Amerikalı kadın yazdığı kitapta iki kızını nasıl aman vermeden "köle" gibi çalıştıra çalıştıra okullarda yıldızlaştırdığını anlattı da, adı Kaplan Ana'ya çıktı. Çoğu kişi aile faşisti dedi ona.
Gelelim püf noktaya. Avrupa'da Uzak Doğu'nun "eğitim zaferleri" ile rekabet edebilen tek ülke Finlandiya. Orada ne faşistçe çalıştırma disiplini var, ne ezber cenderesi, ne de sınav cehennemi. Ama öğrencileri uluslararası yarışlarda müthiş başarılı. Nedir sırrı?
Konu bu yıl derinlemesine araştırıldı. Çok basit bir gerçek çıktı açığa:
Finlandiya'da kaliteli öğretmen yetiştirilmeye büyük önem veriliyor. Yani öyle "Yüce meslektir, el öpelim, yılda bir kutlayalım" övgüleriyle lafta bırakılmıyor. Yüksek kazanç ve gerçek itibarla "istenen uğraş" yapılmış eğitimcilik. Başarılı mezunlar o alana girmeye bakıyor, eş seçiminde o iş ağır basıyor. Sonuçta iyi öğretmen iyi öğrenci yetiştiriyor.
Her alanda nitelik! Lüks mal değil. Kaliteli araba, kaliteli villa, kaliteli ayakkabıdan önce kaliteli insan...
Zaferler öyle kazanılıyor.