Askerde en hoş ses "Rahat" komutudur.
Hazırol gerginliğinde dakikalarca heykel taklidi yaptıktan sonra onu duyunca kaslarınızı özgürleştirerek normale dönersiniz.
Toplumlar için de rahatlamak mutluluktur.
Malum, Başbakan'ın gözü kara. İri iri politik riskler alıyor. Kürdistan sözcüğünü telaffuz cesaretini de gösterdi. Darısı çözüm ve huzur istediğini söyleyen herkesin başına!
Kolay olmamış.
Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay açıkladı:
"Kürdistan kelimesini kullanıp kullanmamayı tartıştık. 'Uluslararası alanda kullanılıyor ama Türkiye'de kullanmayalım' gibi söylemler vardı. Kullanıldı.
Bütün sınırları aşıp gidiyoruz. Türkiye rahatlıyor."
Güzel de, ne kadar rahatlıyoruz acaba? Korkarım tam huzura kavuşmak için aşmamız gereken asıl sınır başka:
Kemikleşmiş yatkınlıklarımız.
***
Şu muhavereye ne dersiniz?
"
Ahlaksız! Eşini aldatıyorsun."
"
Ben evli değilim."
"
Evliliğe karşısın ha... Ahlaksız!"
Ya da şuna:
"
Kravatını beğendim. Satar mısın?"
"
Hayır. Al, senin olsun."
"
Kırk yılda bir senden bir şey istedim, ona da hayır diyorsun. Hasis herif!"
Böyle cevaplar verenlerin sağır değillerse gerginlik müptelası olduklarını düşünürsünüz herhalde. Gelin görün ki öyleleri ülkemizde tek tük değil. En gürültülü şirretlikleri de onlar pazarlayabildikleri için her konuda ortam gerçeklerden kopuk curcunaya dönüşebiliyor.
Kişisel kulvarlarda sürekli uğraşılıyor öyle zırvalarla.
Örneğin ben özel tiyatrolara destek sağlanırken muvafık-muhalif ayrımı yapılmasına komisyonda karşı çıktım, görüşümü burada yazdım, açık seçik mesajlarla gerekli yerlere bildirdim. Öyleyken yardım listesi açıklanınca ne kadar hırgür çığırtkanı varsa sosyal medyada yaygara kopararak uygulama karşısında niçin sessiz kaldığımı sormaktalar.
Böyle şeylere katlanılır "
ya sabır" çekerek. (Tespih nerede satılır demiştiniz?) Ama toplumsal ölçüde kötü niyetli sağırlık numaraları çözümleri yavaşlatabilir.
Falanca özgürlük, filanca özgürlük, şu hak, bu hak diye yıllar yılı çırpınıldı ülkemizde.
Birçoğu teker teker kazanılmakta.
Açılımlar sağlansın, kardeşlik lafta kalmasın, kan dursun denildi. Hepsinin gerçekleşmesi umudu günden güne güçlenmekte. Ne beklenir?
Hoşnutluk, hiç değilse engellememek, değil mi?
Hayır. Görmemek, duymamak, fark etmemek çabalarının ötesinde, çelme denemelerinin ardı arkası kesilmiyor. Biri ikisi başarılı olur, iyiye gidiş durdurulamasa bile aksatılırsa...
"
Rahat" yerine "
Süngü tak" isteyenleri hangi komutun mutlu edeceği merak konusudur.
"
Kına yak" mı?