Hayır, bizimkinden değil, bir müttefikimizin ordusundan söz ediyorum. Uyuyor galiba. Üstüne düşeni yapmıyor.
Bilirsiniz, Batı'nın baş tacı ettiği değerler vardır.
Demokrasi, özgürlük, insan hakları, istikrar vesaire.
Bunlara o kadar önem verir ki, korunmaları için başka çare yoksa yönetimlerin asker elinde bulunmasına bile razı olur.
Örneğin Amerika iki yıl boyunca Suriye ordusunun gazsız katliamlarına göz yumdu, "Ancak gazlısı kırmızı çizgimdir" dedi, öylesi gelince kılıç çekti, sonra vazgeçip kılıcı kınına soktu. Nedenini soranlara gerekçe çıtlattı:
"Baktık ki muhalif güçler arasında demokrasi düşmanları var, iktidarı paylaşırlarsa Orta Doğu istikrarı bozulacak, cani diktatörün orduya dayalı düzenine şimdilik dokunmamaktan başka çare bulamadık."
Mısır'da seçilmiş başkanı bir general tekmeyle devirdi, meydanları kana buladı. Amerika olaya darbe demedi. Açıkça sırtını sıvazlamasa da generalle işbirliğini sürdürüyor güzelce.
Gerekçe?
"Seçilmiş başkan ülkede istikrar sağlayamadı.
Ortalık büsbütün karışacaktı. Asker gücüyle alaşağı edilmesinden başka çare kalmamıştı."
Anlıyorum, günümüzde düzen böyle.
Kaçınılmaz olunca gereken yapılıyor, yapılacak.
Yalnız, o düzene bakarken göze batan bir tutarsızlık var.
Aynı Amerika'nın Wall Street'indeki devasa dolandırıcılıklar dünya ekonomisini altüst etti.
İstikrar hâlâ hayal.
Cumhuriyetçi Parti'nin sağ cenahındaki fanatik azınlık ülkenin genel politikasına ipotek koymuş durumda.
İkide bir devletin işleyişini tıkıyor; kesin iflas uçurumunun kenarından felakete günler değil, saatler kala dönülüyor.
Birkaç ay öteye ertelenen belanın yine eşiğine gelininceye kadar... Hangi istikrar?
Bütün dünyanın da yüreğini ağzına getiren o çalkantılar yetmemiş gibi, inanılmaz bir rezalet patlak verdi. Amerika'nın derin devleti 35 ülkede on milyonlarca insanın ve de liderlerin özel telefonlarına bile kulak misafiri!
Obama'nın haberi var mı, yok mu, bilinmiyor.
Varsa, ne ayıp. Yoksa, bu ne biçim başkan?
İstikrar derseniz, Hak getire.
Uganda'da karısına çaktırmadan aftosuna telefon açan adamın yüreği pır pır...
Artık tek çare çok açık bence: Gerekli reformlardan sonra seçim yapılıp doğru dürüst bir yönetim sağlanıncaya kadar Amerikan ordusunun iktidara el koyması.
Ne duruyor? Yolunu yordamını bilmiyorsa uzman verelim. Sayın Evren hayatta çok şükür.
Tutuklu tutuksuz teknisyenler de gırla bizde.
Sonuç alınınca "Our boys becerdi" diye bu sefer biz dostça sevinir, vaktiyle yapılmış bir iyiliğin de altında kalmamış oluruz.