Çekilmek gerilemek gibi anlaşıldığında sevimsiz bir sözcüktür. Oysa her zaman öyle algılanmaması gerekir.
Diyelim A tepesinde mevzilenmiş askerlerin komutanısınız. Orayı boşaltıp daha yüksek bir tepe olan B'yi tutmak istiyorsunuz. Birliğiniz A'dan B'ye giderken birincisinden çekildiği de söylenebilir, daha yüksektekine doğru ilerlemekte olduğu da.
PKK'nın TC arazisinden Kuzey Irak topraklarına gitmesi bir Kürt ricatı mıdır? Dar açıdan bakılınca öyle görünebilir. Ama bütün Orta Doğu'nun kuş bakışı görüntüsünde durum bambaşka.
Bölgenin hâlâ her şeyden önce petrol hesaplarıyla biçimlenmekte olan güç dengesinin çerçevesinde bir Türk-Kürt ittifakı gelişiyor. Bunun ağırlığı Türkiye içindeki etnik kaynaklı kaygıları çok aşmakta. Zira sonuçta iki kavme de sağlayacağı yararlar eski kavgaların kalıntısı gerginlikleri kısa sürede etkisizleştirecek kadar büyük.
Yine de o kavgaların sürdürülmesinden beslenenlerin direncine pabuç bırakmamak yürek istiyordu. İmralı ve Kandil'deki söz sahipleri ağırlık koymada iradeli davrandılar. Daha da büyük cesareti Türk liderliğinin göstermiş olduğu söylenebilir. Çünkü Kürt tarafında "Yuuuh, geri çekiliyorsunuz!" diye yırtınan bir Bahçeli yok.
Çıkar hesaplarıyla onurlu davranışlar nadiren paralel olur birbirine. Bu konuda oldu. Medyaya düşen, iki tarafta da çizgiden sapmayarak "sıkı duranları" desteklemektir. Hiç gerilemeden...