Yapma çiçekten hoşlanmayanlar çoktur. Sırf kokusuzluğu ya da temasındaki cansızlık gibi fiziksel nedenlerden değil. Gerçeğinde yapmacıklık vardır da ondan.
Çiçek taklidi yapar o nesne. Güzelliği, renkliliği, gönüllere seslenişi sahtedir. Ruhu ısıtmaz, soğutur.
Yapay yoldan duygu üretme çabalarının sonucu da genellikle öyle olur. Yılbaşı gecelerinde eğlenme, doğum günlerinde ve evlenme yıldönümlerinde sevgi belirtme "coşkuları" hep biraz zorakidir. Öğretmenler Günü türünden özel kutlama tarihlerinin hepsine o yapma çiçek havası siner hafiften.
Bu sabah gözünüzü açtınız ki, Kadınlar Günü! Aman ne hoş. Akşama kadar cins-i latif törenlerle, övgülerle, saygı ve şükran ifadeleriyle onurlandırılacak. Kimileri de her gün sayısız kadınımızın erkek sille ve silahından nasibini alırken tatlı sözlerle okşanmasındaki çelişkiye dikkat çekecek. Gece yatarken bir kez daha "Doğru vallahi, çok tuhaf, çok da ayıp" diyeceğiz.
Aslında kadın konusunda hoyrat toplumumuz özel gün özentisiyle yapay şefkat göstermekte değil. Yapay olan hoyratlığı. Doğada erkeğin dişiyi ezmesi yoktur. Tersine, memeli hayvan türlerinin birçoğunda erkek dişiyi -ve yavruları- canı pahasına korur.
Nedir bizim maçoluğu saldırganlığa dönüştürmemizin gerisindeki gerçek? "Erkeğin şanına toz kondurmaması esastır, heybetini kadınının üstündeki egemenliğiyle de kanıtlar" koşullanmamız.
Rastlantıya bakın. Şu özel günün arifesinde bir resmî rapordan anlaşıldı ki darbeciler hasım saydıkları siyasetçilerin eşlerini küçük düşürmek için inceden inceye planlar yapmışlar. Kan donduracak kadar doğaya aykırı bir şey bu.
Düşünün. Fanatik ve azılı futbol hastası erkeksiniz. Nefret ettiğiniz takımın taraftarı karıkoca karşıdan geliyor. Saldıracaksınız. Hedef diye kadını seçer misiniz?
Olamaz ama beteri sapkınlıklar olmuş işte ülkemizde. Yapay yoldan coşku, sevgi, saygı üretmeye çalışılıyor dedik ya. Yapay nefret üretme çabaları da yok değil.
Darbecilik... Vesayetleri sürdürme inadı... Kriz yaratmakla da olsa, ekonomik üstünlüğü elden kaçırmama hırsı... Hepsinin kaynağında freni kopuk erkek egosunun azgınlığı var. "Düşmanlık kızışsın da egemenlik bende kalsın" alçaklığı...
Aynı eğitimi almış bir Türk genciyle bir Kürt gencini yan yana koyun, inceleyin, konuşun. "Hangisi ne?" sorusunu ancak yazı-tura atarak yanıtlayabilirsiniz. Öyleyse aralarında pompalanan nefret balonları nereden geliyor?
Ülkemizde düzelteceğimiz yapay çarpıklık temelde budur. Her 24 saatimiz Egolar Günü.