Türkiye'nin en iyi haber sitesi
REFİK ERDURAN

Özince, İnce ve kalın bir soru

Hollywood imalatından, medya balonu, boş kafalı bir "yıldız" ülkemize uğrayıp "Erkekleriniz yakışıklı" ya da "Kadınlarınız seksi" gibi bir pohpoh lütfetse ağzımız kulaklarımıza varıyor da, gerçekten değerli bir insan gelip çok önemli bir şey söylediği zaman umurumuzda olmuyor.
Adını Ferit Zekeriya diye de okuyabileceğimiz Fareed Zakaria'dan söz etmiştim. Dünyanın en etkili medya yönetici ve yorumcularından biri. Gelişmelerin kokusunu erkenden alıyor, doğru teşhisler koyuyor, Amerikan statükosunu en sert biçimde eleştiriyor ve olaylar kısa sürede doğruluyor öngörülerini. Türkiye ile de çok ilgilenmekte.
(Abdullah Gül'ün cumhurbaşkanlığına seçilme şansını kuaför gözüyle tartışarak gırtlak gırtlağa geldiğimiz günlerde şöyle yazmıştı: "Gül'ün eşinin başı örtülü diye Türk seçkinler sinir krizi geçiriyorlar. Ülkeleri bunu da atlatacak. Demokrasiye alışılacak.")
Geçenlerde Antalya'ya gelip bir toplantıda konuştuğunu pek duyanımız olmadı. Orada da şunu söyledi:
"Avrupa öyle durumlara düşmekte, siz de öyle hızla gelişmektesiniz ki, onların kulübüne katılma şansı sizin için çekici olmaktan çıkacak çok geçmeden. Altın tepsi içinde üyelik sunsalar da 'Teşekkür ederiz, kalsın' diyebileceksiniz."
Bu konuşmadan birkaç gün sonra Avrupa'nın rezillik haftası başladı. Önündeki takozlar çekilince kalkışa geçen Türkiye'nin hızı ise günden güne artmakta. İktidar partisi statüko parçası haline gelip takoza dönüşmez de Kürt sorununu çözer ve yeni anayasayı kısa sürede hayata geçirebilirse ülkemizin tam havalandığını göreceğiz.
Gözlerimizden müzmin seçkin hastalığı "Biz adam olmayız" perdesini kaldırabilirsek...

***

Bankacılık en sevdiğim uğraşlardan değildir. Ama olaylara o alanın doruklarından bakanlara somut gerçekleri çok net görme olanağı sağlar. Örneğin İş Bankası'nın başındaki Ersin Özince şube açmak için gittiği Sofya'da bakın neler söyledi meslektaşlarımıza:
"Sadece zenginlikle refah olmuyor. Türkiye'de en önem verilmesi gereken konu eğitim. İşlerimize katma değer için Ar-Ge gerek, Ar-Ge için de kaliteli üniversite ve bilim adamı gerek. Bilim adamına bankacıdan az para verirseniz olmaz."
Yunan ve Türk ekonomileri arasındaki sinerji potansiyeline de işaret ederek "Akıllı davranırlarsa krizdeki Yunanistan'ı uçururuz" dedi. Bu söz üzerine tartıştığım bir "aydın" dostum ise omuz silkti "Ersin Bey uçmuş" diye. Oysa ertesi gün bir müjde aldık eğitim, Ar-Ge, üniversite ve uçuş üstüne:
Gediz Üniversitesi'nde öğrencilerin yaptığı insansız hava aracı başarıyla uçmuş. İki bin metre yükseliyor, gökte uzun süre hareketsiz durabiliyor, görüntüleri kumanda merkezine anında iletiyor, havadan mayın arayabiliyor, sivil amaçlarla da kullanılabiliyor. Kafamıza ve özgüvenimize kanat takınca neden uçamayalım?
***

Sendikacılık günlerinde Salim Uslu ile bir yemekte tanışmıştık. Halim selim, makul, rahat konuşulur bir zat idi. Onun Meclis'te görev yaparken Kamer Genç'i itmesi ayıplandı, kınandı; soyadı ile ters düşmesi alay konusu oldu.
Doğrudur ama sayın Genç de bir gerginlik yaratma ustasıdır. Ve ülkemizdeki sinir savaşlarının sayın Uslu gibi bir çelebiyi kaba güç kullanma noktasına getirmiş olması kaygı vericidir.
Arkadan CHP Grup Başkanvekili Sayın Muharrem İnce de olaya tepki gösterirken pek uygun konuşmadı soyadına:
"O Salim Uslu'ya sesleniyorum. Yüreğin varsa, bileğin varsa, gel o kürsüden beni indir! Tek başına indiremiyorsan Başbakanı da çağır, birlikte indirin."
Sayın İnce ağır sıklet boks şampiyonu olmadığına göre, Meclis'te ondan "bilekli" biri vardır herhalde. Ya o parlamenterimiz "Haaayt, bana Yedi Bela derler, geldim ulan indirmeye!" narasıyla kürsüye hamle ederse?
En iyisi, gerginlikler hepimizi külhanbeyine döndürmeden biraz daha incelmeye bakalım.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA