İnsan davranışlarını incelerken ruhbilimcilerin merak etmedikleri yok. Brıgham Young Üniversitesi'nde bir grup araştırmacı eğitim görevlisinin aklına şu soru takılmış:
Fiziksel bakımdan temiz ortam ahlakı olumlu etkiler mi?
Deneyler yapmışlar. Temizlik duygusu veren kokular fısfıslanmış odalara. Onlara ve fısfıslanmamış odalara doldurulan insanların davranışları incelenip kıyaslanmış. Sonuçlar Ruhbilim Fenni (Psychological Science) adlı dergide açıklandı:
Temiz kokulu ortamda kişiler daha adaletli, daha insaflı, daha hoşgörülü davranıyor, "daha iyi insan" oluyorlarmış.
Kişilik ve Toplumsal Ruhbilim (Personality and Social Psychology) bülteninde yayımlanan başka bir ciddi ve bilimsel araştırma sonucu da aynı gerçeğe ters açıdan ışık tutuyor:
İnsan vücudundan çıkan gazlarınkine benzer kokularla fısfıslanmış odalarda denek kişiler ukala, hırçın ve edepsiz oluyor, birbirlerinin başına bela kesiliyorlarmış.
***
Böyle gerçeklere ulaşmak için bilimsel deney gerekir mi bilemem ama, sonuçlar kendi ülkemdeki durum üstünde bir kere daha düşünmeme yol açtı.
Yakınmalar sürüp gitse de, fiziksel temizlik konusunda belirgin gelişme var. Hava daha az kirli. Çöpler daha düzenli toplanıyor. Saçtıkları kokularla mide bulandıran deri işleyicileri uzaklara taşındı.
Yakın geçmişte kaldırımlar öyle tükürüklüydü ki, sokaklarda ortadan yürürken ezilme tehlikeleri geçirirdim. Şimdi o rezillik azaldı.
Fiziksel ortam böyle de, toplumsal hava nasıl?
Burun direği kırıyor!
Oysa, bilimsel bulgulara göre, fiziksel temizlik arttıkça ahlakın da gelişmesi, yani insanların iyileşmesiyle toplumun uygarlaşması gerekir.
Neden tersi oluyor?
Pek çoğumuz havaya haldır haldır öfke kokuları fısfıslıyoruz da ondan. Medyadan, politikadan, hatta bilimsel ve kültürel çevrelerden yayılıyor o hava. Çarşıya pazara, kahvelere, evlerin içine sızıyor.
***
Önce doğru tanım yapmak gerek. İnsanın iyileşmesi ne demektir? Kötüden ne ayırır "iyi" insanı?
Benim kafamda çok yalın bir tanım var:
Kişi ne pahasına olursa olsun kendi maddi ya da manevi avantasını topluluk çıkarının üstünde tutuyorsa kötü, gereğinde tersini yapabiliyorsa iyidir.
Bir de ilk bakışta vaaz sözü gibi görünen, ama uzun sürede somut sonuçlarla doğrulanan bir bulgu var:
Ahlaklı davranış en akıllıca politikadır.
Bencilce ve aptalca kurnazlıklarla bir zaman birilerine bir şeyler yutturularak çıkar sağlanır gibi oluyor ama, sonunda gerçeklerin netleşmesiyle foya açığa çıkıyor mutlaka.
***
Bugün Meclis'te verilecek bir büyük sınavı seyredeceğiz. Bakalım havaya kim nasıl koku fısfıslayacak?
Partiler ülkenin uzun süreli esenliğine ağırlık verdiklerini kanıtlayabilecekler mi? Yoksa temel kaygılarının kestirmeden puan ve oy devşirme hesapları olduğu mu anlaşılacak?
Kim devlet adamı gibi -hiç değilse akıllı politikacı gibi- konuşacak, kim panayır çığırtkanı gibi?
Umarım günün sonunda rahat nefes alırız da, temiz hava dolar ciğerlerimize.
Umarım gün boyunca burnumuzun direği kırılmaz.