Ağlamak insana özgü bir olaydır.
İnsanoğlu dünyaya gözünü açtığında başlar ağlamaya. Hasret, merhamet, sevgi, korku, üzüntü hatta bazen sevinç bile ağlatır insanı.
Kelimelerin tükendiği, aklın insan halini ifade etmeye gücü yetmediği, dilin durum için aciz, biçare kaldığı, bulsa da kelimelerin kifayetsiz kaldığı vakit, gönül bağından kopan birkaç inci tanesidir gözyaşı.
Yürekte meydana gelen duygu selinin belirtisidir gözyaşı.
Merhametli bir kalbin olmazsa olmazıdır gözyaşı.
Yaratılan tüm canlılar içinde insana verilen ilahi bir duygudur merhamet.
Bir yürek sancısıdır merhamet.
***
Merhum
Başbakan Adnan Menderes 1952 yılında NATO toplantısı için bulunduğu Fransa'da,
"Osmanoğulları burada yaşıyor. Bunlar ne yer, ne içer, ne ile geçinir?" diye sormuştu Paris Büyükelçisi'ne.
Büyükelçinin son Osmanlı hakkında hiçbir bilgiye sahip olmadığını anlayınca öfkelenmiş ve
"Sana 24 saat mühlet! Ya Osmanlı ailesinin adresi ya da istifanla gelirsin" demişti.
***
Büyükelçinin bulduğu adresi ziyaret eden Adnan Menderes, gördükleri karşısında çılgına dönmüştü.
Abdülhamid'in 80 yaşındaki hanımı
Şefika Sultan, 60 yaşındaki kızı
Ayşe Sultan ve diğer Osmanlı hanımları,
Paris yakınlarında bir bulaşıkhanede Fransızların kirlililerini yıkayarak zar zor geçinebiliyordu.
Manzara Menderes'i ağlatmıştı.
"Anne ne olur affet bizi, geç geldik" demişti.
"Sen de kimsin?" diye sormuştu Şefika Sultan.
Menderes de;
"Ben Türkiye Cumhuriyeti'nin başbakanıyım" demişti.
"Ben başbakanım" sözünü duyan Şefika sultan sevinçten bayılmıştı.
***
Menderes, Türkiye'ye döndüğünde
Cumhurbaşkanı Celal Bayar'a çıkmış,
"Osmanlı'yı bulaşık yıkarken gördüm. Türkiye'ye dönmeleri için af kanunu çıkaracağım" demişti.
Bayar da;
"Sus! Sakın bu konuyu bir daha açma, malûm gazetelerin tahrikiyle asker ihtilal yapar" diye karşılık vermişti.
Menderes istifa mektubunu masaya bırakıp odadan çıkmıştı.
***
Mektupta,
"Anne ve babasının hizmetçilik yaptığı bir ülkenin başbakanı olmaktan utanç duyuyorum, istifamın kabulünü arz ederim" diye yazmıştı Başbakan Menderes.
Osmanlı'dan miras sultanların yurda dönüşüne izin verilmesi şartıyla istifadan vazgeçmişti.
Sultan II. Abdülhamid'in hanımı ve kızı bu sayede İstanbul'a gelebilmişti.
Menderes, bir sabah
Teşvikiye'deki evin kapısını çalmıştı.
Kapıyı ise
Ayşe Sultan açmıştı.
"Şayet kabul buyururlarsa Valide Sultan'ı görmek isterim" demişti.
Başında tülbent elinde tespihiyle Menderes'i karşılayan Şefika Sultan;
"Beyefendi, niçin önceden haberimiz olmadı, gâfil avlandık" diye yakınmıştı.
Menderes de;
"Ben elinizi öperek hayır duanızı almak ve bir ihtiyacınız olup olmadığını öğrenmek için geldim" demişti.
Evden ayrılırken daha sonra Yassıada'da hesabı sorulacak olan içi para dolu şişkince bir zarf bırakmıştı hanedan ailesine.
***
Bu milletin Menderes'i yıllardır niye unutamadığını, CHP'ye neden hoş bakmadığını yukarıdaki anekdot çarpıcı bir şekilde anlatır.
O tarihlerde kaç babayiğit Başbakan istifa restiyle Osmanlı hanedanının yasağını kaldırabilirdi?
Başbakan Erdoğan'ı boşuna
Adnan Menderes'e benzetmiyorlar.
Erdoğan'ın gözyaşlarının gönül bağından kopan inci taneleri olduğunu iyi biliyor bu halk.
Ve bunun için
Erdoğan sevgisi giderek artıyor.