Türkiye'nin en iyi haber sitesi
YUSUF ÖZKIR

Tarihi göstergeler

Türkiye için tarihi bir gündü dün. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Karadeniz'de 320 milyar metreküp doğalgaz bulunduğunu ve bunun 2023 yılında milletimizin hizmetine sunulacağını açıkladı.

Bu haber Cumhuriyet tarihi boyunca petrol ve doğalgaz gibi enerji kaynakları alanında yüzü gülmeyen ve yüzde 99 oranından daha fazla dışarıya bağımlı olan Türkiye için büyük bir adım oldu.

Toplumsal alanda hissedilen coşkunun temel gerekçesi de bu zaten. Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasında bu adımın yeni gaz keşiflerinin de habercisi olacağına vurgu yaparak müjdelerin devam edebileceğinin işaretlerini verdi.

Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak ise konuşmasında artık ne Doğu ne Batı yeni eksen Türkiye ifadesiyle doğalgaz keşfinin yeni bir zafer olduğunu vurguladı. Albayrak'ın konuşmasında sembolik değeri bakımından bu keşfin bizim için zaferler ayı olan Ağustos'ta olmasını vurgulaması ise tarihle kurulan bağlantı bakımından dikkat çekiciydi. Çünkü Türkler Anadolu'ya kalıcı olarak 1071 Malazgirt Zaferi ile Ağustos ayında girmişti. Osmanlı'nın yıkılmasından sonra verilen Kurtuluş Savaşı Ağustos 1922'de düşmanın denize dökülmesiyle zafere ulaşmıştı. Bu yüzden Ağustos'un tarihimizdeki sembolik değerine vurgu yaparak kurulan bağlantı başarıyı daha güçlü bir anlam dünyasına taşımış oldu.

İsimlerin sembolik değeri

Öte yandan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın müjdeyi açıklamasıyla birlikte Akdeniz ve Karadeniz'de bulunan gemilerin isimleri daha fazla ön plana çıkmaya başladı. Elbette bu isimlerin tarihi, kültürel ve toplumsal karşılığı da içeriğin yeniden inşası konusunda derin bir anlam haritasına sahip.

Gemilerin isimlerini sayalım:

Fatih, Yavuz, Kanuni, Barbaros Hayrettin Paşa ve Oruç Reis…

Sondaj gemilerine verilen bu isimlerin tamamı milletimiz açısından köklü ve güçlü bir geçmişe vurgu yapması bakımından önemli. Şöyle düşünelim Fatih Sultan Mehmet, Yavuz Sultan Selim ve Kanuni Sultan Süleyman denilince bir Müslüman Türk'ün zihninde nasıl bir galibiyet şimşeği çakıyorsa tam aksine bir Yunanın, Fransızın ya da Türkiye'ye Fransızlaşmış birinin zihninde aynı derecede mağlubiyet psikolojisi oluşuyor. İsim deyip geçmemek gerek. Bu duygunun karşıt şekilde ortaya çıkmasında Türkiye'nin kötümser bir yaklaşımı veya birine rağmen kendini konumlandırmış olması değil kendilerini Türkiye'yi aşağıda tutmak için konumlandırmış olanların davranış biçimi var. Zaten Türkiye'nin her başarılı hamlesinde yenilgi psikolojisiyle süreci-başarıyı değersizleştirmeye çalışmalarının başka bir açıklaması yok.

Türkiye'nin doğalgaz arayışı karşısında paniğe kapılan küresel güçlerin ve Yunanistan gibi bazı bölge ülkelerinin siyasi hafızası için de bu isimlerin ayrıcalıklı bir yeri var. Her biri Osmanlı Devleti'ni Karadeniz'de ve Akdeniz'de büyüterek imparatorluğun inşa edilmesinde rol oynayan isimler.

Bu yüzden sondaj gemilerine verilen isimlerin sembolik değeri çok fazla. Açıklanan müjdede olduğu gibi başarılı hamleler geldikçe bugünle geçmiş arasındaki köprülerin böylesi semboller üzerinden yeniden inşa edilebileceğini söylemek mümkün.

Ayasofya Camii'nin Açılışı

Türkiye bu konudaki adımlarını kuşkusuz sadece sondaj gemileri bağlamında atmıyor. Pek çok alanda toplumsal hafıza için güçlü anlam dünyasına sahip olan kavramlar ve semboller kullanılıyor.

Göstergelerin toplumun anlam dünyasına karşılık gelecek şekilde sunumun yapılması muhtemelen stratejik iletişim yönetiminin bir parçası. İletişim Başkanlığı bu bağlamda çok iyi bir iş çıkartıyor. Bunun yakın örneklerinden birini Ayasofya Camii'nin 86 yıl sonra yeniden ibadete açılması sürecinde görmüştük.

Danıştay kararı 14.53'te açıklanmıştı. Cumhurbaşkanı Erdoğan ise açıklamasını 20.53'te yapmıştı. İki saat dilimi de Türkiye'nin geçmişteki en büyük hamlelerinden biri olan İstanbul'un fethine ve bu doğrultuda geleceği için hedef olarak koyduğu simgesel değeri yüksek bir zamana vurgu yapıyordu.

Ayrıca ilk açıklamanın 10 Temmuz gibi 15 Temmuz darbe girişiminin püskürtüldüğü bir hafta içinde yapılması Türkiye üzerinde darbelerle tahakküm kurmaya çalışanlara verilmiş bir mesajdı. ABD'de Demokratların başkan adayı Joe Biden'ın geçen hafta kamuoyuna yansıyan "Türkiye'de iktidarı değiştireceğiz, muhalefetle işbirliği yapacağız" açıklamalarından sonra ise 15 Temmuz darbe girişimi ile ABD'deki belirli güç merkezleri arasındaki ilişki daha da aşikâr oldu. Ayasofya'da ilk cuma namazının kılındığı 24 Temmuz tarihi ise hem Lozan anlaşmasının imzalandığı bir tarih olması hem de Kıbrıs Barış Harekâtı bakımından önemli olması dikkatlerden kaçmamıştı.

Göstergeler kimliği inşa ediyor

Dolayısıyla tüm bu süreçlerin okuması yapılırken göstergelerin seçimi konusundaki titizlik de gözlerden kaçmamalı. Çünkü kimliğin inşa edilmesinde göstergelerin güçlü bir rolü var. Bu sembolik değeri yüksek göstergeler üzerinden toplumun kendini-köklerini yeniden keşfederek tarihi değerleri ile kurduğu bağlantı toprakla suyun buluşmasına benzer maneviyat dolu bir çıktıyı üretiyor. Ayakları çok daha sağlam yere basıyor insanın. Zaten bu buluşma arttıkça Türkiye'nin zihinlerdeki algılanışı da içeride ve dışarıda değişmektedir. Hatırlatmakta fayda var, Cumhurbaşkanı Erdoğan Fatih sondaj gemisini Karadeniz'e İstanbul'un fethinin 567. yıldönümü kutlamaları esnasında yolcu etmişti. Önümüzdeki süreçte hem simgesel değeri yüksek göstergelerin daha fazla kullanılacağını hem de bu kapsamda yapılan çözümlemelerin artacağını şimdiden söyleyebiliriz.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA