Türkiye Koronavirüs salgınıyla mücadele ediyor. Sağlık alanından eğitime, ekonomiden sosyal yardıma ve toplum düzeninin korumasına kadar pek çok alanda yeni paketler açıklandı. Tedbirler alındı. Cumhurbaşkanlığı Kabinesi, sürecin olabildiğince az hasarla atlatılabilmesi için çözüm odaklı adımlar atmaya devam ediyor.
Öte yandan Çin'de ortaya çıktıktan sonra küresel ölçekte yayılan koronavirüse karşı refah toplumu olarak tanımlanan Avrupa ülkeleri ve ABD beklenen reaksiyonu gösteremedi. Ölüm haberleri her gün artarken büyük bir paniğin olduğu görülüyor.
Türkiye bu ülkelerle kıyaslandığında daha iyi durumda. Mevcut atmosferin korunabilmesi ise sadece bugün için değil krizden sonrası için de pozitif sonuçlar üretecektir. Çünkü süreçten istikrarını koruyarak çıkan ülkeler ağır hasarla çıkan ülkelere göre farklı alanlarda avantajlı olacaktır.
Avrupa Birliği'nin İtalya ve İspanya'nın sağlık hizmetleri ve teçhizatı konularındaki taleplerine cevap verememesi AB'yi şimdiden büyük bir tartışmanın içine sokmuş durumda. İran epey zamandır iç sorunların çözümünde refleks veremiyor. Tipik yetersiz devlet görünümünde. İngiltere'nin virüsle mücadelede kafası karışık. Önce sürü bağışıklığı kazanacağız, bu yüzden sosyal izolasyon yöntemi olmayacak açıklaması yapıp sonra geri adım atması ve Başbakan Boris Johnson'da da virüs çıktığının duyurulması işleri iyice karıştırmış durumda.
Dolayısıyla küresel ölçekte böyle bir tablo varken Türkiye'nin gösterdiği performansın belli odakları rahatsız ettiği açık. Bunların başında Batı medyası ve terör örgütleri geliyor.
Batı medyası bahsi diğer konu burada özellikle FETÖ tarafından sosyal medya üzerinden yapılan provokasyonlara değinmek istiyorum.
9 maddede FETÖ
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu 25 Mart'ta yaptığı açıklamada sosyal medyada aktif şekilde hareket ederek gerçek dışı içerikleri hazırlayarak paylaşan 1748 hesap tespit edildiğini söyledi. Soylu, bu hesapların yüzde 65'inin terör örgütleriyle bağlantılı olduğunu vurguladı. Aralarında PKK, DHKP-C ve DEAŞ bağlantılı hesapların da olduğu görülse de özellikle FETÖ kökenli hesapların tıpkı önceki kriz dönemlerinde olduğu gibi bu süreçte de yoğun şekilde dinamik olduğu görülüyor. FETÖ tarafından kullanılan yöntemler maddeler halinde sıralandığında şöyle bir liste ortaya çıkıyor:
1-Gerçek dışı ses kayıtlarının yayılması ilk sırada geliyor. Mesela 19 Mart Perşembe günü dolaşıma sokulan bir ses kaydında 20 Mart Cuma günü sokağa çıkma yasağı ilan edileceği, bunun kesin bilgi olduğu, bu yüzden de herkesin market alışverişini yapması gerektiği ve bankalardan paralarını çekmesi gerektiği vurgulanıyordu. Başka hezeyanlar da vardı ses kaydında. Tabii ki ses kaydında söylenenler yalandı ve öyle de oldu. Fakat bunun FETÖ için bir önemi yok. Önemli olan o anlık kargaşa oluşturabilmek. Diğer paylaşımlarda da bankalardaki paraların çekilmesi konusunun gündemde tutulması ekonomiyi hedef almaya yönelik yoğun bir çalışma olduğunu gösteriyor.
2-Sahte belge üretip yayınlamak. Twitter'da turkhane isimli bir hesap sokağa çıkma yasağı ilan edildiği yönünde Sağlık Bakanlığına ait olduğunu iddia ettiği bir belge yayınladı. Belge hızlıca sosyal medyada dolaştı. WhatsApp gruplarında yayıldı. Bakanlık yalanladı. Sonrasında bu hesabı yöneten kişi yurt dışında yaşadığını ve FETÖ elebaşı Gülen'i desteklediğini belirten bir itirafı kendi hesabından paylaştı. Bu devam eden bir alışkanlık. FETÖ neredeyse gün aşırı sahte belge yayınlıyor.
3-Virüsü aslında Türkiye'den Çin'e giden birisi bulaştırdı türünden gerçekdışı içeriklerin paylaşıldığı görülüyor. Bu türden gülünç paylaşımlar yurtdışında firari olan FETÖ'cüler tarafından paylaşılıyor. Bir alıcı kitlesi olduğu da açık.
4-Twitter'da fake hesaplar üreterek vaka ve ölümler gizleniyor yönünde yoğun paylaşım yapılıyor. Bu süreçte gerek Bilim Kurulu üyeleri adına gerekse enfeksiyon hastalıkları alanında uzman isimlerin adına benzeyen hesaplar açılıyor. Paylaşımlarda gerçek bilgilere yer verildiği gibi bunların arasına çok kritik olacak şekilde yanlış bilgiler de ekleniyor. Ayrıca aynı hesaplardan yapılan paylaşımlarda vefat ve vaka sayısının açıklanandan fazla olduğu yalanı dolaşıma sokuluyor.
5-Kalpaklı Atatürk fotoğrafları bulunan profillerden onları kaldırarak yerine sağlıkçı görünümlü fotoların eklenmesi. FETÖ'nün 15 Temmuz'dan sonra arkasına en fazla sığındığı olgu Atatürkçülük. Bunu bir maske olarak kullanıyorlar. Çünkü Atatürk kimliği özelinde CHP gibi belirli bir potansiyeli olan bir partinin kitlesini de arka bahçe olarak kullanma fırsatının olduğunun farkındalar. FETÖ söylemlerinin çoğunda bu vurgunun yapılması ve araya sıkıştırılan alıntılarda Yılmaz Özdil gibi isimlerden alıntılara yer verilmesi tipik bir maskeleme yöntemi. Profil fotolarında bu yüzden kalpaklı Atatürk fotoğraflarını kullanıyorlar. Şimdi bu fotoğrafları kaldırıp yine aynı kesimin eğilimlerinde olduğu gibi sağlık çalışanı görseli kullanılıyor ve sürekli gerçek dışı yetersizliklerden bahsedilerek o konuda toplumsal bir panik havası oluşturulmaya çalışılıyor.
6-Batı Medyasının yaklaşımı tipik Türkiye karşıtlığının izlerini koruyor. Son yıllardaki alışkanlığı sürdürüyorlar. Batı medyası da bu süreçte kendine dayanak oluşturmak için firari FETÖ üyesi akademisyenlerin görüşlerine başvurarak haberlerini kurguluyor. Özellikle Alman Deutsche Welle'nin yayınlarında bu doğrultuda daha yoğun bir kullanım var.
7-FETÖ üyeleri kendi kitlesini kontrol etme konusunda da boş durmuyor. Çin'de ortaya çıkan bu salgını kendilerine bağlayan da var. Bu bağlamda hapisteki darbeci FETÖ üyelerinden hareketle Çin'de ortaya çıkan salgın Türkiye'ye Allah'ın bir cezası olarak sunulmaya çalışılıyor. FETÖ üyeleri aklını kiraya verdikleri için buna da inanıyor.
8-FETÖ ve PKK üyesi olarak hapiste bulunan militanların dışarı çıkartılması için bir sosyal medya kampanyası yapılıyor. Sağlıkçı, yargı mensubu ve eğitimci iken FETÖ üyeliğinden hapse girenlerin serbest bırakılması yönünde propaganda yapılıyor. Bu konuda FETÖ, PKK ve onların siyasal uzantısı olarak hareket eden farklı kesimlerden belirli isimlerin de bu kampanyaya destek verdikleri görülüyor.
9-"Yurtdışından uçakla geldim. Havalimanında hiçbir kontrol yok. Pek çok yabancı da kontrol olmadan alandan çıktı." İçeriğiyle yapılan paylaşımlarda artış var. Bu paylaşımlar çoğunlukla FETÖ tarafından yönetilen fake hesaplardan yapılıyor. Amacı ise açık Türkiye'nin virüsle başarılı şekilde yürüttüğü mücadeleyi değersizleştirmek ve toplumda kafa karışıklığına neden olmak.
Dolayısıyla 15 Temmuz kanlı darbe girişimini gerçekleştiren FETÖ kendince toplum düşmanlığını yapmaya devam ediyor. Türkiye'nin hızlı adımlar atarak sosyal medyada ortaya çıkan bu kirliliğe müdahale ediyor olması değerli. Aynı şekilde Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ve İletişim Başkanı Fahrettin Altun'un düzenli açıklamalar yaparak gerçek bilgileri toplumla paylaşması FETÖ ve uzantıları tarafından oluşturulmaya çalışılan atmosfere izin vermiyor. Ama en önemlisi toplumun geniş kesimleri artık FETÖ'yü ve taktiklerini tanıyor. Bu yüzden de itibar etmiyor. FETÖ'nün provokasyon için sürekli yeni taktik arayışında olması da bu yüzden.