"Devrim Arabaları" filmi yarım kalmış bir milli araba yapma çabasının hazin öyküsünü anlatır.
Filmin dönüm noktası, test sürüşü için Cemal Gürsel'in bindiği otomobilde benzinin bitmesiyle yaşanır. Süreçte aksaklıklar olur ve nihayetinde yeterli benzin konulamayan iki araçtan biri devam edemez. Duran araç Gürsel'in bindiği arabadır. Gürsel'in "Bu araba neden durdu" sorusuna genç mühendisin "Efendim benzin bitti" cevabını vermesiyle buz gibi bir hava oluşur. Gürsel araçtan iner ve tam bu anda verdiği mesaj aslında Türkiye'deki belirli kesimlerin tipik özelliğini yansıtması açısından ibret vericidir.
Gürsel, araçtan iner ve bu iş bitti anlamı yüklenmiş yüz ifadesiyle "Batı kafasıyla otomobil yaptık, fakat şark kafasıyla benzin koymayı unuttuk" cümlelerini kullanır. Şarkın Batı karşısında kategorik olarak "geri" olduğunun ezberlenmiş bir tezahürüdür bu cümleler. Kendine yabancılaşmanın göstergesidir.
Bu tablo karşısında süreci takip edenlerden küresel lobilerin uzantıları durumdan memnundur. Yüzlerinde tebessüm belirir.
Aslında tam o esnada Gürsel'in yaptırması gereken şey olan "hadi şuna benzin koyun, devam edelim" yaklaşımı yerine tercihini negatif tutumdan yana yapması onca emeği bir çırpıda heba eder. Böylece zaten onca düşmanı olan yerli araba çalışmasıyla yeşeren bir rüya makus talihine terk edilir.
Diğer alanlardan farklı örnekler verilebilir ama yerli otomobil bağlamında bu olay üzerinden şekillenen "Biz bu tür şeyler yapamayız" yaklaşımı maalesef bazıları için şimdilerde de devam ediyor. Aradan geçen altmış yıla rağmen aynı zihniyet hiç değişmemiş. Bu tutum 27 Aralık'ta tanıtımı yapılan "Türkiye'nin Yerli Otomobili" sürecinde bir kez daha tekerrür etti.
Fakat onların heveslerinin kursaklarında kaldığını şimdiden belirtelim. Çünkü yerli otomobilin tasarımı kamuoyunda çok beğenildi ve Başkan Recep Tayyip Erdoğan aracın test sürüşünü gerçekleştirdi.
Yeni manşet: Devrim yolda kaldı
27 Aralık'ta yerli otomobil tanıtılmadan önce aralarında BirGün, Cumhuriyet ve Fox gibi yayın organlarının bulunduğu medyada başlayan "farı varmış, vitesi varmış, kaputu varmış" türünden küçümseyici yaklaşımlar otomobilin tanıtılmasıyla birlikte karşıtlığını açıkça dışa vuran bir pozisyona evrildi.
Kamuoyuna yansıyan örneklerden birkaçını aktarmadan önce filme dönelim ve Gürsel'in yukarıdaki cümleleri kurduğu o meşhur sahnede gazetecilerin nasıl bir refleks gösterdiğini hatırlayalım. Gürsel'in bindiği arabanın benzini bitip de durduğunda haberi takip eden gazeteciler hemen olay yerine koşar. Aralarından biri müstehzi yüz ifadesiyle yanındaki arkadaşına hitaben "Hemen İstanbul'a teleks çek, devrim yolda kaldı, manşete bunu koysunlar" ifadesini büyük bir iş yapıyormuşçasına söyler. Bir diğeri "Devrim yürümedi" manşetini kullanmak için alandan ayrılır.
Filmin kurgusu içinde arabanın yapılmasına karşıt lobilerle ilişkisi olduğuna vurgu yapılan bu gazeteci aslında bir tipolojiyi temsil etmektedir. Onun tercih ettiği yaklaşım biçimi de bu yerli çabanın nasıl da dışlandığını ve bu çaba karşısında öfke biriktirildiğinin kanıtıdır.
Bu öfkenin nasıl diri olduğuna Türkiye 27 Aralık'ta yerli otomobil tanıtılırken bir kez daha tanık oldu. Bazı medya organlarından yansıyan haberler 1961'deki arkaik tutumun oldukça canlı olduğunu anlatıyor.
Yerli otomobilin düşmanı çok
İki örneği hatırlatmakta fayda var. Independent Türkçe internet gazetesi 27 Aralık'ta tam da yerli otomobilin tanıtımı ile eş zamanlı olarak "İnan Kıraç yerli otomobilden çekildi" başlığı ile bir haber yayımladı.
Haberdeki bilgi eskiydi. Eylül'de yaşandığı medyaya yansımış ve o dönemde haberi zaten yapılmıştı. Güncelliği çoktan geçmiş bir haberdi. Böyle bir haberin yeni olan bir olaymış gibi 27 Aralık'ta dolaşıma sokulması sadece gazetecilik açısından sorunlu değildir aynı zamanda planlı bir dışlayıcı bakış açısını göstermektedir.
Almanya'nın resmi yayın organı Deutsche Welle'nin (DW) Türkçe yayın yapan internet gazetesi de benzer içeriklere yer verdi. Gazete önce 27 Aralık'ta "Dünya pazarlarında kısa vadede dikkat çekecek bir marka olacağını sanmıyorum" spotuyla twitter paylaşımında bulundu. Aynı söylemi devam ettiren DW 28 Aralık'ta ise "İç pazarda bile cazibesi artırılması gereken yerli oto dünya pastasından pay alabilir mi?" ifadelerini kullanarak sosyal medya paylaşımı yaptı.
Küresel otomobil piyasalarında önemli bir pay sahibi olan Almanya'nın resmi yayın organı aracılığıyla doğrudan memnuniyetsizliğini gösteren içeriklere yer vermesi yerli otomobil alanında Türkiye'nin geldiği aşamanın etkilerinin şimdiden hissedilmeye başlandığını gösteriyor.
Başkan Erdoğan'ın güçlü bir siyasi irade ile yıllardır yaptırmaya çalıştığı yerli otomobil tüm engellemelere rağmen bugün ilk örnekleriyle sahneye çıkmış durumda. Türkiye'nin kahir ekseriyetinin teveccüh gösterdiği yerli otomobilin rakipleri ise oldukça rahatsız. Bunu da geçmişte olduğu gibi medyadaki uzantılarıyla yapıyorlar.