Türkiye Libya ve Doğu Akdeniz'de adım adım ilerlemeye devam ediyor. Türkiye'nin bu iki alandaki etkinliği bakımından altı ay öncesine nazaran büyük bir fark var.
Türkiye'nin sağladığı ilerlemenin etkisi Libya ile de sınırlı değil. Tam da bu yüzden Rusya, Fransa, İtalya, Yunanistan, Mısır, Tunus, Cezayir, BAE ve İsrail Doğu Akdeniz'deki enerji rekabeti ya da Libya'daki çıkarları için yeniden pozisyon almak zorunda kaldı. İşin ilginç tarafı bu ülkelerin çoğu Türkiye'nin hamlesinden rahatsız oldular. Fakat Türkiye'yi geriletmek bakımından hiçbir ülke ne somut bir adım atmak için gerekli koşulları oluşturabildi ne de bir ittifak cephesi kurmayı başardı.
Rusya MiG-29'ları Libya'ya taşıyarak çatışmayı tırmandırabileceğinin işaretlerini verdi. Fransa ve Yunanistan ise oldukça tutarsız söylemlerle sonuç almaktan uzak bir aktivizm içine girdiler.
Buna karşın derinleşen Ankara-Trablus ilişkileri Türkiye'nin Doğu Akdeniz ve Libya'da başat aktör haline gelmesinde rol oynuyor. Libyalı yetkililerden gelen açıklamalar da Türkiye ile Libya hükümeti arasındaki söylemsel ve politik uyumu açıkça göstermektedir. Libya Devlet Konseyi Başkanı Mişri'nin Türkiye ile Rusya arasındaki Libya konulu müzakerelerin hükümetin de kabul ettiği prensipler üzerinden devam ettiğini ifade etmesi, Başbakan Serrac'ın Türkiye'nin petrol ihtiyacının karşılanması ve Türkiye'ye Libya kıyıları ile içinde verilmesi planlanan yeni imtiyazlar konusundaki yaklaşımı bu anlamda önemli bir gösterge.
Dahası Libya'daki gelişmelerin sahadaki ilerleme ile sınırlı kalmayacağı ve iç savaş dolayısıyla altyapı, üstyapı ve kurumsal anlamda çöküşün eşiğine gelen Libya'nın yeniden inşa sürecinde Türkiye'nin oynayacağı role işaret ediyor.
Geçtiğimiz hafta Akdeniz'de gerçekleşen tatbikat ve bu hafta Türkiye'den oldukça üst düzey bir heyetin Trablus'a yaptığı çıkarma da bu durumun önemli bir göstergesi. Dışişleri ve ekonomi bakanları ile MİT başkanı ve cumhurbaşkanı sözcüsünden oluşan heyetin ziyareti Türkiye'nin Libya ve Doğu Akdeniz'deki etkinliğini açıkça gösteriyor.
Bu ziyaret her şeyden önce Libya hükümetini düşürmek için gayret sarf eden ülkelere güçlü bir mesaj niteliğinde. Henüz birkaç ay öncesine kadar "düşmesi an meselesi" olarak değerlendirilen Trablus şehri ve hükümeti Türkiye'den üst düzey bir heyete ev sahipliği yapmış oldu.
Daha önemlisi ise bu ziyaret Libya'nın yeniden inşasının daha fazla gecikmeyeceği ve Türkiye'nin bu konuda oynayabileceği role işaret ediyor.
Dokuz yıldır çeşitli formlarda ve düzeylerde devam eden iç savaşın yarattığı tahribatın giderilmesi ve alt/üst yapı ve kurumsal yapılanma şart. Bugüne kadar BM, Avrupa ve ABD nezdinde bu anlamda birçok projenin gündeme geldiği biliniyor. Ancak Libya hükümetinin kırılganlığı ve Hafter'in saldırganlığı, barışa yanaşmayan tavrı dolayısıyla bu projeler akim kaldı ve güncelliğini de yitirdi. Şimdi ise olması gereken şey vakit kaybetmeden bu yeni inşa sürecinin yeni şartlara göre başlamasıdır. Aksi takdirde Libya'da kangren haline gelen birçok sorun çatışmalar minimum düzeye inse bile varlığını devam ettirir.
Bu da ancak Türkiye'nin katkıları ve Libya hükümeti ile var olan iş birliğinin derinleştirilmesi ile sağlanabilir.