Birkaç hafta önce ABD'nin Afrika Komutanlığı (AFRICOM) Komutanı General Michael Langley, diplomatik protokol kurallarına aykırı bir şekilde Nijer'e ziyaret gerçekleştirdi. Bu ziyaretten sonranda Nijer yönetimi ciddi rahatsızlık duydu. Zira ziyaret gerçekleşmeden önce kimin/kimlerin, ne zaman, hangi amaçla ve nereye geleceğinin resmi hükümete bildirilmesi gerekiyordu. Ancak bu gerçekleşmedi.
Nijer'in Agadez şehrinde ABD'ye ait AirBase 201 isimli İHA üssünde halihazırda dronları ve yaklaşık 1.100 askeri bulunuyor. Sürecin sonunda Nijer yönetimi ABD ile anlaşmanın "hızlı bir şekilde yürürlükten kaldırıldığını" ve ABD'nin Nijer'i derhal terk etmesini istediğini açıkladı. Ancak ABD henüz Nijer'in tahliye talebine olumlu bir karşılık vermedi.
Tüm bu süreç devam ederken diğer yandan Rusya'nın genel olarak Afrika'da özelde ise Sahel coğrafyasında etkisinin genişlemesi devam ediyor. Bundan önceki süreçte Sahel sürekli olarak terör örgütleri ile mücadele konusunda öne çıkmaktaydı. Ancak bölgede sömürgecilik sonrası dönemde Fransa'nın ve özellikle Soğuk Savaş ve sonrası süreçte ABD'nin terörle mücadelede başarısız olmaları bölge ülkeleri tarafından hoş karşılanmıyordu. Dahası Fransa ve ABD'nin bölgedeki mevcudiyetini meşru kılmaları için terörün bir araç olarak kullanıldığı düşünülmekteydi.
Rusya'nın Sahel'deki genişlemesinde Nijer öncü role sahip görünüyor. Nijer hükümeti, birçok Sahel ülkesindeki radikalizmle mücadeleye "yardım eden" Fransız kuvvetlerini ülkesinden sınır dışı edeceğini açıkladıktan sonra Ocak 2024'te Rusya ile askeri iş birliğini artırma konusunda anlaşmaya varmıştı. Son olarak Nijer Devlet Televizyonu'na göre 10 Nisan 2024'te Rusya Savunma Bakanlığı'ndan Nijer'e hava savunma sistemi dahil olmak üzere ekipmanlar ile birlikte askeri eğitim personellerinin sevkiyatının gerçekleştiği ifade edilmişti.
Wagner lideri Prigojin'in ölümünden sonra Afrika'daki varlığını daha düşük seviyede devam ettiren Rusya'nın Nijer'deki bu hamlesi Afrika'ya yeniden döndüğünü gösterir nitelikte. Ancak Rusya'nın Afrika'daki faaliyetlerinin eski adıyla Wagner olan ve artık Rusya Savunma Bakanlığı tarafından kontrol edilen, yeni adıyla Afrika Kolordusu (African Corps) ile devam edeceği görülmekte. Hatta bu süreçte Nijer ile Rusya'nın daha yakın ilişkilere sahip olması da kuvvetle muhtemel.
Rusya'nın Nijer ve Diğer Bölge Ülkeleri ile Artan Angajmanı
10 Nisan'da Rusya'dan Nijer'e gerçekleştirilen sevkiyat sonrasında Rusya'nın ikili ilişkileri geliştirmek, hava savunma sistemi oluşturmak, hava sahasını kontrolünü sağlamak ve orduyu eğitmek için Nijer'de olacağı ifade edilmişti. Ancak bu noktada çelişkili bir durum ortaya çıkıyor. Zira Rusya'nın Nijer askeri güçlerini terörle mücadele için eğiteceği ifade ediliyor. Ancak bölgedeki terör örgütlerinin mevcut bir hava gücü olmadığı da bilinen bir gerçek. Dolayısıyla Rus uzmanların açıklamaları ve ifadelerinin mevcut gerçeklik ile uyumlu olmaması Rusya'nın Nijer'deki varlığının açıklananın ötesinde olduğunu gösteriyor. Yani durum daha çok Fransa'nın ve ABD'nin ülkeden ayrılmak istememesi ilgili olarak jeopolitik açıdan değerlendirilebilir.
Bu kapsamda Rus hava savunma sistemlerinin Nijer'e konuşlandırılması, ülkeden ve bölgeden çıkmak istemeyen Fransa ve ABD unsurlarına karşı kullanılma ihtimaliyle ilgili olabilir. Nitekim yeni unsurlar ile bölgedeki hava trafiğinin kontrolünü Nijer kendi sağlayacak. Nijer'in bu sistemlerle "yabancı" uçakların ve dronların ulusal hava sahasını kullanmasını ya da ülke topraklarına karşı herhangi bir saldırıyı önlemek için kullanması oldukça mümkün. Kaldı ki Batı'nın bölgeden kovulurcasına çıkarılmasına yönelik tepkisiz kalması da beklenemez.
Öte yandan Nijer'in bulunduğu bölgede terör tehdidi, ECOWAS ile görüş ayrılıklarının yanı sıra Fransa'nın bölgeden kovulması, ekonomik olarak bölgeden elde ettiği gelirin düşmesi ve bölgede nüfuzunu kaybediyor oluşu Fransa'nın Nijer'e ve bölgeye yönelik atacak olduğu adımların tahmin edilebilirliğini ortadan kaldırıyor. Ancak Rusya'dan tedarik edilen sistemlerin Fransa'nın oluşturabileceği öngörülemez tehditleri bertaraf edebileceği de düşünülmekte.
Sahel'de Azalan Batı Hegemonyası ve Yükselen Alternatif İş Birlikleri
Mali, Burkina Faso ve Nijer federal bir birlik oluşturmak için geçtiğimiz aylarda bir araya gelmişti. Nitekim ECOWAS karşısında "Sahel Devletleri İttifakı" adı altında birlik oluşturmuştu. Sahel Devletleri İttifakı, NATO tarzı bir ittifak olarak görünüyor. Bu noktada taraflardan birinin saldırıya uğraması durumunda diğerlerinin birbirine yardım etmesi söz konusu.
Nitekim bu üç ülkenin oluşturduğu İttifak, Sahel coğrafyası boyunca aşırıcılık ve terörle mücadeleyi öngörüyor. Ancak bununla birlikte ECOWAS ve dolayısıyla Fransa'nın bölgedeki varlığı ve Fransa'nın bölgeden kovulduktan sonra ortaya çıkan boşluk da ayrı bir tartışma konusu. Nitekim bir taraftan Fransa'nın bölgeden çıkarılması yeni güç boşlukları ortaya çıkarırken; diğer taraftan Rusya'nın bu boşlukları "Sahel Devletleri İttifakı" ile kurduğu iş birliği ile doldurmayı planladığı dikkat çekiyor. Fakat bu iş birliğinin güvenlik konusunda hangi alanları kapsayacağı belirsizliğini koruyor.
Öte yandan Nijer, Mali ve Burkina Faso'nun terörle mücadele ve diğer güvenlik konularındaki ihtiyaçlarını karşılama noktasında Türk savunma sanayii de son yıllarda etkisini artırıyor. Nitekim Bayraktar TB2 SİHA'ların üç ülke tarafından envantere katılması terörle mücadele konusunda Türkiye ile iş birliğinin de önemine vurgu yapmakta. Türk savunma sanayiine duyulan güven, bu ülkelerin terörle mücadele ve güvenlik ihtiyaçlarını karşılamak için Türkiye ile daha yakın bir iş birliği içinde olmalarını mümkün kılıyor. Kısacası günümüz Sahel Devletleri İttifakı ülkeleri uzun yıllardır Batı'nın sürdürdüğü başarısız terörle mücadele operasyonları karşısında yeni arayışlar içindeydi. Son olarak geçtiğimiz günlerde Burkina Faso'nun Bayraktar TB2'ye ek olarak Akıncı TİHA'yı da envanterine eklemesi bölgede terörle mücadele ve güvenliği sağlama çabalarının Türkiye ile iş birliği içinde devam edeceğinin göstergesi.