Türkiye'nin en iyi haber sitesi
TALHA KÖSE

Karabağ’da ateşkes ve bölgenin yeni jeopolitik denklemi

27 yıldır Ermenistan işgali altında bulunan toprakların kurtarılması için başlatılan askeri harekat 10 Kasım 2020 gece yarısı yürürlüğe giren ateşkes anlaşması ile sonlandırıldı. 44 gün süren harekatta kullanılan askeri teknolojik ekipman, ilerleme hızı ve uygulanan strateji savaş tarihine geçmiştir. Çatışma neticeleri itibarıyla Güney Kafkasya'daki stratejik dengeyi de değiştirmiştir. Dağlık Karabağ'da Azerbaycan'ın taleplerini önemli ölçüde karşılayıp, bazı sorunları ise belirli süre ile donduran anlaşma ve nihai çözüm için bir takvim öngörmüştür. Hafta başında imzalanan ateşkes metni ile de Karabağ'ın nihai statüsü ve yerleşimlerin yeniden Azerbaycan'a devri konusunda bir yol haritası belirlendi. Bu yol haritası aynı zamanda işgal altında bulunan topraklardaki Ermeni nüfusun bu geçiş sürecinde korunması için Rusya tarafından bir barış gücü konuşlandırılmasının önünü açtı. Rusya hızlı bir şekilde davranarak Dağlık Karabağ bölgesinde askeri birliklerini sevketti. Ateşkes başta Azerbaycan olmak üzere Türkiye ve Rusya'yı memnun etti. Ermenistan ve uluslararası destekçileri ise çatışmadan büyük yara aldılar. Avrupalı aktörler ve ABD ise son dönemdeki birçok çatışmada olduğu gibi Karabağ krizinde de denklemin dışında kaldılar.

Çatışmanın ateşkes ile sonlanmasında Azerbaycan tarafının askeri açıdan göstermiş olduğu başarının rolü merkezidir. Özellikle tarihi Şuşa şehrinin Azerbaycan tarafından ele geçirilmesi, Hankendi ve Dağlık Karabağ'ın geri kalan bölgelerinin Ermeni güçlerince savunulabilmesini zorlaştırmıştı. Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, kendileri açısından daha kapsamlı bir bozgunu önlemek için ateşkes anlaşmasını imzalamak zorunda kalmıştır.

Bölgede 27 yıldır Minsk Grubu, özellikle de bu grubun eş başkanları olan Rusya, Fransa ve ABD tarafından eylemsizlik stratejisi ile muhafaza edilen statüko son çatışma ile nihayete erdi. Azerbaycan'ın askeri harekatı ve başarısı ile yalnızca mevcut statüko değil, bu statükoyu muhafaza etmeye yarayan Minsk Grubu da işlevsiz hale gelmiştir. Batılı aktörler ve uluslararası kuruluşlar, taraflar arasında varılan ateşkes anlaşmasında yer almamıştır. Meselenin seyri bundan sonra ağırlıklı olarak Türkiye ve Rusya tarafından belirlenecektir. Çatışmanın temel tarafları ile Türkiye ve Rusya'nın kabul etmedikleri aktörlerin bundan sonraki dönemde diplomatik sürece etkin bir şekilde dahil olmaları oldukça zordur. Bu yönü ile çatışmalar sonunda varılan yeni durum Türkiye açısından önemli bir kazanımdır. Batılı aktörleri oyun dışında bırakmak Rusya açısından da bir kazanım olarak kayda geçmiştir. Rusya kendi askeri birliklerini de barış gücü olarak Dağlık Karabağ'a yerleştirdi ve bu gelişme de Rusya'nın bölgedeki stratejik konumunu tahkim etmiştir.

Karabağ meselesinin ve Ermeni işgalinin bu kadar uzun süredir ara ara alevlenen bir dondurulmuş çatışma olarak muhafaza edilmesinde Minsk Grubu'nun önemli bir rolü olmuştur. Minsk Grubu Ermenistan üzerinde baskı oluşturmadığı gibi diplomatik çözüm konusunda da ikna edici planlar ile gelmemiştir. Ermenistan tarafındaki siyasi aktörler ve karar alıcılar ise bu süre boyunca işgal altındaki toprakların Azerbaycan'a iadesi konusunda herhangi bir esneklik göstermemişlerdir. Karabağ meselesi konusunda oluşan güvenlikçi yaklaşım, uzun yıllar Ermenistan kanadında mafyatik bir devlet yapısının muhafaza edilmesine imkan tanımıştır. Nikol Paşinyan'ın Ermenistan'da başbakan olması ile bu yapı kısmen sarsılmış olsa da Paşinyan kısa sürede popülizmin ve aşırı milliyetçi söylemin şehvetine kapılarak Azerbaycan ile yeni bir çatışma dalgasını tetiklemiştir.

Ermenistan 44 gün süren savaşta asker kaybı vermiş ve askeri ekipmanının önemli bir kısmını savaş sahasında kaybetmiştir. Azerbaycan da hem asker hem de siviller olarak şehitler vermiş, sınır ötesindeki şehirler de dahil olmak üzere birçok sivil bölge Ermenistan tarafından hedef alınmıştır. Azerbaycan tarafı topraklarına kavuşmuş olmaktan dolayı haklı bir sevinç duymaktadır ancak durum Ermenistan açısından çok daha olumsuz şekilde sonuçlanmıştır.

44 gün süren savaş, Paşinyan'ın Ermenistan siyaseti içerisindeki konumunu zayıflatmıştır. Ermenistan'daki Rusya yanlılarının ise Rusya'yı devreye sokamamış olmalarından dolayı konumlarını zayıflatmışlardır. Ermenistan siyasetindeki yeni denge bundan sonra Karabağ denklemi üzerinden kurulmayacaktır. Bu gelişme Ermenistan siyasetine bir rahatlama getirecektir ancak savaşın oluşturduğu yıkım ve yeni göç dalgasının izleri uzun yıllar silinmeyecektir. Azerbaycan kanadında ise Cumhurbaşkanı İlham Aliyev güçlü bir liderlik göstermiş ve Türkiye ve İsrail ile stratejik iş birliğinin somut karşılığını almıştır.

Rusya son yıllardaki askeri operasyonları ve diplomatik hamleleri ile Gürcistan, Ermenistan ve Azerbaycan toprakları içerisine askerlerini yerleştirmeyi başarmıştır ancak her üç ülkede de Rus karşıtlığının artmaya başladığı söylenebilir. Bölgedeki stratejik kazanımları, Rusya'nın popülerliğini artırmamaktadır, bunun da uzun vadeli neticeleri olacaktır. Türkiye ise bölgede varlığını hissettirmeye başlayarak bundan sonraki dönemde bölge denkleminin önemli bir unsuru olduğunu ortaya koymuştur.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA