Ukrayna-Rusya savaşı her geçen gün askeri teknolojilerin kullanımı, askeri taktik ve stratejilerin tatbik edilmesi bakımından devrimsel uygulamalara bizleri şahit kılıyor. Son zamanlarda da savaşın gidişatı yeni bir boyut kazandı. Ukrayna, ABD yapımı Army Tactical Missile Systems (ATACMS) ve İngiliz-Fransız yapımı Storm Shadow füzeleri gibi Batı tarafından sağlanan gelişmiş füze sistemlerini kullanarak askeri operasyonlarını yoğunlaştırdı. Bu uzun menzilli, hassas güdümlü mühimmatlar, Ukrayna kuvvetlerinin Rusya topraklarındaki stratejik hedefleri vurmasına olanak tanıyarak, çatışmada önemli bir eşiğin aşıldığına işaret ediyor. Zira bu füzeler, Ukrayna'nın Rusya kontrolündeki lojistik merkezler ve hava üsleri gibi kritik hedefleri vurmasına olanak tanıyarak Rusya'nın tedarik zincirlerini ve komuta merkezlerini sekteye uğrattı. Buna karşılık Rusya, Dnipro'da Ukrayna'nın uzun menzilli füze sistemlerinin bakım ve üretiminde rol oynadığı iddia edilen bir tesise yönelik saldırıda, "Oreshnik" adlı yeni bir orta menzilli balistik füzeyi (MRBM) kullandığını duyurdu.
ATACMS ve Storm Shadow füzelerinin Ukrayna'ya tedarik edilmesi, ülkenin saldırı kapasitesinde önemli bir artış anlamına geliyor. Bu sistemler, Ukrayna'nın Rusya kontrolündeki bölgelerdeki kritik altyapı ve askeri varlıkları hedef almasına olanak tanıyor. Böylelikle Batı desteğinin stratejik dengeleri değiştirebilecek bir seviyeye vardığını söyleyebiliriz. Ukrayna'nın bu saldırılarına Rusya'nın yanıtı ise gecikmedi. Dnipro'daki bir savunma tesisine yönelik Oreshnik füzesi saldırısını Devlet Başkanı Vladimir Putin doğruladı. Söz konusu yeni füze sisteminin, nükleer olmayan hipersonik bir savaş başlığı ile donatılmış, orta menzilli bir balistik füze olduğunu da ifade etti. Oreshnik saldırısı, deneysel bir silahın ilk operasyonel kullanımı olup, Ukrayna'nın Batı'dan aldığı uzun menzilli füzeleri kullanmasına bir yanıt olarak gösterildi.
Oreshnik saldırısından 30 dakika önce fırlatmadan haberdar olduğunu doğrulayan ABD Savunma Bakanlığı, Ukrayna'nın savunma yeteneklerini artırmak için hassas güdümlü mühimmat ve destek sistemlerini sağlamaya devam edeceklerini yineledi. NATO ise, olası bir tırmanışa yanıt vermeye hazır olduğunu yineledi; Birleşik Krallık ve Polonya, Rusya'nın Doğu Avrupa'daki saldırganlığını caydırmanın önemini vurgulayan açıklamalar yaptı.
Rusya'nın Oreshnik füzesini kullanması, çatışmada önemli bir tırmanışı işaret ederek mevcut savunma sistemlerine meydan okuyor. Elbette tek bir örnek üzerinden füze sisteminin askeri etkinliğini değerlendirmek ve süregelen savaşa etkisine dair bir çıkarımda bulunmak zor. Fakat bu hamle hem Ukrayna'ya hem de Batılı müttefiklerine stratejik bir mesaj vererek, Rusya'nın algıladığı tehditlere yanıt olarak gelişmiş füze teknolojilerini kullanmaya hazır olduğunu gösteriyor. Böyle bir füzenin kullanımı, çatışmanın daha da tırmanma potansiyelini ve çatışmanın değişen doğasını gözler önüne seriyor.
Oreshnik Füzesinin Bilinen Özellikleri
Oreshnik füzesi, RS-26 Rubezh kıtalararası balistik füze (ICBM)'den türetilmiş olup Rusya'nın füze teknolojisindeki ilerlemelerini yansıtıyor. Hipersonik kapasitesi ile 10 Mach'ı aşan hızlara sahip, Patriot ve THAAD gibi mevcut füze savunma sistemlerinden kaçınmak üzere tasarlandı. Yaklaşık 5.000 kilometrelik menzili ile orta menzilli ve kıtalararası balistik füzeler arasında hibrit olarak nitelendiriliyor. Avrupa'nın tamamı ve ABD'nin bazı bölgelerini hedef alabiliyor. Konvansiyonel, hipersonik veya nükleer savaş başlıkları taşıyabiliyor ve MIRV (multiple independently targetable reentry vehicle) teknolojisi sayesinde aynı anda birçok hedefe saldırabiliyor. Gelişmiş güdüm sistemleri ile donatılmış olup minimum yan hasarla yüksek hassasiyetli hedeflemeler yapabiliyor.
Rusya'nın Hedefi ve Stratejik Niyeti
Bu saldırının üç temel amacı vardı diyebiliriz. Birincisi, Ukrayna'nın uzun menzilli saldırı kapasitesine doğrudan bağlı altyapıyı hedef alarak bu kapasiteyi baltalamak. İkincisi, Oreshnik gibi gelişmiş bir füzenin kullanımı, Rusya'nın askeri duruşunda bilinçli bir adım olup Moskova'nın Batı'ya ve NATO'ya en gelişmiş silahlarını kullanmaya hazır olduğunu gösterme, çatışmayı tırmandırma sinyali verme gibi işlevleri icra ediyor. Üçüncüsü ise NATO'ya karşı caydırıcılıktır. Rusya, NATO'nun füze savunma sistemlerini aşabilme kabiliyetine vakıf olduğunu göstererek Ukrayna'ya daha fazla askeri yardımın bedelinin ne olabileceğini vurgulamayı amaçlıyor.
Putin'in açıklamaları da, Rusya'nın güvenliğini sağlamaya ve Ukrayna'yı askeri olarak destekleyenlerin "provokasyonlarına" etkili bir şekilde yanıt vermeye Rusya'nın devam edeceğine dair net bir sinyal.
Putin'in açıklaması bir yandan Rusya içinde, askeri kabiliyetlerin Batı yaptırımlarına rağmen gelişmiş ve tepki verebilir durumda olduğu algısını güçlendirdi. Öte yandan, Oreshnik'in hipersonik hızına ve hassasiyetine yapılan vurgu, NATO'ya çatışmaya daha fazla müdahale etmesi durumunda riskleri hatırlattı. Son olarak ise, Rusya'nın konvansiyonel ve nükleer silahlar arasındaki çizgiyi bulanıklaştırmaya hazır olduğu stratejik mesajını yineledi.
Oreshnik füzesinin kullanımı, Rusya'nın hâkimiyetini kanıtlama ve Batı müdahalesini caydırma amaçlı bilinçli bir tırmanışı da işaret ediyor. Öyle ki Rusya, söz konusu karşı saldırı ile bir stratejik sinyalleme ifa etti. Rusya'nın hipersonik teknolojisi, NATO savunmalarını aşabileceğini göstererek Batı'nın askeri planlama ve operasyonel güvenine meydan okudu. Fakat, Oreshnik'in kullanımı, tarafsız aktörlerin uzaklaşmasına veya çatışmanın Rusya'nın kontrolünü aşacak şekilde tırmanmasına yol açabilir. Teknolojik üstünlük meselesine gelirsek, füze, Rusya'nın gelişmiş kabiliyetlerini sergiliyor olsa da güç dengesini temelden değiştirmeyebilir. Nitekim, Ukrayna, Batı'dan sağlanan silahlarla Rus operasyonlarını bozmaya devam etme kapasitesine sahip.
Sonuç
Çatışma, her iki tarafın da kabiliyetlerini sergilediği bir gelişmiş füze teknolojisi savaşına dönüşmüş durumda. Rusya'nın Oreshnik füzesini kullanımı, NATO'yu caydırmak ve Moskova'nın stratejik menzilini vurgulamak için hesaplanmış bir tırmanış anlamına geliyor. Ancak bu hamle, ABD ve NATO'nun Ukrayna'ya desteğini artırma riskini de beraberinde getiriyor. Çatışma, her iki tarafın gelişmiş sistemlerini kullanmaya devam etmesiyle daha da şiddetlenme potansiyeline sahip.