Dünyanın en büyük ekonomilerin liderleri küresel ticaretten çevreye, terörizmden veri yönetişimine kadar farklı başlıklar altında küresel meseleleri konuşmak üzere 28-29 Haziran günlerinde Osaka zirvesinde bir araya geliyor. Japonya'nın ev sahipliğinde gerçekleşen 14. G20 zirvesinin ana başlıkları küresel ekonomi, ticaret, yatırım, inovasyon, çevre ve enerji, istihdam, kadının güçlendirilmesi, kalkınma ve sağlık olarak belirlendi. Zirvede küresel ekonomide artan belirsizlikler çağında yükselen korumacılığın tetiklediği ticaret savaşı, küresel sorun haline gelen mülteci krizi ve İran yaptırımlarının da gündeme gelmesi bekleniyor. Osaka zirvesi öncesi Japonya Başbakanı Şinzo Abe, serbest ve adil ticaret, dijital ekonomi ve çevre sorunlarının inovasyon ile çözümü olmak üzere üç ana konunun zirvede vurgulanacağını belirtti. Ayrıca Japonya, dijitalleşen dünyanın getirdiği sorunlar karşısında akıllı bir topluma geçiş olarak tanımladığı "Society 5.0" kavramını tartışma gündemine dahil etmek istiyor. Ancak her ne kadar Japonya kendi ajandasını ön plana çıkarmak istiyorsa da dünya milli gelirinin yüzde 86'sı ve ticaretin yüzde 77'sini oluşturan G20 ülkelerinin bir araya gelecekleri bu zirvede; yukarıda zikredilen başlıklar hakkında yeni girişimlerde bulunması beklenmektedir.
13. zirvenin yapıldığı Buenos Aires'te Dünya Ticaret Örgütü'nün işleyişinin reforme edilmesine dair alınan destek beyanlarının Osaka zirvesinde masaya yatırılması da bekleniyor. Zirvede en fazla merak edilen hususlardan birisi, G2 olarak da tanımlanan dünyanın en büyük iki ekonomisi olan ABD ve Çin arasındaki ticaret ve teknoloji rekabetinin gölgesinde yapılacak ikili görüşmeden çıkacak sonuç olacak. Bir yılı geride bırakan ticaret savaşının galibinin kim olduğu bilinmezken her iki tarafın da bu süreçten zarar gördüğü ve korumacı politikaların küresel ekonomideki belirsizlikleri tetiklediği görülüyor. Jinping liderliğindeki Pekin yönetimi, bir taraftan Trump ABD'sinin dünyaya dayatmaya çalıştığı tek taraflı ve korumacı politikaların küresel ekonomi için oluşturduğu olumsuzlukları bulundukları her platformda duyururken, diğer bir taraftan da olası bir anlaşma için görüşmelerini sürdürüyor. 2020 başkanlık seçimlerine hazırlanan Trump'ın, G20 zirvesi kapsamında Jinping ile yapacağı görüşme öncesi net tavrını devam ettirerek masada elini güçlendirmeye çalıştığı düşünülebilir. Zirvenin arifesinde ABD Hazine Bakanı Steven Mnuchin'in Washington-Pekin arasındaki ticaret anlaşmasının yüzde 90'ının tamamlandığını söylemesine rağmen ilginç bir şekilde üzerinde baskı hisseden Trump, Osaka zirvesinde anlaşma çıkmaması durumunda ek gümrük vergileri getireceğini açıklayarak görüşme öncesi tehditkar hareketleriyle dünya kamuoyunu tedirgin etmeyi sürdürüyor. 29 Haziran'daki Trump ve Jinping görüşmesinden ise olası bir ateşkes için aşırı iyimser olmamak lazım. Bu görüşmeden geniş kapsamlı bir anlaşmanın çıkması yerine müzakerelerin daha güçlü bir şekilde devam etmesi –geçici bir ateşkes– daha muhtemel gözüküyor.
Küresel ve bölgesel meselelerin tartışılacağı Osaka zirvesinde Trump-Jinping, Trump-Putin ve Trump-Merkel görüşmeleri kadar uluslararası kamuoyunun merak ettiği diğer bir görüşme Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Trump ile yapacağı yüz yüze görüşme. Özellikle ikili ilişkilerde tansiyonu yükselten S-400 meselesinin liderler nezdinde konuşulması bekleniyor. Erdoğan'ın Türkiye'nin stratejik çıkarları ve güvenliği gerekçesiyle satın aldığı hava savunma füze sistemi konusunda kararlılığını ve Türkiye-ABD ikili iş birliğinin yara almasına sebep olmayacağını vurgulaması, Trump ile karşılıklı ticareti daha da geliştirme konusunun gündeme gelmesi bekleniyor. Stratejik ortaklık ve iş birliğinin yeniden vurgulanmasının beklenildiği görüşmede, Türkiye'ye eşit ve saygılı bir müttefik olarak yaklaşılmasının öneminin Erdoğan tarafından Trump'a iletilmesi bekleniyor.
Osaka zirvesinin ardından 30 Haziran-2 Temmuz arasında Cumhurbaşkanı Erdoğan, Japonya ve Çin'e resmi ziyaretler gerçekleştirecek. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Abe ve Jinping ile yapacağı görüşmelerde ikili ilişkilerde ticaret, yatırım ve finansman alanında iş birliğini güçlendirmeyi konuşulacak. Türkiye'nin Çin'e yapacağı ziyarette özellikle gündeme getireceği konu ikili ekonomik ilişkiler ve Kuşak ve Yol Girişimi (KYG) çerçevesinde ortak projelerin hayata geçirilmesi önem taşıyor. Son yıllarda ekonomik büyüme yapısını iç tüketim ve yüksek katma değerli üretim modeline doğru dönüştürmeye çalışan Çin'in geçirdiği ekonomik dönüşüm ve maruz kaldığı korumacı politikalar iki ülke arasındaki iş birliğini daha önemli hale getirmektedir. Türkiye, dış ticaret dengesizliğini gidermek başta olmak üzere, KYG kapsamında ortak proje geliştirme ve stratejik yatırım yapma arzusunu somut girişimlerle ortaya koymaya çalışacaktır. Osaka zirvesi ve sonrasında gerçekleştirecek görüşmeler Türkiye'nin son yıllarda izlemeye çalıştığı dış politikadaki müttefikleri çeşitlendirme ve dengeleme politikası doğrultusunda stratejik oluşumların değerlendirilmesi açısından da önem arz etmektedir.