Paris'teki eşzamanlı terör saldırıları, terörün Fransa'ya ve aynı zamanda Avrupa'ya taşınması, oldukça zor bir travma yaşattı. Bu travmanın atlatılması zaman alacak. Resmi açıklamaya göre 129 kişinin hayatını kaybettiği ve adeta düz bir çizgi üzerindeki bir hat boyunca düzenlenen saldırılar, Avrupa'da yeni bir sosyolojiyi de beraberinde getirmeye aday.
Hem Avrupa hem de özel olarak Fransa yabancı düşmanlığının yükseldiği, Müslüman karşıtı eylemlerin arttığı ve göçmenlere kapıların biraz daha kapandığı sert bir iklime giriyor.
"Demokrasinin beşiği" diye anılan ülkelerde sıkıyönetim ilan ediliyor, serbest dolaşım hakkıyla övünen bir birlik, var olma nedeniyle özgürlükleri askıya alıyor, belki de Schengen anlaşmasını rafa kaldırılmaya hazırlanıyor.
Sürek avı başlatıldı ve artık terörle mücadele ediyor Avrupa. Kendi kapısını çalmayacağını düşündüğü bir veba, Avrupa'nın hücrelerini sarmaya başladı.
Kapılarına dayanan on binlerce mültecinin yarattığı ortamla başa çıkmaya çalışan Avrupa, Türkiye ile işbirliği olanaklarını aramaya başlamıştı. Türkiye'nin Suriyeli sığınmacılar konusunda gerçekleştirdiği çabaya hayranlığını her fırsatta dile getiren Brüksel cephesi, Türkiye'ye son yıllarda hiç bu derece ihtiyaç duymamıştı diyebiliriz.
Şimdi terörist saldırılarla başa çıkmanın yollarını bulmaya çalışan Fransa ve Avrupa, Türkiye ile de yeni işbirliği arayışında. DAEŞ terörü ile mücadele noktasında Türkiye ile etkin bir işbirliğini olmazsa olmaz gören Fransa, önümüzdeki dönemde Ankara ile güvenlik merkezli bir mekik diplomasisi gerçekleştirecek gibi görünüyor. Belki de bu şerden de bir hayır çıkar ve Türkiye, Fransa'ya bu travmayı atlatmasında yardımcı olarak Batı ile ilişkilerinde yeni bir dönemin kapısını aralamış olur.