Mısır'da 14 Haziran'da gerçekleştirilen yargı müdahalesi ile meclis feshedildi. Meclisin etrafını çeviren asker ve istihbarat gözetiminde seçilmişler sandalyelerini bırakarak yıllar sonra ilk kez halkın iradesinin yansıdığı binayı boşalttılar. Açık bir darbe olan bu duruma, geçen haftadan beri Mısır'da meydanları dolduran isimlerin önde gelenleri bırakın tepki göstermeyi alkış tutmayı tercih ettiler. Muhammed Mursi'nin müesses nizama karşı verdiği mücadelede attığı adımlar sonrası da ortaya çıkan manzara ve verilen tepkilerin "Mısır'da vuku bulduğunu" anlamayan her analiz ve yaklaşım sorunludur.
Mursi'nin attığı adımlara, daha sonra bir yaftaya dönüşen ilk tepkiyi verenlerin başında Baradey gelmekteydi. Mursi'yi "yeni Firavun" olmakla suçlayacak kadar iler giden Baradey; 14 Haziran'da meclisin feshini alkışlayıp karar için "iktidardakiler yargıya saygıyı öğrenmeli" mealinde açıklamalar yapıyordu. Benzer bir şekilde meydanların yeni, Mısır'ın eski bir ismi olan Amr Musa, aynı karar için "istikrar için olumlu adım" derken; cumhurbaşkanlığı için yarışmış olan ve kendisini "liberal" olarak tarif eden Hamdin Sabbahi ise karar için "şükür ediyorum" demişlerdi.
Mursi'yi iktidarsızlaştırma
Mursi'nin geçen hafta aldığı kararları içeriği, detayları ve eleştiriler üzerinden değerlendirmenin neredeyse hiçbir siyasal değeri bulunmamaktadır. Mursi'nin aldığı kararların mahiyetini idrak etmek için Mısır'da sürecin nasıl işlediğini hatırlatmak hayati değer taşımaktadır. Mısır rejimi başkanlık seçimleri öncesi atağa geçti. Bir koldan ordu diğer koldan yargı Mursi'nin seçilmesini engellemek için ellerinden geleni yaptılar. Meclisi ve anayasa komisyonunu feshettiler, Mursi'nin yetkilerini budadılar. Mursi başkan seçildiğinde anayasa süreci, parlamentosu, yetkileri ve beraber çalışabileceği bir bürokrasisi olmayan bir liderdi. Bunlarla birlikte önünde çökmüş bir ekonomi ve askeryargı- istihbarat bürokratik oligarşisi vardı. İlerleyen aylarda, Mursi, askeri yönetimin başından Tantavi'yi; istihbarattan ise Muvafi'yi uzaklaştırıp anayasa sürecinin önünü açınca demokratikleşme için yeni bir ümit doğmuştu.
Mursi, Gazze sonrası kazandığı ivme ile yargı vesayetine müdahale etti. Başka bir deyişle yargı eliyle sürdürülen de facto darbe haline dur demiş oldu. Mursi, geçen hafta yetkilerini genişletip, yargıda yeni atamalar gerçekleştirmeseydi, eski rejimin isimlerinin yargılanmasının ve anayasa sürecinin devam etmesinin önünü açmasaydı neler olurdu? Bu sualin cevabı çok karmaşık değil. Mursi sadece seçilmiş, siyasi sermayesini yastık altı yapmış bir lider olmakla kalmaz; Mısır'ın yıllarca gecikecek bir demokratikleşme ve normalleşme türbülansına girmesine sebep olabilirdi. Benzer bir süreç Türkiye'de yaklaşık yarım asır sürdükten sonra 2010'da kısmen rayına sokulabildi.
Yargısal vesayetle mücadele
Bu zaviyeden bakıca, Mursi, Türkiye'nin 2010 Anayasa halkoylamasına kadar geçen süreyi birkaç aya sığdırmayı başaracak gibi görünüyor. Hal bu olunca Mursi'nin "cumhuriyet mitinglerinin" eksik kalması elbette düşünülemezdi. Aylar önce Mursi cumhurbaşkanı seçilince "tehlikenin farkında mısınız?" ilanlarıyla Mursi'ye karşı "bir milyonu" sokağa dökme girişimi, "fulul" kanadının ağır basmasından dolayı "biz kaç kişiyiz!" akıbetine uğramıştı. Bugün ise "Mısır'ın fiili darbe yönetimine" siyasal bir müdahalede bulunan Mursi'nin karşısında ulusal, bölgesel ve küresel medya destekli "liberal Mübarekizm" çıkmış bulunuyor.
Mursi'yi 'geçici yetkilerinden' dolayı Firavun ilan eden Mısır'ın 'liberal' ve eski rejim kalıntılarının; 'Firavun'un iktidar olduğu bir ülkede gösteriler yapıp, medyada özgürce konuşup hatta iktidar partisinin binalarına saldırabildiklerini hatırlatmakta fayda var. Bu açıdan bakınca, meclisin feshini alkışlayan bir liberal mi yoksa vesayetle mücadele eden bir 'firavun' mu daha demokrat sorusunun cevabı tartışmaya değer! Muhtemelen yakın zamanda, "liberallerin" Mısır müesses nizamının 80 yıllık "İhvan sorunsalından" daha ağır bir "İhvan sorunu" nüksedecektir. İhvan'ın ise aynı dönemde kendisinden uzaklaşıp Mısır'la daha fazla meşgul olması da mukadderdir. Bu siyasal makastan çıkacak tek şey sancılı demokratikleşme ve normalleşmedir. Başka bir deyişle ise "liberaller" daha fazla "cemaatleşirken"; İhvan daha fazla "kitleleşecektir". Liberallerin iddia ettiği gibi Mursi'den bir 'firavun' çıkıp çıkmayacağını önümüzdeki birkaç ayda alacağı kararlarla göreceğiz. Ama 'liberallerden' çok rahat bir Mübarekizm çıkabileceğini geçen hafta görmüş olduk!