Türkiye ile Irak arasındaki Kalkınma Yolu Projesi gerek bu iki ülke gerekse bölge için büyük ekonomik fırsatlar sunuyor. Bilindiği üzere proje, Basra Körfezi'nden Avrupa'ya kadar uzanan geniş bir coğrafyada demir ve kara yolu bağlantılarıyla önemli bir ekonomik koridor oluşturmayı hedefliyor. Türkiye açısından bu proje, ülkenin enerji merkezi olma stratejisini desteklemekle kalmıyor aynı zamanda küresel enerji güvenliği konusunda kilit bir aktör olmasını sağlıyor. Irak açısından ise ticaret ve enerji sektörlerinde kayda değer bir ivme ve bölge jeopolitiğinde kritik bir rol sahibi olmak anlamına geliyor.
Kalkınma Yolu Projesi'nin sağladığı hızlı nakliye imkanı, ticaret hacminin artmasına neden olacak. Ümit Burnu veya Kızıldeniz gibi geleneksel deniz yolları üzerinden yapılan nakliyeler Kalkınma Yolu ile daha hızlı ve güvenli hale gelecek. Proje tamamlandığında, mevcut nakliye mekanizmaları için gereken süre önemli ölçüde azalacak ve bu da Türkiye ve Irak için büyük avantajlar sağlayacak. Türkiye'nin yeni demir ve kara yolu yatırımlarıyla güçlendirilecek olan bu proje, Avrupa ile Asya arasında önemli bir ticaret ve enerji bağlantısı kurarken aynı zamanda Irak'ın Asya-Pasifik kaynaklı yatırımlar için yeni bir cazibe merkezi olmasını sağlayacak.
İran için Irak'ın önemi ortada duran bir gerçek. İki ülke arasında tarihsel, kültürel, dini, politik ve ekonomik nedenlerle oldukça derin ilişkiler bulunuyor. Ayrıca Irak üzerindeki etkisi ve ülkedeki gruplarla olan ilişkisi de oldukça yüksek seviyede. Dolayısıyla Türkiye'nin buradaki etkinliğini yükseltmesi ilk bakışta İran için bir tehdit gibi gözükse de meselenin başka boyutları söz konusu. Öncelikle belirtmek gerekir ki İran İslam Cumhuriyeti makamlarından projeye yönelik olumlu ya da olumsuz bir açıklama henüz gelmedi. Öte yandan yaşanan bu sessizlik, İran'ın projeye karşı doğrudan olumsuz bir tavır içerisinde olmadığı şeklinde yorumlanabilir. Zira İranlı makamlar İkinci Karabağ Savaşı sonrasında ortaya atılan bir başka stratejik girişim olan Zengezur koridoruna en üst perdeden tepki göstermişti. Ancak Kalkınma Yolu Projesi hakkında İran'dan kayda değer bir tepki henüz görülmedi.
İran için Kalkınma Yolu ilk başta kendisini by-pass eden bir proje gibi görünse de hakikat böyle değil. Bazı analistler Türkiye'nin Irak sahasında İran'la bu proje yüzünden karşı karşıya geleceğine inansa da İran bu projeyi destekleyecektir. Zira Kalkınma Yolu, Türkiye ve Irak arasında olduğu kadar İran için de birçok çıkarı barındıran önemli bir proje. Bunun birkaç sebebi bulunuyor. Öncelikle oldukça stratejik bir öneme haiz olan bu proje, Irak içindeki gruplar arasındaki entegrasyonu yükselterek karşılıklı çıkarlar temelinde bu grupları birbirlerine daha da yaklaştıracak. Bu sebeple projenin Irak'ta istikrarın yeniden sağlanmasına büyük ölçüde katkı sağlaması öngörülüyor. Dolayısıyla Irak'ın istikrara kavuşması bölgedeki bütün ülkeler için belirli güvenlik tehditlerini ortadan kaldıracaktır. Keza hem İran'ın hem de Türkiye'nin ortak arzusu Irak'ın güvenli ve istikrarlı bir ülkeye dönüşmesidir. Uzun zamandır gerek Türk gerek İranlı makamlarca bu konu sıklıkla dile getirilmekte ve Irak'ın istikrarlı bir ülkeye dönüşmesinin önemi vurgulanmaktadır.
İran'ın bu proje için elinde oldukça önemli bir kozunun bulunduğu da unutulmamalıdır: Hürmüz Boğazı. İran, Avrupa ile olan ticaretin Husiler ve diğer korsanlık faaliyetleri nedeniyle giderek istikrarsızlaşan Kızıldeniz ve Süveyş hattı üzerinden kendi kıyılarına yönelmesini ve bu hattın boğaz kontrolü nedeniyle dolaylı olarak kendi kontrolü altında olmasından memnuniyet duyacaktır. İran böylece dünyanın en önemli enerji ve ticaret yollarından biri üzerinde etki sahibi olacak ve stratejik önemini biraz daha artıracaktır. Diğer yandan birkaç ay öncesi Devrim Muhafızları Ordusu Deniz Kuvvetleri Komutanı Tuğamiral Ali Rıza Tengsiri'nin Hürmüz'ü bir torbanın ağzını tuttukları gibi kontrol ettikleri açıklaması burada hatırlanmalıdır. Keza dönem dönem İran'ın boğazı kapatmakla tehdit ettiği unutulmamalıdır.
Bir diğer konu ise Kalkınma Yolu'nun Necef, Kerbela gibi Şia için önemli şehirlere hareket getirmesi ve ülkedeki çoğu İran'la yakın ilişkiler içerisinde olan Şii gruplara birçok açıdan fayda sağlayacak olmasıdır. İran'ın salt ideolojik saiklerle bu derece hareket getirecek ve ekonomik ivme kazandıracak bir projeye karşı çıkması buradaki gruplarla ilişkisini kısa vadede değilse bile orta ve uzun vadede zedeleme ihtimali taşıyor. Öte yandan İran için aksi bir durum yaşanması halinde bu projeye ilişkili olduğu gruplar içerisinden karşı koyma, yavaşlatma veya durdurma çabası gösterebilecek kabiliyette olması İran'ın konfor alanı içerisinde olmasının bir başka yönünü oluşturuyor. Ne var ki Türkiye'nin etkili diplomatik hamleleri ve İran tarafıyla birçok konuda yürütülen koordineli diplomatik ilişkilerin böylesi faaliyetlerin gerçekleşme ihtimalini şu an için oldukça düşürüyor.
İran, Kuzey-Güney Ulaştırma Yolu projesini yürütürken bu projeyi kendisine rakip bir proje olarak görme ihtimali de akıllara gelen bir başka soru olarak ortada durmaktadır. Bu sorunun cevabı için üzerine uzunca düşünülmesi ve rakamlarla desteklenmesi gerekiyor. Yukarıda bahsedilen sebeplerin yanı sıra bölgenin ekonomik olarak yaşayacağı gelişimle artacak stratejik önemi göz önünde bulundurulduğunda Kalkınma Yolu'nun İran için birçok fayda sağladığı görülmektedir. Keza İran'ın bu proje üzerinden tehdit hissetmek bir yana konfor alanı içerisinde olduğu düşünüldüğünde bu projeyi sekteye uğratmak istemeyeceği söylenebilir. Bu proje İran açısından Ulaştırma Yolu'na alternatif bir proje olmaktan çok tamamlayıcı bir mahiyettedir. Eğer mevcut konjonktür bu şekliyle kalır veya Kalkınma Yolu Projesi, İran içerisinde bir iç politika malzemesi haline gelmezse İran'ın mevcut duruşunda bir değişiklik olmayacaktır.