Türkiye'nin en iyi haber sitesi
NİHAD ABUNASSER

Gazzeli Kadınları Anlamak

Gazze'de 7 Ekim'den bu yana yaşanan mücadelenin en ağır faturasını çocuklar ve kadınlar ödüyor. Birçok soru sormak mümkün olmakla birlikte, tüm soruların toplanabileceği bir soru var: Böyle bir durumda Gazze'nin kadınları nasıl bir mücadele veriyor?

7 Ekim öncesinde Gazze'ye 18 yıldır uygulanan ablukanın yansımaları hayatın her detayında görmek mümkün. Gazzeli kadınlar evlatlarını yetiştirip bir kısmını Gazze'deki üniversitelerde, bir kısmını yurtdışında okutuyorlar(dı). Yurtdışında okuyan öğrenciler mezun olduktan sonra Gazze'ye ailesinin ziyaretine gelirler(di). Zira mezun olmadan Filistinliler memleketlerine ziyaret etmek için dahi dönemezler. Eğitim hayatlarını yarıda kalmaması için buna mecburlar. Ziyarete gelen mezunlar ise artık Gazze'de iş bulmakta ve çalışmakta, hayatını kurmakta ve evlenmekte, anneler de bu durumdan çok memnun kalmaktalar.

7 Ekim Öncesi Abluka Döneminde Gazzeli Kadınlar

Ancak abluka ile birlikte Siyonistler, uyguladıkları zorluk ve yasaklar neticesinde Gazze'yi yaşanmaz bir bölge haline getirmeyi hedefleyerek insanların yaşam şartlarını gün geçtikçe daha da çekilmez hale getirdiler. Bu şartlar altında artık çocuğunun mezuniyetini dört gözle bekleyen Gazzeli anneler, evlatlarına Gazze'ye dönmemelerini tavsiye etmemeye başladılar. Bu nedenle gençler hep dışarıda kalarak Gazze'deki ailelerine maddi destek sağlamaya çalışıyorlardı. Zira Filistinlinin en büyük mücadelesi ayak bastığı toprağı terk etmeyerek oradaki varlığını sürdürmek. Ancak bunun bedeli çok ağır. Çünkü kadın, her an evladının şehadetiyle ya da evinin bombalanmasıyla karşı karşıya kalabilmekte.

Bu durum evlilikleri de etkiliyor, zira gençler çoğunlukla işsiz. Bunun da en ağır faturasını her zamanki gibi kadınlar ödemekte. Tüm zorluklara rağmen Gazzeli kadınlar gündelik hayatlarını dolu dolu yaşarlar(dı). Ancak abluka altında bu durum elverişli olmamaya başladı ve kadınların gündelik hayat tarzlarının kısıtlanmasına neden oldu. Örneğin hayatın olmazsa olmazı elektrik, su gibi temel ihtiyaçlar artık büyük bir sorun olmaya başladı. Çünkü en az günün yarısında ya da üçte birinde elektrik ve su bulunmamakta. Tüm bu olumsuz şartlar altında dahi gündelik hayatı sürdürmek yine kadının idare edebileceği bir durumdu. Gece yarısından sonra gelen elektrik için kadınlar kalkıp evin tüm ihtiyaçlarını karşılamak durumunda kaldı. Bu da kadınlara ilave yeni büyük bir yük teşkil etmeye başladı. Ancak bir şekilde bu durum idare edilebiliyordu. Bu şartlara uyum sağlamak kolay değil, ama toplumsal bir şuurla, var olma mücadelesinin bir parçası olduğunu görmek ve ona göre hareket etmek Gazzeli kadınlara güç veren bir durum. Bu sayede kadınların motivasyonu ve direnme gücü artırmakta.

7 Ekim Sonrası Kadınların Durumu

7 Ekim ile birlikte abluka altında yaşanan zorluklarla kıyaslanamayacak yeni bir zorluklar zinciri ortaya çıktı. Bu tarihten itibaren şehit düşenlerin çoğunlukla çocuklardan ve kadınlardan olduğunu hepimiz gördük. Bir diğer acı gerçek, yaşanan yıkımda ve soykırımda kayıp niteliğini taşıyan kişilerin yüzde 70'inin kadınlardan olması. Kayıp kadınlar enkaz alında kalmış olabilir, kuzeyden güneye göç ederken de yollarını kesen Siyonist askerlerin kadınları ailelerinden ve çocuklarından ayırarak onları tutuklamaları da mümkün. Dolayısıyla bu kadınların akıbeti meçhul.

Peki Gazzeli kadınlar bu yeni süreçte nelere yaşadılar ve gündelik hayatını nasıl sürdürebiliyorlar? Öncelikle söylemek gerekir ki Gazze'de gündelik hayatta bizim görmediğimiz küçük detayları bile yok oldu; insanlar her şeyini kaybetti. Kadınların küçücük Gazze'de kendine ve çocuklarına yer bulması gerekiyor. Akabinde çadır kurması lazım; ama kadının yanında nüfus cüzdanı dahi yok. Bu kadınlardan sıfırdan bir var olma mücadelesini üstlenmesi bekleniyor. Aç çocuklarını yedirmesi, odun toplaması, pişirecek yiyecek bulması gerekiyor. Kendini düşünecek fırsatı yokken bu dertlere çözüm sunması bekleniyor. Bugüne kadar eşinin üstlendiği tüm rolleri üstlenmesi, yardımları takip etmesi ve hayatın her detayı ile sorumlu olması gerekiyor.

Hamile kadınların çektiği zorlukların ise haddi hesabı yok. Hamileliği boyunca tıbbi destekten mahrum haldeler. Doğum esnasında sancıdan hayatını kaybetmiş nice kadın bulunuyor. Tıbbi malzeme kıtlığı ve hastanelerin hedef alınması bunun temel sebeplerinden. Evlerinden, bölgelerinden farklı nedenlerle çeşitli bölgelere ve özellikle de güneye göç etmek zorunda kalan yaklaşık bir milyon kadının büyük bir bölümü dul kaldı. Şimdi güneyde de durum ortada!

Doğum yapıp sağlıklı ve yeterli derecede beslenemeyen annelerin ve bebeklerin sağlık durumu çok riskli. Gıda sorunun ve kıtlığın devam etmesiyle yine Gazze nüfusunun önemli bir oranını oluşturan bebekler ve annelerin beslenme sorunu ile karşı karşıya olmaları ve buna bağlı olarak can kayıpları kaçınılmaz. Ayrıca yaşanan stres, bombaların tahrip edici gücü, her yeri saran barut ve ölüm kokusu nedeniyle hamile kadınlarda erken doğuma ve bebek düşüklerin sayısında yüzde 300 kadar artış var.

Yaşlı kadınların çektiği zorlukların boyutu ise biraz farklı. Zira bu kadınlar hızlı hareket edememekte. Çadır hayatına ayak uydurmaları aşırı zor, eklem rahatsızlıkları nedeniyle yer yatağında yatmaları neredeyse imkansız. Her seferinde büyük ve güçlü birilerin desteğine ihtiyaçları oluyor. Saldırı olduğu anlarda ve göçe zorlandıklarında ise uzun mesafe yürümeleri imkânsız olduğu için çoğunlukla evlerinden çıkmamayı ve şehit düşmeyi tercih etmekteler.

Sonuç olarak işgalci Siyonistlerin Filistin'de ve Gazze'de hayatın durmasını ve insanlardaki direnme ruhunun kırılması amaçladığı söylenmeli. Bu nedenle çocuklar ve kadınlar bir numaralı hedef konumunda. Böyle bir vahşetin karşısında Gazzeli kadınların ayakta kalmaları ve bu mücadele ruhunu diri tutmalarına yardımcı olmak gerekiyor.

Bunu yapabilmek için; Gazzeli kadınların mücadelesinin örnek teşkil etmesi için çalışmalar yapılmalı, bu konuyu ele alacak belgesellerin ve sinema filmlerin çekilmeli, medyada Gazzeli kadınların mücadelesi daha fazla yer almalı. Ayrıca Gazzeli kadınların yaşamını ve onlara yakından hayatlarına dokunmak isteyenler için iletişim platformları oluşturulmalı, mücadelenin önemini anlatacak bolca toplantılar düzenlenmeli ve motivasyonu canlı tutmak için Gazzeli kadınlara yönelik sosyal faaliyetlerin düzenlenmesi gerekli.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA