Türkiye, 1 Kasım Pazar günü, yani yarın, uzun yıllardan sonra erken bir genel seçime gidecek. 7 Haziran seçimi, toplumun ve siyasetin genelinin beklemediği bir şekilde tek bir partinin iktidarını mümkün kılmamıştı. Seçimlerin ardından koalisyon görüşmelerinin getirdiği tartışma süreci bile, Türkiye'de siyasal kültürün koalisyon hükümetlerine elverişsiz olduğunu net olarak gösterdi. Dolayısıyla toplum, bu süreçte siyasal partilerin uzlaşmaya değil hesaplaşmaya yönelik tavrını gözlemleme imkanı buldu.
1 Kasım seçimi ile ilgili tüm sürecin odaklandığı temel nokta, AK Parti'nin tek başına iktidar olup olamayacağı meselesiydi. Kesin olan husus ise, AK Parti'nin seçimin açık ara galibi olacağı gerçeğidir. 1 Kasım seçiminin ardından tekrar bir koalisyon seçeneğinin ortaya çıkması durumunda, en temel sorun siyaset kurumunun giderek güç kaybedecek olmasıdır. Muhalefetin 7 Haziran öncesi devreye soktuğu 'blok siyaseti' ve 1 Kasım sonrası için hayalini kurduğu 'senaryo siyaseti' maalesef siyasi alanı daralttığı için çözüm siyasetine yönelik bir uzlaşma alanı oluşamamaktadır. Partiler arasındaki perspektif farklılığı, siyaset karşıtı bürokratik kurumları, siyasetin alanına müdahil olmak için cesaretlendirecektir.
Ülkenin geleceğini ilgilendiren terör sorunu ve Kürt meselesi başta olmak üzere, önemli tüm sorunlarda siyasi partilerin farklılaşması, uzlaşmak için bile günlerce müzakereleri zorunlu kılacak ve birçok meselenin çözüme kavuşturulması ya zamana bırakılacak ya da uzun dönemli olmayan palyatif çözümleri devreye sokacaktır. 7 Haziran'dan sonra yaşanana benzer, AK Parti'nin reformcu yönü hükümetin diğer kanadını oluşturan partinin 'restorasyoncu' dayatması ile demokratik kazanımlar yeniden tartışmaya açılacak ve bu alanda yaşanan iyileştirmelerin kurumsallaşması engellenecektir.
Özellikle, eğitim, yargı, güvenlik ve büyük yatırımlar konusunda bugüne kadar muhalefet AK Parti'yi yoğun bir şekilde eleştirmiştir. CHP'nin 7 Haziran sonrası koalisyon görüşmelerinde eğitim konusunda eski sisteme dönüleceğini söylemesi bu alanlardaki farlılığa bir örnektir. Bu anlamda koalisyon kurulsa bile, bu alanlarda yaşanacak krizler koalisyonun sürdürülebilirliğini zorlaştıracaktır.