Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MUSTAFA YETİM

İsrail’in İşgalci “Revizyonizm” Açmazları: Soykırım, İzolasyon ve Derinleşen Güvensizlikler

Meselenin genel gidişatı üzerine süreç değerlendirmesi yapıldığında Benyamin Netanyahu ve hükümetinin, "marjinal" olarak tanımlanmasına rağmen aslında İsrail siyasetinin ana damalarından olan ve Yahudi radikalizmi ile aşırıcılığını en zirve ifadesini temsil eden bir siyasi pozisyona sahip olduğu görülmektedir. Zira Netanyahu hükümetinin en baştan itibaren çizmiş olduğu söylem ve eylem politikasına sadık kaldığı gözlenmektedir. Bu çerçevede yoğun diplomatik baskı ve işgalci/soykırımcı şeklinde uluslararası hukukta doğrulanan konumuna rağmen Netayahu'nun aşırı sağcı unsurları kaybederek hükümetin devrilmesini önleme amacı ile Gazze katliamı sonrasında farklı işgalci revizyonizm bağlamındaki hedeflere yönelebileceği anlaşılmaktadır. İç siyasette zayıflayan, Gazze'de "hedeflerine ulaşmayan" ve uluslararası alanda oldukça zor konumda bulunan İsrail'in kendi "güvenliğini" sağlama hedefi ile gerçekleştirdiği her girişim, bölgede yeni güvensizlikleri, farklı çatışma dinamiklerini ve katliam girişimlerini beraberinde getirmektedir.

Gazze'deki soykırım süreci öncesinde dikkat çekildiği üzere, İsrail'in "güvenlik ikilemi" oluşturacağı ikinci cephe, özellikle Güney Lübnan'da etkin Hizbullah oluşumudur. Güney cephesinde Hamas'a karşı soykırım ve topyekûn işgal politikasına rağmen ne liderlik ne örgütsel açılardan Filistin halkını sürekli şekilde farklı yerlere sürmesine ve tüm insani haklardan mahrum bırakmasına rağmen ciddi kazanım elde edemeyen Netanyahu hükümetinin, olası Lübnan işgali ile iç siyasi ömrünü daha fazla uzatma hedefi ve meseleyi İran-Hizbullah geleneksel çatışma hattına taşıma amacı söz konusudur.

İsrail ve Hizbullah Çatışmaları: Gelenekselin Ötesinde

Gazze işgalinin başlamasının ardından bölgedeki çatışma fay hatları hareketlenmiş ve İran öncülüğündeki "direniş cephesi"nin önemli devlet dışı aktörlerinden Hamas'ın topyekûn kaybetme ihtimaline karşı Lübnan başta olmak üzere Yemen, Suriye ve Irak gibi ülkelerden İsrail ve koşulsuz destekçisi ABD'ye karşı bazı saldırılar başlatılmıştı. Bu cephelerden özellikle Yemen ile Lübnan farklı bir öneme sahip. Yemen'de İran ile ittifak halindeki Husi hareketi coğrafi konumunu da kullanarak İsrail tarafından etkili bir şekilde tehdit edilmeden Kızıl Deniz ve etrafını saran alanda deniz ticareti ile enerji transferlerini riske atacak askeri eylemlerde bulunmakla kalmamış, ayrıca İsrail'i direk olarak hedef alacak füze saldırılarına girişmiştir. İsrail ile Hizbullah arasında ise Gazze işgalinin başladığı andan itibaren zaman zaman bazı duraksamalara ve gerilimin sınırlanmasına rağmen "düşük yoğunluklu savaş" durumu süregelmiş ve taraflar birbirlerini direkt olarak hedef almışlardır. Böylece daha çok yıpratma şeklinde gelişmesine rağmen iki tarafında 2006 kısa savaşı sonrasında oluşturdukları "caydırıcı denge" ve "oyunun kuralları"nı değiştirme iradesi gösterdikleri rahatlıkla ifade edilebilir.

Bu çerçevede İsrail, Hizbullah'ın doğrudan ve dolaylı olarak Hamas'a kapsamlı desteğinden kaygılandığını Lübnan başkenti Beyrut'u kapsayan suikastvari operasyonları ve Hizbullah-Hamas oluşumlarının üst düzey figürlerini hedef alarak gösterdiği gibi Hizbullah'ta Kuzey İsrail'i doğrudan hedef alarak ve İsrail askerlerinden kayıp verdirerek buradaki nüfusun yerlerini terk etmesine sebep olarak İsrail'in saldırılarına karşı misilleme yapacağı iradesini göstermiştir. Dolayısı ile tarafların oyunun kurallarını değiştirme iradelerinin sabit olduğunu anladığımız bu yeni denklemde caydırıcı dengenin nerede oluşacağı ve alternatif kuralların hangi aktörün lehine olacağı İsrail ve Hizbullah arasındaki son dönem çatışma dinamiklerinin en önemli unsurlarıdır.

"Caydırılamayan" İsrail, Hizbullah Cephesi ve Çatışmaların Genişleme İhtimalleri

İsrail'in karşı kaşıya kaldığı ve Hamas, Hizbullah ve Husiler gibi devlet dışı aktörler tarafından yürütülen "informal savaşlar" dediğimiz olgunun en çetin cephesinin Güney Lübnan olacağı aşikardır. Öte yandan buraya odaklanma durumunda Gazze'de Hamas'ın zaten kırılamayan etkisinin yeniden daha dirençli şekilde gelişmesi de ihtimaller dahilindedir. Bu tür devlet ve devlet dışı aktörler arasında şimdilik süregiden çatışmaların yanı sıra Hizbullah tehditlerinden anlaşıldığı kadarı ile Güney Kıbrıs Rum Kesim'inin de İsrail'e desteği nedeni ile hedef gösterilmesi, Avrupa ülkelerini de İsrail ve Hamas-Hizbullah çatışmalarına daha yoğun ilişkilendirmektedir. Böylece Avrupa'nın güney kanadının istikrarsızlaşması durumu Hizbullah'ın açık tehditleri ile daha görünür hale gelmektedir. Başından itibaren Gazze krizinin, öncelikle yerel, sonrasında bölgesel ve üst seviyede küresel normatif ve güç dengesi istikrarsızlıklarını daha da tetikleyeceğini belirtmiştik. Dolayısı ile gelinen noktada İsrail tarafından yapılan açıklamalarda "oyunun kurallarının değişme zamanının" geldiğinin ve "Hizbullah ile topyekûn savaşa yakın" olduklarının vurgulanması meselenin merkezindeki Filistinlilerin adil, özgür ve eşit yaşam koşullarına kavuşmadan İsrail'in "güvenlik" istismarı ile beslediği çok boyutlu güvensizliklerin sonlanamayacağını göstermektedir.

Diğer bir ifade ile İsrail'de aşırıcı Yahudi radikalizmi ile bezenmiş ve İsrail siyasetinin ana damarını oluşturarak yıllardır Filistinlileri ve Filistin devletini tüm temel haklarından mahrum eden Netanyahu hükümetinin ve temsil ettiği akımın siyaseten zayıflaması durumunda dahi bahsi geçen çok boyutlu güvensizlik dinamiklerinin ortadan kalkmayacağı söylenebilir. 2006'da daha sınırlı askeri kapasitesi ve coğrafi yayılımı bulunan Hizbullah'ı Lübnan'da yok etme iddiası ile giriştiği Lübnan işgali sürecinde ve günümüzde 8 ayı aşkın bir süredir tüm üst düzey askeri teknolojisi, Batı desteği ve yüzbinlerce askeri ile Gazze kadar küçük ve izole edilmiş bir alanda Hamas'a karşın dahi başarısız olan İsrail'in Kuzey İsrail'i halihazırda istikrarsız hale getiren ve 2006'dan itibaren coğrafi ve askeri kapasitesini bir hayli güçlendiren Hizbullah'a karşı başarı ihtimalleri oldukça belirsizdir. Hizbullah lideri Hasan Nasrallah'ın İsrail'in "oyun kurallarının değişeceği", "Hizbullah'ın yok edileceği" ve "Lübnan'a karşı topyekûn savaş planlarının onaylandığı" şeklindeki tehditlerine karşı İsrail'in Hayfa limanını gösteren dron ile çekilmiş videolarını paylaşması, İsrail'in en gizli hedeflerinin Hizbullah tarafından biliniyor olduğunu göstermesi ve İsrail ile olası yeni savaşta "ne kurallar, ne de sınırlar" olacağını belirtmesi Hizbullah'ın İsrail ile daha fazla tırmanma olasılığını reddetmediğini ve çatışmaların genişlemesi/derinleşmesini Güney Kıbrıs'ı da hedef alarak tercih ettiğini göstermektedir.

Sonuç olarak İsrail'in, iç siyasette istifalar ve protestolar, dış siyasette ise izolasyon, hukuki yaptırımlar gibi gelişmeler neticesinde oldukça zayıflamasına ve Gazze'deki katliam ile işgale rağmen "başarılı'" olamamasına rağmen aşırı sağcı konsolidasyonu sürdürme hedefi ile bu defa Kuzey cephesine yönelme olasılığı bir hayli güçlenmektedir. Bu çatışmalara en az İsrail kadar hazırlanan Hizbullah ise bölgesel ana müttefiki İran'daki siyasi belirsizliklere ve Lübnan içerisindeki savaş karşıtı aktörlere rağmen İsrail'e yaklaşık 20 yıldır elde ettiği kazanımları gösterme iradesini seçmekte ve savaşa mesafeli tavrını terk etmektedir. Bu anlamda İsrail askerlerini, nüfusunu ve coğrafyasını gelenekselin ötesinde daha agresif şekilde hedef alan Hizbullah, en az İsrail kadar yeni çatışma ortamına istekli gözükmektedir. Dolayısı ile en azından şu an için iki aktör arasında daha farklı alanlara da yayılma potansiyeli barındıran çatışma dinamikleri halihazırda güçlenmektedir. Süregiden arabuluculuk ve gerilimi yumuşatma çabaları sonuç vermez ve iki taraf "dönüş yok" noktasından geri adım atmaz ise önümüzdeki dönemde İsrail'in "güvenlik" bahanesi ile farklı normatif ve realist güvensizlik ilişkilerine yol açtığı dinamikleri Lübnan cephesi üzerinden tartışabiliriz.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA