Cumhurbaşkanını halkın seçecek olması hükümet sistemi tartışmalarının yanında, siyasi partileri de kökten etkileyebilecek dinamiklerin önünü açmış durumda. Başbakan Erdoğan'ın aday olması ve seçilmesinin, AK Parti'nin kurumsal kimliğinin ispatı ve yenilenmesi için bir fırsat sunması gibi, CHP ve MHP'de de yeni tartışmaları başlatması kaçınılmaz. Bu bilindiği için Cumhurbaşkanlığı seçimine yönelik hamlelerin, sadece Cumhurbaşkanlığı seçimine yönelik olmadığını, parti içi iktidar hesaplarını da daima akılda tutmak gerektiğini unutmamak lazım.
CHP-MHP'nin çatı adayı arayışı İslam İşbirliği Teşkilatı eski Genel Sekreteri Ekmeleddin İhsanoğlu'nun aday ilan edilmesiyle sonuçlandı. "Muhafazakâr, milliyetçi ama laiklikle ve cumhuriyetle problemi olmayan ve politika dışından Cumhurbaşkanı adayı" arayışı, İhsanoğlu ile sonuçlanmış oldu. Gerçi Tevfik Diker'in Kurtlar Medyası'nda İhsanoğlu'nun birkaç senedir Aydın Doğan'ın Cumhurbaşkanı adayı olduğunu iddia ettiği hatırlanırsa, bu çatı arayışının İhsanoğlu'nu takdim etmek için bir mizansen olduğunu düşünmek de mümkün.
CHP-MHP seçmeninin yanında Erdoğan'a gidebilecek muhafazakâr, mütedeyyin oyların önünü kesmek ve hatta AK Parti'den oy almak üzere İhsanoğlu'nun çatı aday olarak belirlendiği söyleniyor.
İhsanoğlu'nu çatı adayı olarak takdim eden Kılıçdaroğlu, "ülkeye başkan seçmiyoruz, Cumhurbaşkanı seçiyoruz" derken, seçmeni başlamış olan hükümet sistemi tartışmalarıyla korkutmak istiyor. Bu teze göre, seçmen düşük profilli bir Cumhurbaşkanı seçerek hükümet sistemi tartışmalarının önünü kesecek, "kaosun" ve Erdoğan'ın şahsında gelişen "otoriterleşmenin" önüne geçebilecektir.
Ancak her siyasi mühendislikte olduğu gibi, bu siyasi mühendisliğin de temel varsayımlarında ciddi problemler var. İhsanoğlu'nu çatı adayı olarak ortaya çıkaran siyasi mühendisliğin arkasındaki akıl, her zamanki gibi muhafazakâr-mütedeyyin seçmeni küçümsüyor. 17 Aralık süreciyle başlayan kampanyaya 30 Mart seçimlerinde cevap veren bu seçmen kitlesinin, direnç sebeplerinden birinin Cumhurbaşkanlığı seçimleri olduğunu unutuyorlar. Türkiye tarihinin özgünlüğü içinde bürokratik vesayetin özerkliğini ve iktidarı denetlenmesi amacıyla tanzim edildiği için, her Cumhurbaşkanlığı seçiminde yaşanan kriz muhafazakâr seçmenin hafızlarında yer etmiştir. İlk defa halkoyuyla yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, bu tarihin hatırlanmaması imkânsız. Muhafazakâr seçmen, uzak ve yakın hafızasıyla Cumhurbaşkanlığı seçimlerine yönelik her tür siyasi mühendisliğe reaksiyon gösterecektir.
"Otoriter" olduğunu iddia ettikleri Erdoğan karşısına Mısır darbesinde demokrat tavır alamayan, yine İslamcı olduğu iddiasıyla eleştirdikleri Erdoğan karşısına İslam İşbirliği Teşkilatının Genel Sekreteri ve Suudi Arabistan'a yakınlığıyla bilinen muhafazakâr bir adayı koymak ne muhafazakâr seçmeni ne de anti-Erdoğan seçmeni motive edebilecektir.
Parti içindeki muhalefetten de anlaşılıyor ki "çatı adayı" formülüyle politika dışından bir ismin tercih edilmesinin bir sebebi de, CHP ve MHP yönetiminin parti içi muhalefete karşı aldıkları bir tedbirdir. Nitekim CHP içinde ulusalcı ve bir kısım Alevinin İhsanoğlu'nu çok sert bir şekilde eleştirmesi ve Baykal ekibinin ayrı bir toplantı yapması hatırlanmalıdır. Önümüzdeki günlerin tartışma konusu, CHP içindeki muhalefetin Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden önce mi sonra mı Kılıçdaroğlu'na bayrak açacağıdır.
Aynı muhalefetin MHP içinde de olduğu tahmin edilebilir. Ancak 2007 seçimlerinde genel başkana rağmen aday olmak isteyen Sadi Somuncuoğlu'na "töre" adı altında uygulanan şiddet, MHP'deki muhalefeti seçim sonrasına ertelemektedir.
Türkiye tarihinin en siyasi Cumhurbaşkanlığı seçimine kendi ifadesiyle "politikadan anlamayan", kendisini aday gösterenlerin ifadesiyle "politika dışı" bir adayla girmeyi tercih eden CHP-MHP ittifakı, Cumhurbaşkanlığı seçim sonuçlarına kadar hükümet sistemi ve parti içi iktidar tartışmasının başlamayacağını düşünerek kendi kendini avutabilir. Ancak seçmenin büyük çoğunluğu Cumhurbaşkanlığı makamını politikaya yeni başlayanlar için bir staj makamı olarak görmezse, 2015 genel seçimlerinin ana kampanya ekseninin şimdiden bu istikamette şekilleneceği söylenebilir.