Türkiye'nin Suriye'deki YPG/PKK'ya yönelik bir sonraki askeri operasyonu "birkaç gün içinde" başlatılabilir. Bu açıklama Çarşamba günü Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından yapıldı. Tam olarak operasyonun ne zaman başlayacağı, özel hedeflerin ve askeri operasyonun süreci gibi ayrıntılar henüz belli olmasa da gelinen aşama itibarıyla operasyonun hedefleri oldukça net gözüküyor.
Bu hedeflerin başında Suriye sınırı boyunca Fırat'ın doğusundan Irak sınırına kadar olan bölgelerde YPG'nin toprak kontrolünün sona erdirilmesi, Suriye özelinde Ankara-Washington ilişkilerinin düzeltilmesi ve Suriye'deki Türk askeri varlığının pekiştirilmesi geliyor. Bunlar kısa vadeli hedefler olmadığı gibi Türkiye için bu aşamada kolay da değil. Zira Ankara'nın karşısında sadece YPG ve PKK yok. Başta ABD olmak üzere fiziki varlığını sahaya giderek yaymış bir süper gücün yanı sıra Suriye'de YPG merkezli bir dizaynın hamiliğini yapan bölgesel aktörler de Türkiye'nin karşısında. Kolay değil ancak Türkiye'nin potansiyeli ve bu konudaki ısrarı hedeflerine ulaşmayı imkansız da kılmıyor.
Türkiye'nin uzun vadede asıl hedefi ise Suriye krizinde siyasi misyonunu güçlendirecek diplomatik manevra alanın güçlendirmek. Bunun yolu askeri seçenekleri doğru bir şekilde ve zamanında kullanmaktan geçiyor. Böylesi bir hedefe ulaşmak için askeri seçeneklerin kullanılması ve PKK tehdidinin iyice zayıflatılması için uygun bir zaman olduğu görülüyor. Zira daha fazla gecikilmesi halinde YPG'nin bambaşka bir şekilde Türkiye'nin karşısına çıkma ihtimali çok yüksek.
Ankara'nın açık bir gündemi ve stratejik hedefi olmasına rağmen özellikle ABD'nin Türkiye'nin bir sonraki askeri operasyonuna pek de sıcak bakmadığı aşikar. ABD karşı çıkmanın yanı sıra Türkiye'den çok daha farklı bir bölgesel hesaba sahip görünüyor. Zira ABD'nin Türkiye sınırına yakın bölgelerde hem de Türkiye'yi DEAŞ'a karşı korumak gerekçesiyle askeri gözlem noktaları oluşturması YPG'yi korumak için bayrak açmaktan başka bir anlam taşımıyor. Öte yandan CENTCOM'un 30 bin yeni SDG elemanını eğitmeye başlaması Pentagon'un hesaplarının farklı olduğunu gösteriyor. DEAŞ'a karşı savaştan İran'ı çevrelemeye ve sınırlandırmaya doğru değişen stratejinin Türkiye'nin hayrına olmayacağı ise oldukça açık. Dolayısıyla ABD yönetiminin en büyük endişesi Türkiye'nin bu oyunu bozacak askeri bir hamleyi Fırat'ın doğusuna yönelik icra etmesi. Pentagon'dan "SGD'ye yönelik askeri operasyon kabul edilemez" yönünde bir açıklama gelmiş olsa da sahadan gelen bilgiler Amerikan askerlerinin Tel Abyad'dan çekildiklerini gösteriyor.
Bu gelişme Türkiye'nin askeri operasyon konusunda geri adım atmayacağının güçlü kanıtlarından biri. Bu aşamada cevaplanması gereken iki soru var: Birincisi Türkiye'nin yeni askeri hamlesinin operasyonel dinamiklerinin neler olduğu ve ikincisi ise bu süreçten Türk-Amerikan ilişkilerinin sağlam çıkması ne kadar mümkün olabilir. Eğer ortada taraflar arasında öyle ya da böyle bir anlaşma yoksa hem operasyonel hem de Türk-Amerikan ilişkilerinin yeniden düşünülmesi gerekir.
Askeri müdahalenin operasyonel boyutu ile ilgili olarak Türkiye'nin bu aşamada Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekatları gibi kapsamlı bir askeri operasyon planlamadığı anlaşılmaktadır. Karar alıcıların önünde farklı senaryolar olsa da Ankara'nın ilk amacının YPG'yi korumak için ABD'nin askeri gözlem noktalarını kurmayı durdurmasını sağlamak olduğu anlaşılıyor. Türkiye bu aşamada geç kalmış bir operasyonun ABD'yi daha fazla cesaretlendireceğini düşünüyor. İkinci amaç ise hem sınırını korumak hem de YPG'nin bütünsel bir alanı kontrol etmesine daha fazla izin vermeden bir şekilde araya girerek kendi alanını oluşturmak.
Bu kesinlikle Türkiye için sahada oyun değiştirici bir hamle olacaktır. Bu nedenle yeni operasyon Suriye sınırı boyunca YPG'den kurtarılan ve kritik noktaları kontrol eden bir bölge oluşturmaya odaklanacaktır. Tel Abyad'ın Türkiye'nin ilk hedefi olabileceğinden gelen ilk sinyal.
Türk-Amerikan ilişkileri ile ilgili olarak ise, her iki tarafın da yeniden düşünmesi gereken birçok konu var. Bu aşamada bir taraf kesinlikle geri çekilmek ya da geri adım atmak zorunda. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin DEAŞ'ın Suriye'de kalan unsurlarına karşı askeri mücadeleyi kendisinin yapacağı bir seçenek dahil yeniden Washington yönetimini işbirliği yapmaya ve YPG ile olan bağlantısını koparmaya davet etti. Daha da önemlisi Erdoğan Türkiye'nin DAEŞ ile savaşmak için tüm sorumluluğu alabileceğinin altını çizdi. Ayrıca Erdoğan iki gün önce Ankara'da söylediği gibi, Türkiye'nin meşru savunma ve müdahale hakkını kesinlikle kullanacağını ifade etti. Bu Türkiye için YPG konusunun herhangi bir şekilde pazarlık unsuru olamayacağının en güçlü göstergesi. Bu durumda, Türkiye Suriye genelinde siyasi bir çözüme ulaşılıncaya kadar sınırı boyunca YPG'nin hem varlığına müsaade etmeyecek hem de askeri olarak burada varlık bulundurmak isteyecektir.
Ankara ve Washington, Türkiye'nin YPG konusundaki güvenlik kaygılarını azaltmak için ortak bir zemin bulabilirse o zaman iki ülke Suriye için birlikte çalışmak için yeni bir yöntem oluşturabilir. Aksi bir durumda ikili ilişkilerde bir yol kazasının yaşanması kaçınılmaz görünmektedir.