Irak, Türkiye açısından ticaret, enerji, güvenlik ve sosyal etkileşim bağlamında önemli sınır paydaşlarından… Irak'ta meydana gelen gelişmelerin Türkiye'de yakından takip edildiği, herhangi bir olumsuzluğun öncelikle Türkiye'ye yansıdığı bir vakıa. Bu nedenle bu hafta Irak'ı gündeme getirmekte fayda var.
Irak – Türkiye ilişkilerinde öncelikle önem taşıyan konu başlıklarını hem Türkiye hem de Irak açısından sıralamak faydalı olabilir. İki ülke arasında; terörizm, Türkmenlerin durumu, enerji, su kaynakları, üçüncü taraf olan devletlerin Irak politikası şeklinde özetlenebilecek gündem karmaşık bir yapıda. Çünkü herhangi bir alanda yaşanan sorun, diğer konu başlıklarını tahrik edebiliyor. Ancak terör, su, enerji ve Türkmenlerin durumu son günlerin aslî ilgi alanı.
Irak Başbakanı Sudani'nin Mart ayında gerçekleştirdiği Ankara ziyaretinde Türk tarafı için terörizmle mücadele, Iraklılar içinse su mevzuu öncelik taşıyordu. Irak'ın su ile ilgili hassasiyetinin nedeni Irak Cumhurbaşkanı Abdüllatif Reşid'in geçmişte Su Bakanı olmasından kaynaklanıyor. Aslında Türkiye'nin Fırat veya Dicle Nehirlerinden Irak ve Suriye'ye ulaşan su miktarını kısıtlama gibi bir durumu yok. Barajların mevcut doluluk oranı bahar aylarında alınan yağışla artmış durumda. Anlaşmalarda tespit edilen su salınımında problem yok. Halen kuraklık riski mevcut olsa da bu iki ülkeye yeterli miktarda su veriliyor. Ancak Irak'taki altyapı yetersizliği mevcut suyun etkin kullanılması önünde en büyük engel.
Irak'ın iddia ettiği su sorunu aslında iç siyasi dinamikler ve PKK terörü ile ilgili. Irak kuzeyindeki ve doğusundaki dağlık arazide Zap Nehri gibi su kaynaklarının yeterince değerlendirilemiyor olması ilginç bir ikilem. Irak merkezi hükümeti ile Kürt Bölgesel yönetimi arasında süregelen anlaşmazlık nedeniyle Irak kuzeyinde su kaynaklarına yeterince yatırım yapılmış değil. Ayrıca PKK'nın Irak kuzeyinde ve doğusunda konumlanması da su sorununun devamında ayrı bir ikilem. Irak Cumhurbaşkanı Reşid, PKK'nın konumlandığı alanlarda baraj inşasına yönelik adım atmazken su sorunundan bahsetmesi ve Davos Ekonomi Forumu'nda Türkiye aleyhine açıklamalar yapmış olması çelişkili eylem ve söylemler. O halde Irak'ın halk zihninde yaratılan su sorunu ile Irak siyasi liderliğinin PKK terörü algısını Iraklıların dikkatine sunmak gerekir.
Türkiye'nin PKK terörüne yönelik argümanları ve eylemlerini de bu arada incelemek gerekir. Türkiye, Irak'ta tehdit oluşturabilecek herhangi bir terör örgütü istemiyor. Bu konuda her türlü desteği vermeye de hazır. Türkiye'nin resmi Irak politikası ise çok açık: Irak'ın toprak bütünlüğünün korunması ve istikrarı. Müreffeh bir Irak, eknomik ilişkileri nedeniyle Türkiye'nin çıkarına. Öte yandan Türkiye geleneksel olarak algıladığı 'doğrudan' tehditlere hiç bir zaman sessiz kalmış değil. Yani PKK, Irak'ta kendine güvenli bir alan yarattığı sürece Türkiye'nin pasif bir savunma politikası izlemesi mümkün değil. Nitekim Türkiye PKK'yı hedef alan operasyonlarını 'Türkiye'nin güvenliği için terörü kaynağında kurutmak' iddiasıyla gerçekleştiriyor. Irak Cumhurbaşkanı Reşid'in ise bu operasyonlara şiddetle karşı çıktığı biliniyor.
Iraklı siyasilerin PKK ile mücadelede en belirgin iddiası Irak güvenlik güçlerinin yetersizliği. Ancak Irak'ta Amerikan işgaliyle başlayan sorunlar dizisi ülkenin kuzeyinde ve doğusunda egemenlik boşukları meydana getirirken PKK, Irak yönetimlerinin ilgi alanında olmadı. Irak'ın DEAŞ'a karşı verdiği ve emsal gösterilebilecek teröristle mücadelesi PKK'ya karşı hiç bir zaman tercih edilmedi. Bu konudaki genel Irak söylemi ise 'Irak güvenlik güçlerinin kapasite eksikliği' şeklinde dillendirildi. Diğer bir deyişle, Irak, su sorunu ile ilgili kaygılarını yüksek sesle dillendirirken PKK terörü gündeme geldiğinde sessizliği tercih etti. Öte yandan Suriye'de kendine alan yaratan PKK'nın, aynı süreci Irak'ta da deneyebileceği gerçeği göz ardı edildi. Hatta, Irak Silahlı Kuvvetlerine entegre edilen İran destekli Haşdi Şabi, PKK ile gerektiğinde, İran Devrim Muhafızlarının da teşvikiyle, özellikle Sincar'da birlikte çalıştı.
Türkiye'nin Irak ile ilişkilerinde diğer bir konu başlığı enerji. Türkiye'nin petrol ithalatında Irak önemli bir konuma sahipti. Ancak Irak merkezi hükümeti ile Kürt Bölgesel Yönetimi arasında yaşanan sorunlar nedeniyle Irak'ın kuzey istikametinde petrol ihracı durma noktasına geldi. Öte yandan Irak'ın Uluslararası Tahkim'in Mart kararı sonrasında aksayan petrol ihracı gelirlerinin düşmesine neden oldu. Ekonomisi petrol gelirine bağımlı olan Irak, Kerkük – Yumurtalık hattındaki sorun nedeniyle yeni arayışlara yöneldi. Körfez'de yaşanan gerginlikler de riskleri artırınca Irak Başbakanı Sudani soluğu Şam'da aldı.
Sudani'nin Şam ziyareti'nin bir çok gündemi olsa da ana kaygı petrol ihracına yönelik yeni bir boru hattı inşası. Sudani Suriye ve Ürdün üzerinden geçecek bir boru hattıyla Kürt Bölgesel Yönetimi ve Türkiye'yi Irak petrolünün naklinde devre dışı bırakmak istiyor. İran'ın Irak ve Suriye poltikasına da uygun olan bu niyet önemli. Nitekim Sudani'nin, İran'ın tasvibi olmadan Esad ile görüşmesi ve bir boru hattı inşasını gerçekleştirmesi pek mümkün değil.
Kadim Irak Türkmenleri'nin durumu ise ayrıca incelenmesi gereken özel bir konu. Kürt Bölgesel Yönetimi'ne ve Türkiye'ye karşı 'pazarlık' unsuru haline getirilen Türkmenler, hiç bir Irak merkezi hükümetince dikkate alınmış değil. PKK'nın saldırılarına da maruz kalan Türkmenlerin güvenliği ve kimliği Türkiye'nin tarihi ve kültürel sorumluluğu dahilinde. Ancak Irak merkezi hükümeti Mart ayında aldığı bir kararla Türkmen dilininin Kerkük'te resmi yazışmalarda kullanılmasını yasakladı. Türkmenlerin kanaat önderlerinden Ahmet Tahir İsmail, Alaaddin Salihi ve Ali Elamas suikaste uğrayarak hayatlarını kaybetti. Amerikalıların 2003 işgali sonrasında cezalandırılan ve Irak siyasi hayatından uzaklaştırılan Türkmenler, üzerinde uzlaşılan tek konu başlığı şeklinde, tecrit edildi.
Bu kadar sorun ve konu başlığı mevcutken Irak ve Türkiye'nin ilişkilerinde bir yavaşlamadan bahsedilebilir. Ancak Irak'a samimiyetle el uzatabilecek tek ülke Türkiye. Irak için İran veya ABD'den medet ummak, bölücülüğü tescil edilmiş PKK gibi bir terör örgütü çıkış yolu olamaz. Türkiye ile stratejik diyalog hem mevcut sorunların halline hem de Irak'ın güvenliğine katkı verirken Irak'ın araçsallaştırılmamasını sağlamak Sudani'ye düşen en büyük görev. Öte yandan Irak Cumhurbaşkanı Reşid'in siyasi tercihlerini ve Irak siyasetinin dağınıklığını parantez içine almak gerekiyor.