16 Nisan referandumuyla değişen hükümet sisteminin tabii sonucu olarak Türk siyasetinde yaşanan dönüşüm ile 24 Haziran'da ittifakların kurulduğu ilk cumhurbaşkanı ve milletvekili seçimi gerçekleştirildi. Cumhur İttifakı 24 Haziran'da hatırı sayılır bir başarı gösterdi. Fakat merak edilen soru 31 Mart yerel seçimlerinde ittifakların işleyip işlemeyeceği. Türkiye 1 Nisan sabahına büyük bir şakayla mı uyanacak yoksa AK Parti önderliğindeki Cumhur İttifakı genel seçimde gösterdiği başarıyı yerel seçimde de gösterip seçimi domine mi edecek? 31 Mart yerel seçimi için Cumhur ve Millet ittifakının siyasal iletişim stratejileri merakla beklenen sorunun cevabı için bir kapı aralıyor gibi…
Erdoğan ve Bahçeli liderliğindeki Cumhur İttifakı, şeffaf, anlaşılır ve gerçekçi bir siyasal iletişim stratejisi izledi. Adaylar; mevcut il ve ilçeleri elde tutmak, diğerlerini de ortak oyun sağlayacağı imkan ile kazanmak üzere belirlendi. Erdoğan ve Bahçeli'nin ittifak görüşmeleri en ince ayrıntısına kadar kamuoyuyla paylaşıldı. Kapalı kapılar arkasında koltuk hesaplarının yapılmadığı, parti içi çıkar çatışmalarının yaşanmadığı bir süreç işledi. Cumhur İttifakı, Erdoğan ve Bahçeli tarafından şahıslar ve kurumlar üstü bir yapı olarak inşa edildi. İttifakın sembolik temsilini en iyi Türk bayrağı anlattığı için ortak bir logo belirlenmedi çünkü her iki parti de Türk bayrağı altında bir araya gelebiliyordu. Millet İttifakı'nın örtülü ortağı HDP gibi Türk bayrağı altına girmeyecek bir oyunbozan yoktu.
AK Parti söylem olarak "Memleket İşi Gönül İşi", "Gönül Belediyeciliği" vurgularını ön plana çıkarttı. Gücünü vesayet kurumları ve sermayeden değil doğrudan doğruya millet iradesinden alan AK Parti, "Gönül Belediyeciliği" sloganıyla milletle arasındaki gönül bağı ve kader ortaklığına vurgu yaptı. Birlik, gayret ve kararlılıkla her türlü badirenin üstesinden gelineceğini ortaya koyan milli irade siyasetini öne çıkaran bir iletişim stratejisi belirledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, milletle olan bağın her daim taze kalması için Türkiye'yi karış karış dolaştı. Türkiye'nin dört bir yanında mitingler düzenledi. MHP de "Sağduyunun Birlikteliği", "Cumhur İttifakı Millet Aklı", "Beka İçin Milli Karar, Cumhur İçin İstikrar" sloganlarını kullandı. Cumhur İttifakı birlik mesajını millet, kardeşlik ve beka vurgularıyla kuvvetlendirdi. Her iki partinin söylemleri ittifak merkezli, ortak değerler etrafında birleşen bir görüntü ortaya koydu. Erdoğan'ın Rabia şiarı "Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet" adeta Cumhur İttifakı'nın bir özeti oldu. Seçim şarkılarının ana teması "Türkiye" idi. Ana tema millet, vatan ve İslam ile harmanlandı.
Cumhur İttifakı adayları halkın karşısına somut projelerle çıktılar. Mevcut yapısal eksiklikleri çözüme kavuşturma, yaşam kalitesini her yönüyle artırma, ulaşım imkanlarını genişletme, kültürel mirası değerlendirme gibi problemlere karşı çözüm odaklı, mevcut potansiyelden ise fayda sağlamaya dönük bir kampanya yürüttüler.
Sonuç olarak Cumhur İttifakı'nın siyasal iletişim stratejisini genel çerçevede beka sorunu üzerine; Millet İttifakı'nın ise ortak kaygı, amaç ya da değer etrafında birleşmeksizin sadece Cumhur İttifakı'na karşı cephe açmak üzere teşekkül ettiği söylenebilir. Cumhur İttifakı, 31 Mart seçimleri kazanının Türkiye siyasetinin akışını değiştirecek gücü eline geçireceğinin bilinciyle hareket etti. Bu sebeple Cumhur İttifakı'nın siyasal iletişim stratejisi AK Parti'nin 17 yıllık demokrasi mücadelesinden bağımsız değil. Millet İttifakı çatısı altında bir araya gelen aktörlerin, siyasi, ideolojik, tarihsel pozisyonları, Cumhur İttifakı'nın "beka" söylemini ön plana çıkartmasının temel saiklerinden biri. Siyasal iletişim dili 2001 doğumluların oy kullanacakları göz önüne alınarak günümüz Türkiye gerçeklerine göre revize edildi. Sürdürülebilir kalkınmanın "akıllı şehircilik" ifadesiyle somutluk kazanması bu durumun temel göstergelerinden biri. Cumhur İttifakı, modern ve geleneksel değerlerin iç içe geçtiği bir yerel yönetim modeli ortaya koydu.
Her ne kadar Millet İttifakı olarak adlandırsalar da oligarşik siyasetin Türkiye'deki kalesi olan CHP'nin, PKK'nın sözcülüğünü yapmaktan başka siyasi varlık gösterememiş HDP'nin, tarihi geçmişini unutarak ontolojik şizofreni yaşayan Saadet Partisi'nin ve Erdoğan'ı devirmekten başka vaadi olmayan, parti içi lider krizini dahi tam anlamıyla atlatamamış ve PKK'nın siyasi kanadı HDP ile iş birliği yapacak kadar milliyetçiliğinden taviz veren İYİ Parti'nin oluşturduğu Millet İttifakı ise tıpkı ne idiği belirsiz yapısı gibi karışık, anlamsız, kapalı ve irrasyonel bir siyasal iletişim stratejisi ortaya koydu.