26 Eylül Federal Meclis seçimlerini birinci sırada tamamlayan Almanya Sosyal Demokrat Partisi (SPD) liderliğinde üçlü bir federal hükümet kurulmak üzere. "Trafik lambası koalisyonu" olarak adlandırılan ve SPD, Yeşiller ve Hür Demokratlar/FDP'den oluşan koalisyon hükümetine dair görüşmeler 21 Ekim'de başlamış ve seçimlerden yaklaşık iki ay sonra 24 Kasım'da anlaşma sağlanmıştır.
SPD ve FDP'nin 10 gün içerisinde koalisyon anlaşmasını parti kongrelerinde, Yeşiller'in ise 124 bin parti üyesine dijital olarak onaylatması planlanmaktadır. 6 Aralık haftasında ise SPD'nin Şansölye adayı Olaf Scholz'un Federal Meclis'te yeni federal hükümetin şansölyesi olarak seçilmesi ve aynı gün yeni bakanlarla birlikte Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier'den görev belgelerini almaları hedeflenmektedir.
Koalisyon anlaşmasının kamuoyuna tanıtımında olumlu açıklamalar yapılırken FDP lideri Christian Lindner'in seçim sürecinde partilerin farklılıklarının gizlenmediğine değinmesi ve buna rağmen "statükonun aşılması" konusunda hemfikir olduklarına işaret etmesi dikkat çekmiştir.
Mevcut federal bakanlık sayısının korunacağı belirtilirken SPD'ye Şansölyelik hariç Şansölyelik Dairesi Başkanlığı, İçişleri Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal İşler Bakanlığı, Ekonomik İşbirliği Bakanlığı, Savunma Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı, Uyumdan Sorumlu Devlet Bakanlığı ve Yeni Eyaletlerden Sorumlu Devlet Bakanlığı verilecektir. SPD'nin şansölye adayı Scholz bakanlıklara hangi kişilerin getirileceği sorusuna verdiği yanıtta koalisyon anlaşmasının parti tarafından onaylanması sonrası netleşeceği mesajını vermiştir.
Yeşiller'e verilecek bakanlıkların başında ise "süper bakanlık" olarak tanımlanan Ekonomi ve İklimi Koruma Bakanlığı gelmektedir. Ayrıca Dışişleri Bakanlığı, Aile Bakanlığı, Çevre Bakanlığı, Tarım Bakanlığı ve son olarak Kültür ve Medyadan Sorumlu Devlet Bakanlığı verilecektir. Parti eş başkanı Robert Habeck'in Şansölye Yardımcılığı yanı sıra Ekonomi ve İklimi Koruma Bakanı olması kararlaştırılırken Yeşiller'in şansölye adayı Annalena Baerbock ise dışişleri bakanı olacaktır.
FDP'ye verilecek bakanlıklarda şüphesiz öne çıkan husus veto yetkisi bulunan Maliye Bakanlığıdır. Bu bakanlığın Yeşiller ve FDP arasında pazarlık konusu olduğu ileri sürülürken, en nihayetinde FDP'nin Maliye Bakanlığı, Yeşiller'in ise Şansölye Yardımcılığında anlaştığı gözlenmektedir. FDP'ye ayrıca Adalet Bakanlığı, Eğitim ve Araştırma Bakanlığı ve Ulaştırma Bakanlığı verilirken, FDP lideri Lindner'in de maliye bakanı olması netleşmiştir.
Koalisyon Anlaşmasında Öne Çıkanlar
177 sayfalık koalisyon anlaşmasının içeriğine bakıldığında ise çeşitli hususlar öne çıkmaktadır. Örneğin, Yeşiller'in ağırlığının hissedildiği iklim değişikliği ile mücadele çerçevesinde 2030'a kadar kömür santrallerinin (ideal olarak) kapatılması (syf. 5, 58) yanı sıra Almanya'da elektrikli otomobillere geçişin hızlandırılması hedefleri söz konusudur. Dikkat çeken ve FDP faktörünün gözlendiği hususlar ise vergi artırımına ve borçlanmaya gidilmeyecek olması (syf. 158-159) ile otoyollarda genel bir hız sınırlandırılmasının getirilmeyeceğidir (syf. 52). Yatırımların nasıl hayata geçirileceği ise hâlâ tam anlamıyla cevaplanamamaktadır. Diğer yandan SPD'nin seçim vaadi olan saatlik asgari ücretin (brüt) 12 Euro'ya çıkarılması da koalisyon anlaşmasında yer bulmuştur. Bununla birlikte yıllık 400 bin yeni konutun inşa edilmesi hedefi de mevcuttur. Avrupa Parlamentosu ve Federal Meclis seçimlerine katılım yaşının da 16'ya indirilmesi hedeflenmektedir (syf. 12). Ancak ikincisi için anayasa değişikliği ve ilgili çoğunluğun şart olduğu unutulmamalıdır.
Göçmen kökenlilere yönelik hususlara bakıldığında ise örneğin Müslümanların daha iyi korunacağı ve ırkçılıkla mücadele edileceği söylemleri gözlenmektedir. Göç konusundaki hedeflere yönelik CDU'dan ise "çok solda yer aldığı" yönünde eleştiri yöneltilmiştir. Diğer yandan koalisyon anlaşmasında NSU terör kurbanları için "dokümantasyon merkezi" kurulacağı vaadi de dikkat çekmektedir (syf. 117). Ayrıca çifte vatandaşlık hususunda kolaylık sağlanacağı ve Alman vatandaşlığına geçişlerdeki sürelerin de kısaltılacağı belirtilmektedir. Tüm bu hususların CDU/CSU liderliğindeki koalisyon hükümetleri döneminde pek üzerinde durulmadığı bir yana, yeni hükümetin bu hedefleri ne ölçüde yerine getirip getiremeyeceğini de zaman gösterecektir.
Koalisyon Anlaşmasında Dış Politika ve Türkiye
Dış politikada ise genel anlamda devamlılık gözlenirken AB, ABD, NATO gibi hususlarda geçmişe benzer söylemlere yer verilmiştir. Bazı noktalarda yenilikler olduğu ileri sürülse de Merkel dönemi dış politikasının genel hatlarıyla sürdürüleceği ve ciddi değişikliklere gidilmeyeceği tahmin edilmektedir. Bazı hususlarda ise soyut bir söylemden kaçınılmış veya ele alınmamıştır. Örneğin, Almanya-Rusya ortak yapımı olan tartışmalı Kuzey Akım 2 projesine değinilmezken, ilgili üç partinin konuya dair ciddi anlamda farklı yaklaşımları da unutulmamalıdır. Diğer yandan FDP'nin ulusal güvenlik kurulu vaadi koalisyon anlaşmasında yer bulamamıştır. Dikkat çekici bir hedef ise uzun süredir SPD engeline takılan İHA'ların artık silahlandırılmasıdır. Koalisyon anlaşmasına göre "etik ve güvenlik politika alanındaki noktalar dikkate alınarak İHA'ların silahlandırılması" hedeflenmektedir (syf. 149).
Önümüzdeki süreçte Almanya'nın ilk kadın dışişleri bakanı olması beklenen Annalena Baerbock döneminde ise genel olarak bazı nüans farklarının olması muhtemeldir. Ancak üçlü bir koalisyon gerçeği sebebiyle ciddi farklılıkların oluşması olası olmamakla birlikte SPD ve hatta FDP faktörü de göz ardı edilemeyecektir.
Benzer şekilde bu husus muhtemelen Türkiye bağlamında da geçerli olacaktır. Koalisyon anlaşmasında Türkiye'ye yönelik eleştirel söylem tercih edilirken önemli bir NATO partneri ve AB komşusu olarak kalacağına da değinilmektedir (syf. 154). Diğer yandan AB tam üyelik müzakereleri kapsamında yeni fasılların açılmayacağı ve kapanmayacağı da belirtilirken AB-Türkiye Diyalog Gündeminin devam edeceği ve Türkiye'deki sivil toplum ve gençlik değişim programlarıyla iletişimin geliştirileceğine de yer verilmiştir (syf. 155). 18 Mart AB-Türkiye mutabakatına ise koalisyon anlaşmasında değinilmemektedir. Son olarak Almanya'da yaşayan Türklerin iki ülke arasında özel bir yakınlık oluşturduğu da ifade edilmiştir (syf. 154-155).
Sonuç itibarıyla kurulacak olan yeni koalisyon hükümetinin kapsamlı hedefleri bulunmaktadır. Dış politikada genel anlamda devamlılığın muhtemel olmasına rağmen diğer birçok alanda yenilikler hedeflenmektedir. Ayrıca ilk kez federal düzeyde üç partiden oluşan bir koalisyon hükümetine rağmen bunların hayata geçirilmesi konusunda anlaşma sağlanabilmesi dikkate değerdir. Burada bilhassa tecrübeli siyasetçi ve muhtemel Şansölye Scholz'un müzakere yeteneğine işaret edilmektedir. Ayrıca koalisyon görüşmeleri sürecinde ciddiyetle hareket eden üç partinin dışarıya yönelik de herhangi bir hususu sızdırmayışı daha hızlı ve somut yol alabilmelerine olanak sağlamıştır. CDU'daki iç sorunlar sebebiyle olası alternatif bir koalisyon opsiyonu da fiilen geçerliliğini yitirmiştir.