Günümüzde, son yıllarda yoğun kriz ve gerginlik dönemine sahne olan Türkiye-Yunanistan ilişkilerinde bir yumuşama dönemi yaşandığını söylemek mümkün. Atina'nın 6 Şubat 2023'de meydana gelen depremler sonrasında Türkiye'ye göstermiş olduğu destek ve dayanışma tavrı ile başlayan bu süreçte ikili ilişkileri geliştirmeye ve mevcut sorunları çözmeye yönelik çeşitli adımlar atıldı ve atılmaya devam ediyor. Bu doğrultuda özellikle yaz aylarından itibaren üst düzey görüşmeler yoğunlaşmaya başladı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Aralık ayı başında Yunanistan'a gerçekleştireceği ziyaret de bu adımlardan biri olacak.
Son aylarda iyileşme sinyallerinin yoğun bir şekilde görülmeye başlanması, Türkiye-Yunanistan ilişkilerine dair beklentilerin artmasını da beraberinde getirdi. İyi ilişkilerin tesis edilmesine yönelik bir eğilim olması durumunda iki ülkenin işbirliğini geliştirebileceği birçok alan bulunmaktadır. Ticaret hacminin artırılması, yatırım imkânlarının genişletilmesi ve turizm alanında işbirliğinin sağlanmasıyla Türkiye-Yunanistan ekonomik ilişkilerinde büyük bir ilerleme sağlamak mümkündür. Terör ve yasadışı göç ile mücadele de ilişkilerin iyileşmesiyle işbirliğinin artabileceği alanlar arasındadır. Her iki ülke de iklim krizinin neden olduğu orman yangınlarından zarar görmektedir. Bu krizin ilerleyen yıllarda etkisini artıracağı düşünüldüğünde bu başlığı da Türkiye-Yunanistan ilişkilerinde doğal bir işbirliği alanı olarak görmek mümkündür. Ayrıca istikrarsızlığın ve çatışmaların yoğun olduğu bir coğrafyada bulunan Türkiye ve Yunanistan arasındaki işbirliği ortamı her iki devletin de güvenliğine katkı sağlayacaktır.
Bununla birlikte bu alanlarda işbirliğinin geliştirilmesi iki ülke ilişkilerindeki mevcut olumlu atmosferin devamlılığına bağlıdır. Yakın dönem Türkiye-Yunanistan ilişkileri birbirini takip eden kriz ve yumuşama dönemlerine sahne oldu. Bu sebeple iki ülke arasındaki mevcut yumuşama dönemini bir kriz döneminin takip etme riski oldukça yüksektir. Bunu önlemek ve ilişkileri normalleştirmek için belirli zorlukların üstesinden gelinmesi gerekiyor. Bu zorluklardan biri, Atina'nın iki ülke arasındaki sorunların çözümü noktasında başta ABD ve Fransa olmak üzere üçüncü tarafları dahil etme konusundaki tavrıdır. Yunanistan'ın Türkiye ile ilişkilerinde küresel aktörlerin desteğini sağlayarak sorunları kendi lehine çözüme kavuşturma isteğini bir politika haline getirmiş olması, iki ülke ilişkilerinde başlı başına bir soruna dönüşmüş vaziyettedir. Bunun iki ülke ilişkilerindeki etkisinin son büyük örneği Mayıs 2022'de yaşandı. Başbakan Miçotakis'in bu dönemde ABD'ye gerçekleştirmiş olduğu ziyaret sırasında Türkiye'yi saldırgan bir tutum sergilemekle suçlaması, ilişkilerde 2021'de başlayan yumuşama dönemini sona erdirerek Şubat 2023'e kadar sürecek olan yoğun bir kriz dönemini başlatmıştı. Bu sebeple iki ülke ilişkilerinde üçüncü tarafların etkisinin ortadan kaldırılması önem arz ediyor.
Türkiye-Yunanistan ilişkilerinin normalleşmesinin önündeki bir diğer zorluk ise güvenlik ikileminden kaynaklanıyor. Gerek uzun bir dönemdir mücadele içerisinde olduğu terör gerekse yakın coğrafyasında meydana gelen krizler ve savaşlar, Türkiye'nin askeri gücünü sürekli geliştirmesini zorunlu kılarken bu durumun Atina tarafından bir tehdit olarak değerlendirilmesi söz konusu zorluğun temel sebebidir. Her ne kadar iki ülke NATO üyesi ve dolayısıyla da müttefik olsa da kronikleşen sorunlar ve krizler, bu tehdit algısının devam etmesine neden oluyor. Bunun son örneği Türk donanmasının Cumhuriyet'in 100. yılı kutlamaları kapsamında gerçekleştirmiş olduğu geçit töreninin Yunan medyasında Atina'ya yönelik bir tehdit olarak değerlendirilmesi oldu. Bu doğrultuda mevcut yumuşama döneminde uzun bir aranın ardından "Güven Artırıcı Önlemler Toplantıları"na devam edilmeye başlanması bu zorluğu gidermeye yönelik önemli bir adım oldu.
İki ülke ilişkilerinin normalleşmesinin önündeki bir diğer zorluk ise son yıllardaki krizlerin de en önemli sebebi konumundaki, Yunanistan'ın başta Doğu Akdeniz olmak üzere bölgedeki anlaşmazlıklara yönelik uyguladığı maksimalist politikalardır. Bu zorluk Atina'nın maksimalist yaklaşımdan vazgeçerek uluslararası hukuk temelli bir yaklaşımı benimsemesiyle aşılabilecektir.
Türkiye-Yunanistan ilişkilerinde Mayıs 2022 ve Şubat 2023'de olduğu gibi kırılma dönemleri yaşanabiliyor. Geçmişteki tecrübeler ile benzerlikler barındıran Ankara ile Atina arasındaki bu yeni dönemin seyrinde, tarafların ikili ilişkilerdeki beklentileri ve zorlukları ortadan kaldırma kabiliyetleri etkili olacaktır. Kurulacak iyi ilişkileri bu kırılmalardan koruyarak istikrarlı bir seyir izlemesini sağlamanın yolu işbirliğini artırarak yukarıda değinilen zorlukları ortadan kaldırmaktır. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın gerçekleştireceği ziyaret Türkiye'nin bu doğrultudaki niyetini gösteren önemli bir adım olacaktır.