Vatan muharebesinden sonra elde edilen zaferle Azerbaycan, işgal altındaki topraklarını kurtarmasıyla elde ettiği başarıyı bölgesel istikrara dönüştürmek konusunda açık bir şekilde niyetini ortaya koymuştur. Bölgede istikrarın sağlanması amacıyla Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'in önerisi ile oluşturulan, üç bölge ülkesi (Azerbaycan, Gürcistan ve Ermenistan) ve üç komşu ülkeyi (Türkiye, Rusya ve İran) içeren platformun hayata geçmesi durumunda bölgenin birçok sorunu Batının ya da bölge dışı ülkelerin müdahalesine gerek kalmadan çözüme kavuşabilecektir. İlki Aralık 2021 tarihinde Moskova'da gerçekleşen platform toplantısının ikincisi Türkiye'nin girişimiyle Rusya, Azerbaycan, Ermenistan, İran ve Türkiye dışişleri bakanlarının katılımıyla 23 Ekim'de Tahran'da gerçekleşti. Bu platformun hayata geçmesi halinde bölgesel sorunların bölge ülkelerinin katılımıyla çözülmesine katkı sağlayacağı için bölge barış ve istikrarına hizmet edecektir.
Batılı ya da bölge dışı ülkelerin müdahalesi olmadan, bölgenin sorunlarını diplomatik yollarla çözmeyi hedefleyen 3+3 platformuna Rusya ve İran destek verirken; Gürcistan, Rusya ile olan sorunları dolayısıyla mesafeli durmaktadır. Ermenistan ise bu platformun her iki toplantısına katılmakla birlikte güven vermemektedir. Ermenistan'ın Karabağ Zaferinden sonra istikrarlı bir politika izlediğini söylemek mümkün değildir. Karabağ Savaşı'nı sona erdiren ve Rusya'nın arabuluculuğunda imzalanan üçlü deklarasyondaki yükümlülüklerini yerine getirmekten kaçınan Ermenistan'ın, her seferinde farklı platformlarda barış yönlü dile getirdiği argümanlarının aksine bir politikayı izlediği görülmektedir. Bu durumda ya Ermenistan bağımsız bir karar almak yeteneğini kaybetmiştir ya da Ermenistan barıştan taraf olmamakla birlikte kendisini barışa taraf göstererek dünya kamuoyunu yanıltmaktadır. Realitede Ermenistan için her iki durum da söz konusudur. Tabii burada başta Fransa ve ABD olmak üzere Ermenistan üzerinde bölgede nüfuz sağlamak isteyen bölge dışı güçlerin baskıları da göz ardı edilemez. Bu nedenle Tahran'da gerçekleşen dışişleri bakanları toplantısında alınan kararlar hususunda Ermenistan'ın istikrarsız tutumu dolayıyla ciddi bir beklenti içine girmemek gerekir. Buna rağmen bu platformda Rusya ve İran'ın sergileyeceği olumlu tavır Ermenistan üzerinde ciddi bir baskı oluşturacaktır.
Kanaatimce bu platformda İran'ın da kafa karışıklığını gidermek gerekir. Her ne kadar İran bu platforma olumlu yaklaşsa da bazı konularda hala kafasının karışık olduğunu bilmekte fayda var. Zira, bu platformun gerçek anlamda hayata geçmesi Zengezur koridorunun açılmasıyla mümkündür. Zengezur koridorunun açılmasının, İran ile Ermenistan arasında yıllardır görüşülen, fakat yüksek maliyeti nedeniyle ertelenen, Fars Körfezi'nden Karadeniz'e kadar planlanan demiryolu projesinin önünü kesmeyeceği, aksine bu projenin maliyetine olumlu katkı sağlayacağı hususu net bir şekilde ortaya konulmalıdır. Zengezur koridorunun açılması İran'ın gerek Ermenistan gerekse de Gürcistan ile ilişkilerine zarar vermeyeceği aksine İran'ın ikinci bir Güney-Kuzey nakliyat yolunu kazanmış olacağı konusunda İran'ın ikna edilmesinde fayda bulunmaktadır. Dolayısıyla Zengezur koridorunun açılmasının İran'ı tecrit etmeyeceği hususunun anlaşılması sağlanmalıdır. Bununla birlikte İran'ın da dış politikasındaki geleneksel düşman algısından ve şüpheci tutumundan vazgeçmesi elzemdir.
Gürcistan meselesine gelince… Gürcistan her ne kadar Rusya ile yaşadığı sorunlar dolayısıyla Rusya ile birlikte bu oluşum içinde yer almak istemiyorsa da diğer bazı platformlarda Rusya hariç 3+3 grubuna üye ülkeleriyle ikili ya da üçlü düzeyde güçlü işbirliği içinde olduğunu belirtmek gerekmektedir. Mesela Azerbaycan, Gürcistan ve Türkiye'nin gerçekleştirdiği projeler her üç ülkenin ekonomisine de ciddi oranda katkı yaptığı ortadadır. O nedenle bu platformun hayata geçmesi durumunda ilerleyen dönemde belli formüller çerçevesinde Gürcistan'ın da bu platform içinde yer alacağı düşünülmektedir. Rusya'nın da beklentisi bu yöndedir.
Türkiye'nin bu platformdan beklentisi ise Tahran toplantısında Dışişleri Bakanı Hakan Fidan tarafından şöyle dile getirilmiştir:
- Türkiye, kalıcı barışın sağlanması için bölgesel sorunları diyalog yoluyla çözmekten yana olduğunu,
- Bu oluşumun bölge ülkelerinin kendi sorunlarını kendilerinin çözebileceğini uluslararası topluma göstermesi açısından da önem taşıdığını,
- Bölgede işbirliği ve dostluğun önündeki engellerin kalkmasının memnuniyet verici olduğunu,
- Bölgesel huzur ve istikrarın yolunun Azerbaycan-Ermenistan arasında imzalanacak kapsamlı bir barış anlaşmasından geçtiğini,
- Bölgesel ulaştırma bağlantılarının açılmasının normalleşme ve barış süreçlerine ivme kazandıracağını vurguladı.
Sonuç olarak Karabağ sorununun ortadan kalkmasıyla, bölge ülkelerinin geleceğine dair yeni fırsatlar doğmuştur. Bunlardan birisi de Güney Kafkasya'daki sorunların diplomasi yoluyla çözülmesi için oluşturulan 3+3 platformudur. Her ne kadar bu platforma karşı özellikle Gürcistan tarafından 3+2 (Güney Kafkasya ülkeleri + AB, ABD) platformu alternatifi sunulmakta ise de bugüne kadar eski Sovyet coğrafyasında AB ve ABD'nin müdahil oldukları hiçbir sorun çözülememiş, aksine kronik hal almıştır. Karabağ meselesi, Acerya ve Osetya meselesi, Ukrayna meselesi sadece bunlardan bir kaçıdır… Aslında Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan ve üst yönetim kadrosu da Ermenistan'ın bölgesel projeler içinde yer almasının Ermenistan'ın faydasına olduğunun farkındadırlar. Unutulmamalıdır ki, bugüne kadar bölge gerçeklerini yeterince kavramayan bölge dışı ülkelerin bölgenin sorunlarını çözme konusunda başarılı oldukları görülmemiştir. O nedenle bölge ülkelerinin problemleri, ancak bölge gerçekliklerini anlayan bölge ülkeleri tarafından çözümlenebilmiştir. Son on yılda Türkiye'nin bölgeye ilişkin ciddi bir tecrübeye sahip olduğu da bir gerçektir. Dolayısıyla Güney Kafkasya'da barış ve istikrar için 3+3 platformu ciddi bir fırsat sunmaktadır.