Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 28 Mayıs seçiminden galip çıkarak yeniden cumhurbaşkanlığına seçilmesinden sonra ilk yurt dışı ziyaretini Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ne (KKTC) yapmasının ardından resmi temaslarda bulunmak üzere KKTC'den doğrudan Azerbaycan'a gelmesi sembolik bir anlam ötesinde Türkiye'nin yeni dönemde izleyeceği dış politika öncelikleri hakkında önemli ip uçları içermektedir. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Azerbaycan'a ziyareti ülkede büyük heyecan uyandırdı. Azerbaycan halkının Türkiye'ye olan sevgisi emsali bulunmaz bir durumdur. Bunun yanında Azerbaycan'da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a karşı özel ve yoğun bir ilgi söz konusudur. Ülkede Bakü fatihi Kafkas İslam Ordusu Komutanı Nuri Paşa'dan sonra adı en çok zikredilen ve kendisine muhabbet duyulan kişinin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olduğunu söylemek mümkündür.
Azerbaycan'da Nuri Paşa ve Erdoğan'a duyulan sevgi vatan severlik duygusundan kaynaklı bir vefa borcu niteliğindedir. Zira Nuri Paşa Bakü'yü Ermeni ve Rus işgalinden azat ederken, Erdoğan ise ikinci Karabağ Savaşındaki dik duruşu, açık ve net bir şekilde Azerbaycan'ı desteklemesi sonucu 30 yıldır Ermeni işgalinde olan Karabağ'ın azatlığına vesile olmuştur. O nedenle her iki zat da Azerbaycan halkının yüreğinde efsaneleşmiştir. Erdoğan'ın ikinci Karabağ Savaşı sürecinde ve sonrasında Azerbaycan'a verdiği destek Cumhurbaşkanı İlham Aliyev tarafından defalarca dile getirilmiş, Erdoğan'ın açık desteğinin başka ülkelerin sürece dahil olmasının önünü kestiği ifade edilmiştir. İki liderin basın açıklamasında sayın Aliyev, Erdoğan'a yönelerek "Azerbaycan Halkı adına size ve kardeş Türkiye'ye ikinci Karabağ savaşı döneminde bize gösterdiğiniz kardeşlik desteği için bir daha teşekkürlerimi bildirmek isterim" diyerek minnettarlığını ifade etmişlerdir.
Azerbaycan halkı Türkiye'ye ilişkin konularda çok hassastır. Türkiye'nin neşesi Azerbaycan'ın neşesi, Türkiye'nin kederi Azerbaycan'ın kederi olduğu olgusu toplumsal bir refleks haline gelmiştir. Bu refleksi milli Şair Ahmet Cevad'ın "Çırpınırdı Karadeniz" ve "Laleler", Bahtiyar Vahapzade'nin "Azerbaycan-Türkiye", Halil Rıza Ulutürk'ün "Yaşasın od yurdu, qardaş Türkiyə" ve Hüseyin Cavid'in "Deniz tamaşası" şiirlerinde net bir şekilde görmek mümkündür. Azerbaycan halkı, 6 Şubat tarihinde Türkiye'de meydana gelen depremi yüreğinde hissetmiş, depremzedelere yardım için toplum olarak top yekün seferber olmuştur. Aynı şekilde normalde politik hadiselere karşı temkinli olan Azerbaycan halkı, Türkiye'de yapılan seçimleri her dakikasını büyük heyecanla takip etmiş ve bu seçimi Azerbaycan'ın da beka meselesi olarak görmüştür. O nedenle seçim sonuçları ülkede bayram havasında kutlanmıştır. Zira Azerbaycan halkı Karabağ Zaferinin kesin sonuç doğurması Erdoğan ve Türkiye'nin Azerbaycan'ın yanında yer alması ile mümkün olacağına inanmaktadır. Bu nedenle Azerbaycan halkı ilk yurt dışı gezisini Azerbaycan'a yapan Erdoğan'ı büyük bir coşku ile karşılamıştır.
Bilindiği üzere Türkiye'nin Azerbaycan'la ilişkileri çok boyutlu ve stratejik düzeydedir. Yoğun şekilde devam eden karşılıklı üst düzey ziyaretler, ilişkilerin arkasındaki en önemli itici gücü oluşturmaktadır. İki ülke devlet yetkililerinin göreve geldikten sonra veya sembolik önemi haiz gelişmelerin ardından diğer ülkeyi öncelikli olarak ziyaret etmeleri şeklinde bir gelenek yerleşmiştir. Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 28 Mayıs seçimlerinde galip çıkarak yeniden Cumhurbaşkanı seçilmesi ardından ilk ziyaretini KKTC ve Azerbaycan'a yapması sembolik anlamdan öte bugüne kadar yapılmış işbirliğinin teyidi ve bundan sonra yapılacak işbirliği alanlarının ilanı hükmündedir. Bu ziyaretin kalabalık bir heyetle yapılması bir taraftan Türkiye'de yeni bakanlar kabinesinde yer alan bakanların Azerbaycan'daki mevkidaşlarıyla tanışmaları diğer taraftan da iki kardeş ülke arasında yeni bakış açısıyla ortak işbirliği alanlarının tespiti yönünde atılmış bir adımdır.
Bir protokol ziyaretinden öte samimi bir atmosferde geçen bu ziyarette çok önemli konularda kapsamlı işbirliği imkanları da ele alınmıştır. Bu ziyaretin en önemli kazanımlarından biri kuşkusuz uzun zamandır üzerinde çalışılan Azerbaycan-Türkiye ortak üniversitesinin kurulması konusunda yüksek bir iradenin somutlaşması olmuştur. Öncellikle belirtmek gerekir ki, Bakü'de ortak bir üniversitenin kurulması hem stratejik açıdan hem de iki kardeş ülkenin ortak bilim ve teknoloji üretmeleri yönünde önem arz etmektedir. Ayrıca böyle bir üniversitenin faaliyete geçmesi Türk Devletleri Teşkilatının "ortak medeniyetten güç alarak ortak geleceğin oluşturulması" yönündeki temel ilkesinin inşasına da hizmet edecektir. Bu üniversite kardeş iki ülkeyi tanıyan, analiz edebilen, başta iki ülke olmak üzere Türk Dünyasının ortak menfaati etrafında birleşebilen, bilinçli, kendine yetebilen, sorumluluk sahibi, aydın gençlerin yetişmesine ortam sağlayacaktır.
Görüşme sonrasında yapılan basın toplantısında liderler, iki ülke ilişkisini müttefiklik düzeyine çıkaran Şuşa Beyannamesinin önemine dikkat çekerek Beyannamede yer alan konuların hayata geçirileceği, Türkiye'nin Şuşa Başkonsolosluğunu açmaya hazır olduğu, Zengezur Koridoru açılmasının iki ülke ilişkileri ve Türk Dünyası açısındaki önemi, ortak koridor, dış politikada ortak tutum sergilenmesi, bölgenin barış ve istikrarı, Türkiye-Azerbaycan ilişkilerinin geliştirilmesinin Türk Dünyasına yansıması, enerji alanındaki işbirliği, savunma ve savunma sanayi alanındaki işbirliği, Azerbaycan ordusunun Türk Silahlı Kuvvetleri modeli esasında yapılandırılması, stratejik alanlarda kendilerine yeterli hale gelinmesi, ikili ilişkilerin her alanda geliştirilmesi, dış ticaret hacminin 15 milyar dolara çıkartılması, tercihli ticaret anlaşması, tarım ve hayvancılık alanında ortak çalışma ile ulaştırma alanında işbirliği konuları ele alındığını ifade etmişlerdir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yeniden seçilmesi sonrasında KKTC'den hemen sonra çok sayıda bakan ve üst düzey bürokrat ile birlikte Azerbaycan'ı ziyaret etmesi ve ziyaret sürecinde iki liderin çok samimi duruşları Azerbaycan kamuoyunda şu beklentileri oluşturmuştur:
- Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın KKTC'den doğrudan Azerbaycan'a uçuşu, kardeş ve dost ülkelerin KKTC'yi tanımaları zamanı geldiği mesajını içerdiği,
- Bölgenin barış ve istikrarının Türkiye-Azerbaycan işbirliği ile mümkün olabileceği,
- Karabağ Zaferinden elde edilen kazanımların devamı için Türkiye-Azerbaycan ilişkilerinin yoğunlaşarak devam etmesi gerektiği,
- 30 yıllık işgalin ardından Karabağ'da Azerbaycan'ın bayrağının yeniden dalgalanmasının Türkiye ile Azerbaycan işbirliğinin somut bir sonucu olduğu,
- Azerbaycan'da elde edilen önemli başarıların temelinde Türkiye ve Azerbaycan arasındaki kardeşlik ilişkisine bulunduğu,
- Türkiye-Azerbaycan kardeşlik ilişkisi karşısında yeni imkanların açılacağı, yeni ufukların doğacağı,
- "Bir millet, iki devlet" söyleminin askeri, siyasi, ekonomi, kültürel kısaca her alanda altının doldurulması ve mevcut ilişkilere tüm boyutuyla derinlik kazandırılması,
- Eğitimde marka olacak ve Türk Dünyası bilincine sahip gençleri yetiştirecek yükseköğretimde rol model ortak üniversitenin ivedilikle açılması,
- İki ülkenin karşılıklı olarak diğer ülke vatandaşlarına yoğun bürokrasinden arındırılmış eğitim, ikamet ve çalışma hakkının tanınması, zamanla bu uygulamanın tüm Türk devletlerine yaygınlaştırılması,
- Türkiye- Azerbaycan işbirliğinin Türk Birliğine gidecek yolda çok önemli bir adım olduğu,
Sonuç olarak bu ziyareti Türkiye'nin dış politikasında Azerbaycan'ın ilk sırada yer aldığı, Azerbaycan'ın öncelikleri Türkiye'nin önceliği olduğunun tüm dünyaya ilanı anlamında okunması gerekmektedir. Bu dönemde Türkiye ile Azerbaycan arasındaki ekonomik ve siyasi ilişkilerin kendine özgü bir entegrasyon modeli çerçevesinde kurumsallaştırılması, kardeş iki ülke inisiyatifiyle Türk Dünyasında Gaspıralı İsmail Beyin "Dilde, Fikirde ve İşte Birlik" ilkesini somutlaştıracak projelere hayatiyet kazandırılması beklenmektedir. Diğer taraftan Erdoğan'ın Azerbaycan ziyaretinde Şuşa Beyannamesi hedefleri ve ortak bir gelecek vizyonu doğrultusunda, Türkiye ile Azerbaycan arasındaki müstesna ilişkileri tüm boyutlarıyla daha da ileriye taşıma konusunda yüksek düzeyde somut bir irade oluştuğu görülmüştür.